COVID-19’un Şubat ayında Avrupa’yı vurmasıyla, hayatın pek çok alanında köklü değişiklikler oldu, hem kişisel hem de profesyonel olarak. Eskisine oranla daha çok dijital uygulama kullanıyoruz, mesela coğrafi uzaklığımızı sanal köprüler kurarak gidermeye çalışıyoruz. Stabil ve güvenli bir internet bağlantısı vazgeçilmezlerimiz arasında. Daha da ötesi, hızlı bir dijitalleşme toplumu her geçen gün daha da artan oranda teknolojik yeniliklere bağımlı kılıyor. DE-CIX’in Global Ürünler ve Araştırma Bölümü Başkanı Dr. Christoph Dietzel kaleme aldı.
5G’nin geleceğimizde oldukça önemli bir rol oynayacağını söylemek mümkün. Ama burada şunun altını çizelim: 5G, akıllı telefonlar için geliştirilen “super hızlı internet” söyleminden çok daha fazlası. Mobil telefonlardan yüksek-çözünürlüklü içerik izlemek bu teknolojinin sadece bir tarafı. Oysa 5G, sanayi ve finans sektörü için oldukça güçlü bir potansiyel sunuyor. Burada öne çıkan bir örnek olarak, Industry 4.0’ın başlamasıyla ortaya çıkan bağlı fabrikaları örnek verebiliriz. Diğer yandan, tarım, inşaat, taşımacılık, medikal sektör ve enerji üretimi için de pek çok uygulama senaryosu var. Bu kompleks kullanımları uygulayabilmek için elbette bir takım tamamlayıcı teknolojilere ihtiyaç duyuluyor. DE-CIX’in Global Ürünler ve Araştırma Bölümü Başkanı Dr. Christoph Dietzel, bu tamamlayıcı teknolojileri şöyle anlatıyor:
1. Mobil Sınır Bulut (MEC)
Pek çok endüstriyel 5G uygulaması, düşük gecikme süresi gerektiriyor (bazen 10 milisaniyenin altında). Bu da demek oluyor ki veri işleme ve depolama fiziksel olarak son kullanıcıya yakın şekilde konumlandırılmalı. Ancak diğer yandan, uç cihazların sensörlerden toplanan çok büyük miktarda veriyi işlemek için yeterli kaynakları yok. Tam bu noktada, ağ “sınırında” kendi veri işleme ve depolama kapasitelerini sağlayan bir altyapı olan Mobil Sınır Bulut (MEC) devreye giriyor. Burada “mobil” kavramı uygulamaların bir sınır bulutundan diğerine, bu uygulamaların mobilde görünür olmasını sağlayan herhangi bir zaman gecikmesi olmaksızın taşınması gerçeği ile açıklanabilir.
Uygulamaların uygunluk düzeyine bağlı olarak şirketler, Mobil Sınır Bulut’u ortak (diğer partilerle paylaşılan) veya özel olarak (şirkete ait özel bulut) kullanmaya karar verebilir. Mobil Sınır Bulut uygulaması, enerji geçişinde önemli bir rol oynayacak, örneğin: Akıllı şebekeler geleceğin akıllı elektrik şebekesini temsil ediyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen fazla elektrik (örneğin uzun, güneşli bir günde güneş enerjisi) depolanabilir ve gerektiğinde (bulutlu günlerde) esnek bir şekilde sunulabilir. Bunun için gerekli veriler, akıllı sayaçlara, uç cihazlara fiziksel olarak yakın olan Mobil Sınır Bulut’ta saklanır.
2. Yazılım Tanımlı Ağ (SDN)
Yazılım Tanımlı Ağlar (SDN), karmaşıklıkları gittikçe arttıkça ağları daha esnek hale getirme ihtiyacından doğdu. Yazılım Tanımlı Ağların amacı, yönlendiriciler ve anahtarlardaki kontrol seviyesi ile temel veri seviyesini (genellikle fiziksel devreler) ayrıştırmaktır. Bu, tüm SDN anahtarları ağını bir merkezi denetleyici (fiziksel veya sanal) aracılığıyla yönetmeyi ve örneğin veri paketlerine öncelik vermeyi veya gerekirse bunları engellemeyi mümkün kılar.
Ortaya çıkan görünürlük ve kontrol, Yazılım Tanımlı Ağlar için bir güvenlik avantajıdır çünkü denetleyici, trafiği izleyebilir ve her bir farklı anahtarda güvenlik politikaları sağlayabilir. Ağın “yazılımlaştırılması”, daha önce sunulan protokoller yerine merkezi olarak kontrol edilen protokollerin kullanılmasını da mümkün kılar. Bu merkezi yaklaşım, büyük miktarda esneklikle birlikte, ağların daha karmaşık gereksinimlere hızla uyum sağlamasına olanak tanır. Kampüs ağlardaki kullanım durumlarından biri, Wi-Fi ve Ethernet ağlarının uyumlu hale getirilmesidir. SDN denetleyicileri, tüm kampüs ağını merkezi ve otomatik bir şekilde yönetmenin yanı sıra gelişmiş güvenlik ve kaliteyi de garanti eder.
3. Ağ İşlevi Sanallaştırması (NFV)
Ağ İşlevi Sanallaştırması’nda, pahalı ve çok da esnek olmayan donanım çözümleri, sanallaştırma konseptlerinin devreye girdiği, ticari sunucular gibi standart donanım üzerinde çalışan yazılımlarla değiştirilir. “Yazılımlaştırma” ve sanallaştırmanın birleşimi, daha esnek hizmet geçişinin (migration) yanı sıra daha hızlı yerleştirme, yükseltme ve düşürme sağlar.
Standart donanımın kullanılması, operasyon maliyetlerini de azaltabilir. Ağ İşlevi Sanallaştırması, örneğin bir ağın güvenliğini garanti eden güvenlik cihazlarında ve klasik yazılım yönlendiricilerinde kullanılıyor.
4. Hizmet İşlev Zinciri (SFC)
Hizmet İşlev Zinciri (SFC), farklı uygulamalar için ağ işlevlerinin esnek ve verimli kullanımını sağlar. Ağ İşlevi Sanallaştırması ile bir zincirdeki bağlantılar, herhangi bir standart ticari donanım üzerindeki sanal ortamlarda sağlanabilir. Ağ hizmetlerinin birleştirilmesiyle oluşan Hizmet İşlev Zinciri ise normalde belirli bir sırada birden fazla hizmet işlevinden oluşan ve eksiksiz bir ağ hizmeti gerektiren pratik kullanımlarını kolaylaştırır (örneğin, önce bir güvenlik duvarı ve ardından derin paket incelemesi). Buradaki Ağ İşlev Sanallaştırması’nın paketleri, önceden tanımlanmış bir sırada tutabilmesi gerekir. Bir hizmet fonksiyon zincirindeki trafik, çeşitli fiziksel bilgi işlem düğümleri arasında iyi bir şekilde dağıtılabilen, birbiri ardına hizmet işlevi arabirimlerinden geçer. Ağ zincirlerinin ana avantajı, sanal ağ bağlantılarının kurulumunu otomatikleştirmektir.
5. Ağ Dilimleme
Ağ Dilimleme, aynı fiziksel donanım altyapısı üzerinde birden çok paralel ve bağımsız akıllı ağ içeren bir mimariyi tanımlar. Bu akıllı ağ segmentlerinin her biri, gecikme süresi veya veri kapasitesi gibi parametrelere dayanan belirli bir Hizmet Kalitesi seviyesi sağlar. Ayrı segmentler veya dilimler, uçtan uca iletişimle eşleştirilir. Yazılım Tanımlı Ağlar ve sanallaştırma, 5G ortamlarında Ağ Dilimlemenin uygulanmasında kritik bir rol oynar. Yazılım Tanımlı Ağlar, farklı gereksinimlere sahip farklı uygulamalar tarafından erişilebilen, serbestçe yapılandırılabilen bir veri katmanı oluşturmanın ön koşuludur. Ağ İşlevi Sanallaştırması, anında ağ işlevselliği sağlamak için gereken bilgi işlem ve depolama kaynaklarını yönetir.
5G mobil standardı şüphesiz sanayi ve ekonominin diğer sektörleri için büyük bir potansiyel sunuyor. Ancak, iyileştirilmiş mobil veri aktarımının tek başına karlı uygulamaların geliştirilmesiyle sonuçlanması olası değil. Bu, arka planda Mobil Sınır Bulut, Yazılım Tanımlı Ağ Oluşturma, Ağ İşlev Sanallaştırması, Hizmet İşlev Zinciri ve Ağ Dilimleme gibi ek teknoloji ve altyapılar gerektirir. Ancak bu teknolojilerin başarılı etkileşimi ve 5G’nin geniş uylanımı sayesinde yeni mobil standard, yeni kullanım durumlarını mümkün kılacak ve şirketlere katma değer getirecektir.