Yapay Zeka Yatırımlarında Yeni Cazibe Merkezi Türkiye

Büyük teknoloji şirketlerinin yerelleşmeye yönelik stratejileri ve kamu destekli girişimlerin birleşimi, Türkiye’de egemen yapay zeka için ideal bir ortam yaratıyor. Doğru ortaklık yapıları, enerjiye kolay erişim, stratejik arazi tahsisi ve yeşil teknoloji yatırımları ile Türkiye, küresel teknoloji sahnesinde güçlü bir oyuncu olma yolunda ilerliyor. Bain & Company analizine göre, Türkiye, bu alandaki doğru adımlarla yeni dijital yatırımların tam merkezinde yer alabilir

Yapay zeka ve büyük dil modellerinin (LLM’ler) küresel yükselişi, dünya genelinde egemen yapay zeka altyapılarına olan talebi artırıyor. Bu stratejik dönüşüm sürecinde Türkiye, önemli bir oyuncu haline geliyor. Bain & Company’nin son analizine göre, devlet destekli yapay zeka yatırımları; veri egemenliği, enerjiye erişim ve altyapı geliştirmeyi önceliklendiren ülkeler için ekonomik ve teknolojik sıçrama fırsatları yaratıyor.

Türkiye, yapay zeka altyapısına yaptığı yatırımlarla küresel teknoloji sahnesinde güçlü bir aday haline geliyor. Analizde vurgulandığı üzere, kamu ve özel sektörün ortak çabalarıyla yerel veri merkezlerinin kurulması ve yapay zekâ teknolojilerinin benimsenmesinin hızlandırılması, Türkiye’yi bu alanda önemli bir merkez konumuna taşıyabilir. Stratejik yatırımlar ve düzenleyici adımlarla Türkiye’nin egemen yapay zeka yarışında sağlam bir yer edinme potansiyeli bulunuyor.

Küresel rekabet yapay zeka yatırımlarını hızlandırıyor

Bain & Company analizine göre Hindistan, Fransa, Japonya, Kanada ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler, yerel yapay zeka modelleri geliştirmek, veri merkezlerini genişletmek ve enerji altyapılarını modernize etmek için milyarlarca dolarlık yatırımlar gerçekleştiriyor. Suudi Arabistan, 2030 yılına kadar veri merkezi kapasitesini dört katına çıkarmayı hedeflerken, Hindistan 20–30 milyar dolarlık yatırımla 3 GW kapasiteli dünyanın en büyük veri merkezlerinden birini kurmayı planlıyor.
Bu yatırımların amacı net: egemen yapay zekayı kontrol eden, dijital geleceği yönlendirecek.

Türkiye’nin stratejik hedefi: Küresel yapay zeka rekabetinde güçlü bir konum

Türkiye, bu küresel değişime kayıtsız kalmıyor. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi’nin 2024–2028 eylem planı; yerel veri merkezlerinin desteklenmesi, dijital dönüşümde yerli firmaların teşvik edilmesi ve bulut bilişim sektörünün büyütülmesini öncelik olarak belirliyor. Özellikle Kamu Bulut Bilişim Stratejisi ile veri egemenliği, Türkiye için yeni bir güvenlik ve büyüme alanı olarak öne çıkıyor.

Bain & Company Ortağı Armando Guastella, konuya ilişkin şunları söyledi:
“Türkiye tarihi bir kavşakta bulunuyor: Veri merkezlerine yatırım yapmak yalnızca teknolojik bir adım değil, ülkenin dijital egemenlikte liderlik konumuna ulaşması için stratejik bir hamledir. Bu, ekonomik büyümeyi hızlandırmak ve sektörler genelinde değer yaratmak için eşsiz bir fırsat sunuyor. Yapay zekâ, sağlam altyapılarla birleştiğinde uzun vadeli ekonomik büyüme ve inovasyonun güçlü bir motoru haline gelebilir.”

Bain & Company’nin öngörüsüne göre, 2027 yılına kadar devreye alınacak küresel bilgi işlem kapasitesinin yaklaşık dörtte biri yerel veri merkezi sağlayıcılarından gelecek. Şu anda SaaS, IaaS ve PaaS segmentlerinde bileşik yıllık büyüme oranları yüzde 15 ile yüzde 35 arasında değişiyor.

Bu tablo, Türkiye gibi yükselen piyasalar için ciddi yatırım fırsatları sunuyor. Türkiye’nin jeopolitik konumu, iddialı altyapı hedefleri ve derin teknoloji yetenek havuzu, ülkeyi bölgesel bir yapay zeka üssü haline getirme potansiyeline sahip. Ayrıca 2024 yılında yapılan hukuki düzenlemeler, belirli şartlarda kamu verisinin sınır ötesi transferine izin vererek uluslararası iş birliklerinin ve ekosistemin güçlenmesine katkı sağlıyor.

Veri Egemenliği Yarışı Dijital Dönüşümü Hızlandırıyor

Yapay zekâ teknolojilerindeki hızlı ilerlemeler, ülkeleri egemen yapay zeka yatırımlarına yönlendiriyor. Bain analizine göre bu alandaki stratejik yaklaşım; ulusal çıkarlar, altyapı gereksinimleri, düzenleyici stratejiler ve yerelleştirme gibi dört temel faktör tarafından şekilleniyor.

Ulusal güvenlik ve ekonomik çıkarlar, hükümetlerin yapay zekayı veri gizliliğini koruma, ulusal güvenliği sağlama ve yerli teknoloji ekosistemlerini güçlendirme aracı olarak görmesine neden oluyor. ABD ve Çin’in alandaki hakimiyeti, diğer ülkeleri kendi teknolojik kapasitelerini artırmaya itiyor.

Yapay zeka ve bulut bilişim uygulamalarının yaygınlaşması, güçlü fiziksel altyapı ihtiyacını da beraberinde getiriyor. Bain analizinde, yeni veri merkezlerinin kurulumu, bilgi işlem gücünün artırılması ve enerji altyapısının modernizasyonunun ciddi sermaye yatırımları gerektirdiği vurgulanıyor. Özellikle geçen yıl yalnızca kamu kurumları tarafından yaklaşık 40 bin GPU sipariş edilmesi bu eğilimi açıkça ortaya koyuyor.

Analiz ayrıca, ülkeler arasında yapay zeka düzenlemelerinde büyük farklılıklar bulunduğunu belirtiyor. Avrupa Birliği, kapsamlı ve risk temelli bir Yapay Zeka Yasası ile ilerlerken; ABD daha esnek, eyalet bazlı bir yaklaşımı benimsiyor. Çin ise merkezi kontrolü koruyarak yeniliği teşvik ediyor.

Başarılı yapay zeka çözümleri için yerel ihtiyaçlara uyum sağlamak büyük önem taşıyor. Sağlık, eğitim ve tarım gibi sektörlerde her ülkenin özgün dinamiklerine göre yerelleştirilmiş yapay zeka modelleri geliştirilmesi gerekiyor.

Artan Enerji Talebi ve Türkiye Üzerindeki Etkisi

Yapay zeka kullanımının hızla artması, veri merkezleri ve donanım teknolojilerindeki ilerlemeler büyük fırsatlar sunsa da enerji tüketimini de önemli ölçüde artırıyor.
Bain & Company’ye göre, uzun vadede yapay zekaya bağlı enerji tüketimi küresel enerji talebinin yüzde3–4’ünü oluşturabilir. Ancak Türkiye için veri merkezlerinin enerji ihtiyacının genel enerji tüketimi içinde önemli bir sorun teşkil etmesi beklenmiyor. Türkiye’nin Ulusal Enerji Planı, yapay zeka altyapılarının büyümesini destekleyecek şekilde yapılandırılmış durumda. 2030 yılına kadar veri merkezlerinin toplam enerji tüketiminin, ulusal tüketimin yalnızca yüzde 0,5–1’i civarında olması öngörülüyor. Bu oran, Türkiye’nin sürdürülebilir büyüme ve yeşil dönüşüm hedefleriyle uyumlu.

Büyük teknoloji şirketlerinin yerelleşme stratejileri ile kamu destekli girişimlerin birleşmesi, Türkiye’de egemen yapay zeka için güçlü bir ekosistem oluşturuyor. Doğru iş birlikleri, enerjiye erişim kolaylığı, stratejik arazi tahsisi ve yeşil teknoloji yatırımlarıyla Türkiye, küresel teknoloji yarışında rekabetçi bir oyuncu olabilir.

Bain & Company Türkiye Yardımcı Ortaklarından Turgut Özal, yapay zeka alanındaki yatırım fırsatlarına ilişkin değerlendirmesinde şunları söyledi: “Türkiye için önemli bir fırsat kapısı aralanıyor. Yapay zekâ ve veri altyapılarına yapılan yatırımlar, yalnızca teknoloji politikalarının bir parçası değil; aynı zamanda uzun vadeli ekonomik kalkınma hedefleriyle doğrudan bağlantılıdır. Enerji verimliliği, yerel veri merkezlerinin kurulması ve yetenek geliştirme gibi alanlara yapılacak yatırımlar sayesinde ülkemiz, veri zenginliği ve veri güvenliği ekseninde küresel haritada merkezi bir konuma yerleşebilir. Bu dönüşüm yalnızca teorik bir olasılık değil; doğru stratejik adımlar ve sürdürülebilir politikalarla birlikte somut ve kalıcı kazanımlara dönüşme potansiyeline sahiptir.”

Bain & Company’ye göre, egemen yapay zeka yalnızca bir teknoloji değil; ulusal güvenlik, ekonomik büyüme ve küresel etki için stratejik bir kaldıraçtır. Türkiye, doğru adımlarla bu yükselen dijital dalganın merkezinde yer alma fırsatını değerlendirebilir.

Sizin de bu konuda söyleyecekleriniz mi var?