Son dönemlerde popülerliği katlanarak artan non-fungible-token, yani “NFT”, dijital veya fiziksel varlığı olan bir ürün üzerindeki hak sahipliğinin blokzincir teknolojisi aracılığıyla kayıt altına alınarak ilgili ürünün “tekliğini” veya bir başka ifadeyle “biricikliğini” belgeleyen bir tür dijital sertifika.
Yazan: YZTD Hukuk Komitesi, Av. Mina Yanık ve Stj. Av. Ayşe Gönen Anaeli
Özellikle son yıllarda NFT aracılığıyla yapılan yatırımların çarpıcı rakamlara ulaşmasıyla eser sahibi ve aracı kurumlar gibi sanat piyasasındaki aktörlerin bu alana adapte olma süreci de bir hayli hızlanmıştır. Öyle ki, 2018 yılının haziran ayında bir sanat yatırım platformu olan Maecenas, dünyadaki ilk kripto sanat müzayedesini gerçekleştirerek Andy Warhol’un “14 Small Electric Chairs” adlı eserini yaklaşık 5.6 milyon dolar değerinde kripto paraya satmıştır. Bu oldukça ses getiren satışa aracılık eden Dadiani Fine Art ise Birleşik Krallık’ta 2017 yılı itibariyle sanat eseri alım satımında kripto paraları kabul eden ilk sanat galerisidir. Benzer şekilde Mayıs 2020’de Pablo Picasso’nun “Danse du Ventre Devant Homme Impassible” isimli eskiz çalışmasının, Idoneus isminde İsviçreli bir şirket tarafından kendi kripto para birimleri olan “IDON” aracılığıyla satın alınması da yine sanat çevrelerinde büyük yankı uyandırmıştır.
Ülkemizde ise yakın tarihlerde Refik Anadol’un “Machine Hallucinations: Mars Landscapes” isimli NFT projesindeki dijital eserler Nifty Gateway isimli dijital satış platformunda açık artırmaya sunularak 24 saat içinde toplam 1 milyon 550 bin dolar değerinde kripto paraya satılmıştır.
Kripto sanat dünyasında son zamanların en çok ses getiren işlemlerden biri ise kuşkusuz bu yılın şubat ayında Beeple tarafından oluşturulan NFT tabanlı “Everydays: The First 5000 Days” isimli dijital eserin Chriestie’s Müzayede Evi tarafından gerçekleştirilen açık artırmada 69.3 milyon dolar değerinde kripto paraya satılması olmuştur.5
Peki NFT nedir?
NFT, blokzinciri adı verilen dijital defterde depolanan bir veri birimidir. Genellikle açık kaynaklı, merkezi olmayan bir bilgi işlem platformu olan ve akıllı sözleşme işlevselliği sunan “Ethereum” blokzinciri üzerinde üretilirler. Bununla birlikte “Flow” ve “Tezos” gibi diğer blokzincirler de kendi NFT sürümlerini uygulayabilirler.
NFT’lerin blokzincir üzerinde üretilmesi sebebiyle zaman zaman kripto paralar ile karıştırıldığı görülmektedir. Oysaki Ethereum kripto paralardan farklı olarak ERC-20 standardında değil, ERC-721 ve ERC-1155 standartlarında işlem görmektedirler. Bu standartları kripto varlıkların işlevsel hale gelmesini sağlayan kurallar bütünü olarak tanımlayabiliriz. NFT’lerin standardının farklı olması da kripto para olarak kullanılamaması ve bir borsada başka bir kripto para ile değiştirilememesini sağlamaktadır.
Bitcoin gibi kripto para birimlerinin karşılıklı olarak birbirinin yerine geçebilme, bir başka ifadeyle değiştirilebilir olma özelliğinin aksine NFT’ler değiştirilebilir değildir. Bu sebeple NFT’lerin aslında benzersiz bir veri kümesi olduğu da söylenebilir. NFT’lerin bir veri kümesinin benzersiz olduğunu doğrulamak için yürüttüğü kriptografik işlem sürecinin sonucunda NFT’lere bir dijital imza sağlanarak kimlik doğrulaması yapılır.
Zaten tokenlar arasında “fungible” ve “non-fungible” şeklinde ayrım yapılmasının sebebi de işte bu değiştirilebilir olma özelliğinden kaynaklanmaktadır. Kelime anlamı olarak “fungible” geri ödenebilir, tazmini mümkün, misli karşılanabilir olmayı ifade etmektedir. Yani tıpkı kripto paralarda gördüğümüz gibi bir kripto varlığın başka bir özdeş öge ile ikame edilebilmesini ifade etmektedir. Nasıl ki bir arkadaşımızdan 5 Türk Lirası alıp karşılığında başka bir 5 Türk Lirası verdiğimizde sahip olduğumuz varlıkta hiçbir değişiklik olmuyorsa kripto paralar da bu şekilde birbiri ile değiştirilebilir olma özelliğine sahiptir.
Ne var ki Mona Lisa tablosu biriciktir ve bir özdeşi yoktur. Kopyaları ile değiştirilebilmesi de mümkün değildir. İşte NFT’ler de bu şekilde benzersiz ve değiştirilemezdir. Bahsettiğimiz tüm bu özellikleri ile NFT bir koleksiyon ögesi niteliğindedir.
Peki NFT ile neler koruma altına alınabilir?
Sanal ödeme sistemleri her ne kadar sanat piyasasını etkisi altına almış olsa da NFT ile yalnızca sanat eserleri koruma altına alınmıyor. Dijital ya da fiziksel varlığı olan herhangi bir nesne NFT’lenerek bu “biricik” veya bir başka ifadeyle “özdeşi olmayan” olma özelliğini kazanabilir. NFT’lerin bu özelliğinden dolayı zaman zaman oldukça ilginç örneklerle de karşılaşabiliyoruz. Örneğin Twitter’ın CEO’su Jack Dorsey, 21 Mart 2006 tarihli ilk tweetini NFT’ye dönüştürerek Valuables isimli platformda 2.9 milyon dolar değerinde kripto paraya satmıştır.
Dolayısıyla blokzincir teknolojileri kullanılarak her türlü sanat eseri NFT’lenebildiği gibi, belirli bir tarihte belirli bir koltuğa özgülenmiş olan bir “tiyatro bileti” veya belirli bir kişinin kullandığı bir “su bardağı” gibi herhangi bir obje de pekâlâ NFT’lenebilir. Böylelikle eğer isterseniz 15 Ocak 1890 tarihinde St. Petersburg’da gerçekleşen “Uyuyan Güzel” balesinin prömiyerinde “Princess Aurora” rolüyle seyirci karşısına çıkan Carlotta Brianza’nın gösteri esnasında giydiği kostümü veya Georg Orwell’in 1948 yılında kaleme aldığı “1984”ün el yazması taslak çalışmalarını NFT ile blokzincir teknolojisine kaydederek kripto paralar aracılığıyla el değiştirmesini sağlayabilirsiniz.
NFT kullanımının ilginç örneklerden biri de 2019 yılında Paris’te “sarı yelekliler” protestoları sırasında yaşanmıştır. Parisli sokak sanatçısı Pascal Boyart’ın, Eugène Delacroix’in ünlü “Halka Yol Gösteren Özgürlük” resminden esinlenerek eserin orijinalindeki ayaklanan halkı bu kez sarı yelekleriyle Paris sokaklarına resmetmesi üzerine, Paris Belediyesi grafitinin üstünü kapatarak görseli ortadan kaldırmış ve fakat grafitisini çoktan NFT’letmiş olan Boyart’ın, bu sayede yok olan duvar resmini ölümsüzleştirmesine engel olamamıştır.
Dolayısıyla NFT ile aslında her türlü fotoğraf, video, ses ve diğer dijital dosya türleri gibi farklı ögelerin oluşturulması mümkündür. Yaşanan bu hızlı dönüşüm göz önüne alındığında, NFT’nin sanat, oyun, emoji, ticari hizmet gibi alanlarda köklü değişimlere sebep olabilecek bir teknoloji olduğu kolaylıkla söylenebilir.
Peki NFT alıcı ve satıcısına ne gibi yararlar sağlıyor?
Özellikle Kovid-19 salgınıyla birlikte dünya genelinde çevrimiçi sergi ve müzayedelerin sayısında yaşanan artış, bu alanlardaki güvenlik açıklarını da beraberinde getirmiştir. Alıcısına tam da bu noktada güvence sağlayan blokzincir teknolojisi, eserlerin NFT ile güvenilir ve şeffaf bir sisteme kaydedilerek sanat dünyasındaki dijitalleşmenin getirdiği sorunların önüne geçmeyi hedefliyor. Bu anlamda NFT’nin dijital sertifika ve kimlik doğrulama gibi metotlarla dünya genelinde mücadele edilen sanat hırsızlığının önüne geçilmesi açısından da olumlu bir gelişme olduğunu söyleyebiliriz. Öte yandan eserlerin alıcılara dijital bir platformda sunuluyor olması, ilgilisinin sanata dilediği zaman ve dilediği yerden erişebilmesi açısından da kolaylık sağlıyor.
Tüm bunların yanı sıra NFT’lerin maddi açıdan da birçok faydası bulunmakta. Öncelikle NFT ile sanatçıların eserlerini çok daha düşük maliyetlerle sertifika altına alması ve aracı kurumlara ihtiyaç duymadan dijital platformlarda satışa sunarak komisyonsuz bir şekilde gelir elde etmesi mümkün hale geliyor. Ayrıca NFT ile eser satışlarında ödenen yüksek tutarlardaki vergi sorunu da ortadan kalkmış oluyor.
Sanat eserlerinin ve kripto paraların yıllar geçtikçe değer kazanan yapısı göz önüne alındığında, NFT ile yapılan satış işlemlerinde geleneksel anlamda para ile gerçekleştirilen eser satışlarına nazaran hem satıcı hem de alıcı açısından karşılıklı bir değer kazanma durumu söz konusu. NFT’nin bu hızlı yükselişi karşısında piyasa dinamiklerinin geleceği noktayı tahmin etmek ise şimdilik pek mümkün gözükmüyor.
Sonuç
Popülerleşen blok zincir teknolojisi ile hayatlarımıza giren NFT’ler ile özellikle sanat dünyasında ve oyun sektöründe yeni bir kapının aralandığını söyleyebiliriz. Eserlerin kaydedilmesi, kopyalanması ve satışı gibi konularda yeni bir yöntem olarak kullanılan NFT’ler hukuk alanında da son dönemlerde yakından takip edilmektedir. Her teknolojik gelişmede olduğu gibi bu konuda da hukuki düzenlemelerin ve birtakım sınırlamaların getirilmesi söz konusu olacaktır. Özellikle eserlerin orijinalliği ve mülkiyetine ilişkin uyuşmazlıklarda NFT’lerin delil niteliği taşıyıp taşımayacağı merak konusudur. Teknolojiye adaptasyonu hızlı olan hukuk sistemlerinde son dönemlerde adını sıkça duymaya başladığımız blok zincir tabanlı teknolojilere ilişkin birtakım düzenlemelerin yapılmaya başladığını görüyoruz. Ancak ülkemizde ilgili düzenlemeler henüz kripto paraların tanımlanması ve servis sağlayıcı şirketlerin uyması gereken usul ve esaslarla sınırlıdır. Çok da uzak olmayan bir gelecekte, NFT’lerin kullanımına ilişkin yazımızda bahsettiğimiz örneklerin yaygınlaşması ile hukuki bir düzenlemenin bizleri beklediğini söylemek mümkün. NFT dünyasına yaptığımız bu girişin ardından yazı dizimizin bir sonraki kısmında NFT’lerin hukuki boyutunu detaylı bir şekilde incelemeye devam edeceğiz.