Blockchain: “Kötülük Yapma” İlkesinden “Kötülük Yapamazsın” İlkesine Doğru

Açık kaynağın 20 yılda yazılım endüstrisinde yaptığı dönüşümü, blockchain teknolojisi internet altyapısında ve internet üzerinden sunulan hizmetlerde tekrarlayabilir mi? Kripto ağırlıklı girişimlere yatırım yapan Andreessen Horowitz’in ortaklarından Chris Dixon, bunun mümkün olabileceğine inanıyor.

İnternetin 35 yıllık evrim sürecinde, internet üzerinden sunulan en önemli hizmet ve servislerin zamanla kar amacı gütmeyen açık kaynaklı protokollerden büyük teknoloji şirketlerine kaydığını gördük. Bunun sonucunda milyarlarca kişi, herhangi bir ücret ödemeden kullanabildiği etkileyici teknolojilere kavuştu.

İlk bakışta güzel görünse de, bu durum önemli sorunları beraberinde getirdi. Milyarlarca kullanıcının kişisel verileri istismar edildi veya çalındı. Söz konusu platformların yönetimini elinde tutan şirketler, hizmet koşullarını bir günde istedikleri gibi değiştirerek kendilerini kullanıcı bilgilerinin kontrolü ve ticari gelir paylaşımı açısından avantajlı konuma getirdi.

Tüm bunlara buna dur demenin yolu, blockchain teknolojisinde saklı olabilir.

İnternetin ilk ortaya çıktığı 80’lerden 2000’lerin başlarına kadar yaygın internet hizmetleri, topluluklar tarafından yönetilen açık protokoller üzerinde kurulmuştu. Örneğin internetin telefon defteri olarak da bilinen Alan Adı Sitemi (Domain Name System – DNS), dağıtık bir kişi ve organizasyon ağı tarafından şeffaf biçimde ortaya koyulan kurallar eşliğinde denetleniyor ve kontrol altında tutuluyordu.

2000’lerden itibaren açık protokollere olan güven yerini dev kurumların sahipliğindeki kapalı yapılara bıraktı. Google, Facebook, Microsoft gibi şirketler açık protokollerin yapabildiklerinden çok daha fazlasını sunan yazılım ve servisler ürettikçe, kullanıcılar bu zengin platformlara geçmeye başladılar.

Ama bunların kodu özel mülk statüsündeydi ve koydukları kuralları göz açıp kapayana kadar değiştirebiliyorlardı. Örneğin sosyal medya platformlarının kullanıcı davranışlarını hangi kurallara göre yönettiğini, kimi engelleyeceğine nasıl karar verdiğini biliyor musunuz? Arama motoru üst sıraya koyacağı siteleri hangi kıstaslara göre belirliyor? Bugün sizin ürettiğiniz içeriğe değer verilirken, yarın bunun değişmeyeceğinin garantisi var mı?

Bu tür platformların elinde tuttuğu aşırı güç yaygın bir toplumsal gerilimi beraberinde getirdi. Sahte haberler, devletlerin kontrolündeki botlar, algoritmaların yarattığı ön yargılar ve kişisel verilerin korunmasına dair kanunların çizdiği çerçeveler hayatımızın bir parçası oldu.

Artık ibreyi tekrar başa döndürmenin, interneti ilk kurulduğu günlerdeki prensiplerine döndürmenin vakti geldi.

Açık Kaynağın Yazılıma Yaptığını Blockchain İnternete Yapar mı?

Geçtiğimiz yıllarda blockchain konusunun pek çok yerde konuşulduğunu gördük. Bu kavram son dönemde oldukça pohpohlansa da aslında ne olduğunu anlayanların sayısı oldukça az. Blockchain kavramını en basit haliyle, bir dizi bilgisayarın birbirine bağlı ve birbirinden haberdar olarak, tek bir bütünün parçası gibi hareket etmesini sağlayan bir teknoloji şeklinde özetleyebiliriz. Böylece aradaki matematiksel fonksiyonlar ve oyun teorisini temel alan prensipler sayesinde, her sistem birbirinin yaptığı işten haberdar olmanın yanı sıra birbirini doğrulama yeteneğine kavuşur.

Bu sistem yazılmış bir kodun veya belirlenmiş bir kuralın yazıldığı ilk haliyle, değiştirilmeden veya suistimal edilmeden çalışmasını garanti altına alır. Böylece kuralların kontrolü belli bir kişiye veya gruba değil, tüm topluluğa ait olur.

Günümüz koşullarında bu biraz hayal gibi görünse de, yazılım dünyasındaki bazı önemli gelişmeler işin bu noktaya gittiğini gösteriyor. 90’larda bilgisayarların neredeyse tamamı özel bir şirkete ait olan ve kaynak kodu kapalı Windows işletim sistemiyle çalışıyordu. Bugün milyarlarca Android telefon Linux’u temel alan açık kaynak kodlu işletim sistemini kullanıyor. Amazon’un çağdaş veri merkezleri de öyle. Son dönemde Microsoft’un Github’ı, IBM’in Red Hat’ı astronomik ücretler ödeyerek satın alması açık kaynağın ne kadar baskın hale geldiğine birer kanıt niteliğinde.

Açık kaynağın önemi arttıkça teknoloji şirketlerinin iş modeli de yazılım satmaktan bulut tabanlı servisler sunma yönünde dönüşüm geçirdi. Google, Facebook, Amazon, Netflix, bunların hepsi birer servis şirketi. Bu durum, açık kaynaklı çözümlerin internet altyapısında yaygınlaşmasının yolunu açıyor.

İşte bu nedenle açık kaynağın yazılım endüstrisinde yaptığını blockchain internet altyapısında tekrarlayabilir.

Açık kaynağın bu noktaya gelmesi yaklaşık 20 yıl sürmüştü. Blockchain tabanlı teknolojilerin temel internet hizmetlerine egemen olması belki daha da uzun sürecek. Ama olursa hepimiz bunun büyük faydasını göreceğiz. Büyük şirketlere güvenmek yerine topluluğun sahip olduğu, herkesin güvenliğinde ve denetiminde aktif rol oynadığı hizmetleri sahipleneceğiz.

“Don’t be evil” (kötülük yapma) ilkesini, “can’t be evil” (kötülük yapamazsın) haline dönüştüreceğiz.