Yapay zekâ günlük hayatı kolaylaştıran ve iş süreçlerini dönüştüren güçlü bir teknolojiye dönüşse de yanlış ellerde kullanıldığında ciddi güvenlik risklerini beraberinde getiriyor. Güvenilir görünen içerikler ya da otomatikleşmiş süreçler aracılığıyla gerçekleşen saldırılar, kullanıcıların farkına varmadan tehditlere maruz kalmasına yol açabiliyor.
Yapay zeka uygulamaları hızla gelişiyor ve güvenlik açıkları da aynı hızla çeşitleniyor. Sahte ses ve görüntülerle gerçekleştirilen ikna edici saldırılar, masum görünen davetler üzerinden tetiklenen güvenlik ihlalleri ya da eğitim verilerinde yapılan küçük manipülasyonlar, kurumların iş sürekliliğini ve itibarını ciddi biçimde riske atıyor. Geleneksel saldırı yöntemlerinden farklı olarak çok daha hedef odaklı ve sofistike ilerleyen yapay zekâ tabanlı tehditler, teknik savunmalarla aşılması güç bir tablo oluşturuyor. Kurumların bu yeni dönemde güvenliği teknolojik çözümlerin yanı sıra çalışan farkındalığı ve stratejik öncelikler üzerinden ele alması gerektiğini belirten WatchGuard Türkiye, Yunanistan ve MEA Bölge Müdürü Yusuf Evmez, kurumların hazırlıklı olması gereken 5 kritik yapay zekâ tehditini paylaşıyor.
1. Deepfake ve Sentetik Kimlik Dolandırıcılığı: Deepfake saldırıları artık düzenli bir tehdide dönüşmüş durumda. Şirket yöneticilerinin deepfake video ve ses klonları kullanılarak çalışanların kandırıldığı saldırılarda hızla yaygınlaşıyor. Saldırganlar, yöneticiler gibi güvenilir kişileri taklit ederek personeli para transferi yapmaya veya hassas verileri paylaşmaya ikna ediyor. Tespit araçları geliştirilse de genellikle saldırı başarılı olduktan sonra müdahale ediliyor.
2. Hızlı Enjeksiyon (Prompt Injection) ve Sıfır Tıklama Saldırıları: Hızlı enjeksiyon ve jailbreaking, kritik güvenlik açıkları olmaya devam ediyor. 2025’te, kullanıcının hiçbir işlem yapmasına gerek kalmadan, sadece bir e-posta veya takvim daveti almasıyla tetiklenen “sıfır tıklama” saldırılarında artış oldukça fazla. Yakın zamanda yapılan bir araştırmaya sonucunda, 36 mobil bankacılık uygulamasından 31’inin bu yolla istismar edilebildiği açıklandı.
3. Yapay Zekâ Destekli Fidye Yazılımı: Fidye yazılımları 2025’te evrim geçirdi. Saldırı çerçeveleri, saldırının tüm aşamalarını dinamik olarak planlayan, uyarlayan ve yürüten yapay zekâ motorlarıyla destekleniyor. PromptLock gibi bilinen ilk yapay zekâ destekli fidye yazılımları, geleneksel antivirüs çözümlerini kolayca atlatarak savunmacıları davranış analizi gibi daha gelişmiş yöntemlere zorluyor.
4. Karanlık LLM’ler ve Tedarik Zinciri Saldırıları: Saldırganlar, kötü amaçlı kullanım için değiştirilmiş “karanlık” Büyük Dil Modellerini (LLM) ve doğrulanmamış üçüncü taraf araçlarını giderek daha fazla kullanıyor. Bu modeller, tüm güvenlik önlemleri kaldırılmış halde yeraltı forumlarında satılarak tehlikeli birer suç yardımcısına dönüşüyor. Çalışanların onay almadan kullandığı “Gölge AI” sistemleri ise BT ekiplerinin kontrolü dışında büyük bir risk yüzeyi oluşturuyor.
5. Veri Sızdırma ve Model Bütünlüğüne Yönelik Saldırılar: Saldırılar artık sadece kötü amaçlı yazılımlarla sınırlı kalmıyor, yapay zekâ modellerinin kendisi de hedef alınıyor. “Düşmanca zehirleme” adı verilen yöntemle, eğitim verilerine sızılan bozuk bilgiler, modelin dağıtıldıktan sonra hatalı ve kötü niyetli çıktılar üretmesine neden oluyor. Yapay zekâ ajanları iş akışlarımızın bir parçası oldukça, yetkisiz eylemleri gerçekleştirmeleri için kandırılmaları da kolaylaşıyor.