Turkcell, 15 Ocak 2019’dan İtibaren “Hızlı Giriş” özelliğini kullanmadan cep telefonundan Kişisel Erişim Noktası açan kullanıcılardan aylık 9 TL ücret alacağını açıkladı. İlk bakışta bilinçsiz tüketicileri yüksek faturadan korumak adına alınmış bir karar gibi görünse de, acaba gerçekte öyle mi?
Her şey, Turkcell’in bundan böyle mobil internetini Kişisel Erişim Noktası (Hotspot) olarak kullanan, yani bilgisayar ve diğer cihazlarla paylaştıran kullanıcılarından aylık belli bir ücret keseceği tartışmasıyla başladı. Doğal olarak söylentiler ve tepkiler aldı başını gitti. Kimisi yurt dışında da böyle örnekleri olduğunu söyledi, kimisi böyle bir uygulama olursa alır başımı giderim dedi.
Olay sosyal medyayı iki gün çalkaladıktan sonra nihayet dün akşam Turkcell’den konuya dair resmi bir açıklama yapıldı.
Turkcell’den yapılan resmi açıklama şöyle:
Son dönemde müşterilerimizin yoğun şekilde, “Kişisel Erişim Noktası / Hotspot” özelliğini kullanırken, yetkisiz internet paylaşımı sonucu istenmeyen güvenlik sorunları yaşanmasını engelleyen bir seçenek talep etmeleri üzerine, 15 Ocak’tan itibaren yeni bir uygulamayı hayata geçiriyoruz. Bu amaçla mobil uygulama ve web sitelerine yapılan üye girişlerini sadece telefon numarası kullanarak daha hızlı ve güvenli hale getiren ‘Hızlı Giriş’ teknolojisi üzerinden “Kişisel Erişim Noktası / Hotspot” yapma özelliği sayesinde, müşterilerimiz güvenli bir şekilde kişisel internetlerini paylaşmaya devam edebilecekler. Bunun için müşterilerin internetlerini paylaşırken açılacak sayfaya ‘Hızlı Giriş’ teknolojisi üzerinden giriş yapmaları yeterli olacak. Bu şekilde giriş yapacak müşterilerimiz paketlerindeki interneti hiçbir ücret ödemeden, herhangi bir cihaz sınırı olmadan güvenli bir şekilde paylaşabilecekler.
Hotspot’la farklı cihazlarla yaptıkları internet paylaşımı sonucu tarifelerindeki internetin tüketimini takip ve kontrol edemeyen, bunun sonucu olarak beklemedikleri fatura bedelleriyle karşılaşan müşterilerimiz de bulunuyor. Bu müşterilerimizin sorununu gidermek amacıyla ‘Hızlı Giriş’ üzerinden giriş yapılmadan başka cihazlarla internet paylaşımı yapıldığında dünyadaki çeşitli internet paylaşım modellerindeki örneklerde görüldüğü gibi, aylık 9 TL’ye mevcut tarifesindeki internetine ek olarak 2 GB’lık paylaşımlı internet paketi devreye girecek. Bu 2 GB’lık ek paketin kullanım durumu Hesabım uygulaması üzerinden takip edilebilecek. Ayrıca bu müşterilerimiz, 30 günlük süre içerisinde 2 GB’lık paylaşım internetleri sona erdikten sonra ek ücret ödemeden tarifelerindeki interneti paylaşmaya devam edebilecekler.
Açıklamanın ikinci paragrafı özellikle dikkat çekici. Diyor ki, kişisel erişim noktası açarak internetini paylaşan kesim bunu kontrol altına alamayıp mağdur oluyormuş. Turkcell de bu mağduriyeti gidermek için kendi uygulaması üzerinden doğrulama yapmayan kullanıcılara 9 TL ek ücret yansıtıp 2 GB internet verecek, aşım korkusunun önüne geçecekmiş. Yüksek ücret ödediğim için mağdurum diyen tüketiciden 9 TL daha alarak mağduriyetini gidermek kulağa gerçekten harika geliyor.
Peki Turkcell bunu neden yapmış olabilir? Daha fazla gelir elde etmek için mi? Kullanılan verinin daha kontrollü takibini sağlamak için mi? (kıps!)
Mobil İnternet Paylaşımıyla Tüketici Gerçekten Mağdur Olur mu?
Başlıktaki cevabın bir kısmı 2015’te yayınlanan bir Fortune makalesinde etraflıca ele alınmış. Makale T-Mobile CEO’su John Legere‘nin o dönem sarf ettiği “Cep telefonundan interneti paylaşanlar verimizi çalıyor” sözüyle başlıyor ve yaklaşık şöyle devam ediyor: “Bilgisayarlar kullanım alışkanlıkları ve doğası gereği mobil cihazlardan çok daha fazla veri tüketmeye eğilimliler. Bu nedenle mobil ağlar üzerinde önemli bir yük oluşturma potansiyeline sahipler.”
Gerçekten de öyle. Cep telefonları donanım ve yazılım olarak veriyi mümkün olduğunca tasarruflu tüketme eğiliminde olan cihazlar. Bilgisayarlar ise gönder gelsin mantığıyla hareket ediyorlar. Bu nedenle cep telefonuma her ay başı tanımlanan 10 GB’ın en az 7’sini çöpe atarken evdeki internetin 250 GB’lık kotası ayın 20’sine yetişmiyor.
Aslında bu durum bazen gerçekten de mağduriyete sebep olabiliyor. Bundan birkaç yıl önce Windows’un adeta cehennemin dibine gömdüğü Wi-Fi veri tasarrufu ayarını aktif hale getirmeyi unuttuğum için, Barselona’da 5 MB’lık mail gönderme niyetiyle 5 dakikalığına açtığım kişisel erişim noktasının Windows Update tarafından sömürülmesi nedeniyle 600 TL telefon faturası ödemek gibi bir hikayem var.
Yine de işin çözümü bunu ücrete bağlamak mıdır? 9 TL’yi alıp 2 GB internet verince dertler bitecek mi? 2 GB gayya kuyusu gibi her şeye yetecek mi?
Tabii ki hayır. Zaten Turkcell de diyor ki bunu ödemek zorunda değilsin. Gel bizim Hızlı Giriş teknolojimizi kullan.
Hızlı Giriş Hızlı Giriş, Neymiş Bu Hızlı Giriş?
Web sitesinde yer alan bilgilerden de görebileceğiniz kadarıyla Hızlı Giriş bir çift adımlı doğrulama, yani 2FA çözümü. Bir web sitesi veya uygulamayı kullanabilmek için cep telefonunuza gelen şifreyle giriş yapabileceğiniz doğrulama altyapısı için zemin hazırlıyor. Kullanıcı deneyimi şöyle bir şeymiş:
Bu çözünürlükte pek okunmuyor ama cep telefonunuz hariç 6 yeni bilgi kutusu ve 1 kullanım koşulları onay ekranı saydım. Turkcell’in Dergilik, TV+, BiP, Fizy gibi hizmetlerinde hali hazırda kullanılıyor. Bunun cep telefonundaki bir özellik olan Kişisel Erişim Noktası ile nasıl bir arayüz üzerinden entegre edileceğini henüz bilmiyoruz. Ama şu sonuna kadar okumadan onayı bastığınız kullanım koşulları var ya, bakın Dergilik için mesela Hızlı Giriş kullanmak istediğinizde ilk cümlelerden birini şuraya tıkladığınızda görebilirsiniz.
Kişisel Erişim Noktası denilen şey neticede cep telefonundaki bir menü alt başlığı üzerinden kontrol ediliyor. Belli ki operatör bunun açıldığını uzaktan anlayabilecek teknolojik olgunluğa sahip. Peki bu özelliği açtığımda Hızlı Giriş ekranına ben mi onay vereceğim? Açtığım noktaya bağlanan kişiler de bu formu doldurmak zorunda mı kalacak? Madem bu iş biraz da kullanıcıları yüksek faturadan korumak için düşünüldü, Hızlı Giriş altyapısı veri sınırına yaklaştığında beni uyaracak mı?
Bütün Bunların Arkasındaki Sebep Ne Olabilir?
Yıllardır bu alanda kalem oynatan biri olarak işin neden buraya geldiğine dair öngörülerimi sıralayayım:
- Tüm operatörler (sabit internet operatörleri de dahil) belli kapasite planlarına göre hareket ederler. Atıl kalan kapasite boşuna yatırım anlamına gelirken, aşırı kapasite hizmet kalitesinde kayba neden olur. Bu da genellikle 6:1 oranında seyreder. Yani ağın toplam hizmet kapasitesi, tüm kullanıcılar ağ üzerinde aynı anda aktif olarak yer aldıklarında kullanacakları kapasitenin 6’da biri kadardır. Bazı kullanıcıların aşırı tüketimle bu oranları yukarı taşıması istenmeyen bir durumdur ve başta kota olmak üzere başımıza gelen pek çok sınırlamanın arkasında yatan nedendir.
- Diğer yandan mobil operatörler gelirlerinin önemli bir kısmını hizmet aşımından sağlar. Tarifenize ayrılan konuşma, SMS veya internet sınırlarının aşılması durumunda tarife bedeliyle kıyaslanmayacak oranda ücret ödersiniz ve bu operatörü ziyadesiyle memnun eder. Dolayısıyla bilinçli veya bilinçsiz olarak tarife sınırlarının aşılması müşteride yaratacağı huzursuzluk haricinde operatörü rahatsız eden bir durum değildir.
- Değildir ama bilinçli kullanıcı üzerinde şöyle de bir yan etkiye neden olur: Ağ üzerinde tarifeyle tanımlanmış kullanım limitlerinin esnemesine yol açar. Ayı 3 GB kullanarak kapatan Levent daha fazla, mesela 9 GB kullanarak kapatmaya başlar. Abone olarak birim maliyeti artar.
- Bu gibi sistemlerin genel tabanda yaygınlaşması ve insanların alışması zaman alır. Yüz binlerce, hatta milyonlarca kullanıcı gayri ihtiyari bir şekilde normal yoldan açıp kullanmaya devam ettiği Kişisel Erişim Noktası özelliği yüzünden belki de hiç ihtiyaç duymayacağı 2 GB internetin 9 TL’ye kendilerine satıldığını faturayı aldığında fark eder. Uygulanan model uzun zamana yayılan tatlı bir gelir kapısına dönüşür.
- Kişisel erişim noktasını açan kişi, kabul ettiği kullanım koşulları eşliğinde internet kullanımından doğacak paylaşımların tüm yasal sorumluluğunu üzerine alır. İkramlık internet bağlantılarında otokontrol süreci başlar.
Uzun Lafın Kısası
Bu işin tüketici mağduriyetiyle pek ilgisi olmadığı belli. Öyle olsaydı Kişisel Erişim Noktası ile aşırı paylaşımı gören Turkcell kullanıcı sınıra yaklaşınca bir SMS atar interneti kapatırdı. Cep telefonunda menü açıp kapattığımı fark ediyorsun, bunu mu yapamayacaksın? Ayrıca tüketicinin ücretle ilgili bir mağduriyetini çözmek için yine tüketiciden para istendiğini ben ilk defa gördüm.
O zaman demek ki mağduriyeti başka yerde aramak lazım. Ya da belki iş sadece Turkcell’in suistimale açık kullanımlardan doğacak sorumluluğu ortadan kaldırmak için kendini bir sözleşmeyle sağlama alma çabasından ibaret.
Gerçi öyle olsaydı 9 TL öde eskisi gibi devam et seçeneği koymazdı. Belki de bu özelliğe o kadar detaylı müdahale edemedikleri içindir.
Ne kadar karmaşık işler… Şimdilik yazacaklarımız bu kadarla kalsın. Biraz zaman geçsin önümüzü görelim devamını da yazarız.