MSA’dan Modern “Köy Enstitüleri” Projesi

İsteyen, merak ettiği branşta yüzde yüz pratik ile bir mesleki beceriyi her yaşta kazanabilir.

Mutfak Sanatları Akademisi (MSA), mesleki eğitim algısını değiştirmek için modern “Köy Enstititüleri” projesini başlatmaya hazırlanıyor. Mesleki eğitim üzerine ön yargıları değiştirmeyi amaçlayan MSA’dan Sitare Baras, Türkiye’nin farklı bölgelerinde çeşitli akademi projelerine imza atmayı planladıklarını açıkladı. Baras yeni projeler hakkında, “Bugünlerde sürekli konuştuğumuz Köy Enstitüleri’ni günümüze uyarlamak çok önemli” dedi.

Mutfak Sanatları Akademisi ve FutureBright Group’un ortaklaşa yürüttüğü “Mesleki Eğitim Algı Araştırması”, düzenlenen sunum ile duyuruldu. Araştırma, 2023 yılı boyunca Türkiye’yi kapsayacak şekilde gerçekleştirildi. Türkiye’deki asıl problemin işsizlik değil “mesleksizlik” olduğunu vurgulayan MSA, problemin ana kaynağının mesleki eğitim üzerindeki olumsuz algılar olduğunu belirtiyor. İşsizlik korkusunun kişinin hayal ettiği mesleği seçmesine engel olduğunun belirtildiği sunumda mesleki eğitim algısı üzerine yapılan bulgular paylaşıldı.

Araştırma üzerine konuşma yapan MSA Yönetici Direktörü Sitare Baras mesleki eğitim kurumları üzerine ön yargılar hakkındaki bulguları ortaya koydu. MSA’nın modernize edilmiş haliyle Köy Enstitüleri’ni hayata geçirme projeleri hakkında konuşan Baras, mutfak dışındaki farklı alanlarda da eğitimler vererek mesleki eğitim hakkındaki ön yargıları yıkmak istediklerinden bahsetti.

Bu proje kapsamında yeni lokasyonlarda farklı akademiler açmayı planladıklarını anlatan Baras, Türkiye’nin belirli noktalarında bebek bakımı, çocuk bakımı ve yetişkin bakımı ile ilgili bir okul kurgusu üzerine çalıştıklarından bahsetti. Baras, Ege Bölgesi’nin iç kesimlerinde Feyz Çiftliği’nin sahibi Sencer Solakoğlu ile tarım, hayvancılık, gastronomi ve pazarlama üzerine farklı bir okul projesi üzerine ciddi ilerleme kaydettiklerini açıkladı.

MSA, Mesleki Eğitim Algı Araştırması ile; mesleki eğitim odaklı çalışmaların farklı paydaşlar nezdindeki algısını ortaya çıkarmaya, sektör trendlerinin yarattığı ihtiyaçları karşılayacak özel meslekleri anlamaya ve bu alana dair ilgiyi arttırmak için nasıl bir strateji ile yol alınacağına odaklandığını belirtiyor.

Araştırmanın MSA’nın 20. yılına özel olarak düzenlendiğini söyleyen Baras, şöyle konuştu:

“Biz 20. yılımıza geldiğimizde bir kutlama da yapabiliriz elbette. Yani büyük bir organizasyon da yapabiliriz ama dedik ki başka bir şey yapalım ve MSA’da öğrendiğimiz mesleki eğitim sisteminin anlatalım ki başka branşlarda da bu okul gibi okulların kurulabileceğini gösterelim, anlatalım dedik. Dolayısıyla olay şu ki biz yolda giderken ahçılık, pastacılık, profesyonel barista, barmenlik, miksoloji, restoran servisi, yiyecek-içecek işletmeciliği bunların hepsiyle ilgili en iyi pratik ağırlıklı ve pratik özgüven veren bir eğitimi nasıl kurgularız”

Mesleki ve Teknik Eğitim nedir?

Raporda öncelikle mesleki eğitimin ne olduğuna açıklık getiren MSA, Mesleki ve Teknik Eğitimi, “Öğrencinin belli bir alanda mesleği icra etmesi için bilgi, beceri ve yetkinlik kazandıran; mezun olduğu veya işe girdiği ilk gün itibariyle işe girişebilmesi için gerekli odaklı bilgi beceriyi kazanması ve en önemlisi pratik özgüvene sahip olması için tasarlanan sistemdir” diye tanımlıyor.

Eğitimin üniversitelerde verilen eğitime kıyasla daha kısa ve pratik olduğunu söyleyen MSA, mesleki eğitimin daha esnek ve demokratik olduğunu belirtiyor. Kısa, entegre ve yoğun olarak tanımlanan mesleki eğitimin işverenin beklentileri ve adayın beklentileri arasında bir köprü niteliğinde olduğu ifade ediliyor.

Mesleki eğitimin önemini vurgulayan Baras, “Mesleki eğitimin güzelliği orada zaten. Yani böyle ‘kademe kademe tırmandım ancak ona eriştim’ diye bir mantık yok. İsteyen, merak ettiği branşta yüzde 100 pratik bir mesleki beceriyi her yaşta kazanabilir. Bu ilkokul mezunu bile olabilir. Tanımı da böyle Avrupa’da veya dünyadaki mesleki eğitim altyapı örneği” dedi.

MSA’dan Mesleki Eğitim Algı Araştırması

Araştırma kapsamında; öğrenci adayları, öğrenciler, mezunlar, aileler ve işverenler ile görüşüldüğünü belirten MSA, CAPI (Bilgisayar destekli yüz yüze anket) yöntemi kullanarak 715 kişi ile görüştü. Yayımlanan rapora göre, araştırmanın çalışma sahası 11 Eylül-16 Kasım 2023 tarihleri arasında gerçekleştirildi. Araştırma örneklem planı ise Türkiye genelini temsil edecek şekilde kurgulanarak gerçekleştirildi.

Öğrenci adaylarının demografik yapısı

Araştırmada görüşülen öğrenci adaylarının demografik profilini sunan MSA, “Mesleki ve teknik eğitim almak isteyen öğrenciler veya halihazırda bir iş sahibi olup alanını değiştirmek isteyen kişiler ile görüşüldü görüşülen kitlenin kadın erkek açısından dengeli olmasına dikkat edilse de potansiyel açısından erkeklerin bu alana yönelim eğiliminin daha yüksek olduğu gözlemlendi öğrenci adayları kitlesi içerisinde yaklaşık yüzde 65’lik Z kuşağı profiline sahip” ifadelerini kullandı.

Mevcutta mesleki eğitim alan öğrencilerin demografik yapısı

Araştırma kapsamında mevcutta mesleki eğitim almakta olan öğrencilerle de görüşen MSA, “Rapor kapsamında; Mesleki ve teknik eğitim almakta olan öğrenciler ile görüşüldü. Kişilerin lisede veya herhangi bir kurumda öğrenciliğine devam ediyor olması yeterli koşuldu. Görüşülen kitlenin kadın erkek açısından dengeli olmasına dikkat edilse de potansiyel açısından erkeklerin bu alana yönelim eğiliminin daha yüksek olduğu gözlemlendi. Öğrencilerin yaklaşık yüzde 57’lik kesimi Z kuşağı profiline sahip olduğu saptandı” açıklamalarıyla mesleki eğitim alan öğrenci demografisini ortaya koydu.

Programlardan mezun olan kişilerin demografik yapısı

Mesleki eğitim programlarından mezun olan kişilerle görüşen MSA, “Araştırma kapsamında; Meslek lisesi, teknik lise ya da belli bir mesleki eğitim programından mezun olan ve bu alanda çalışan kişiler ile görüşüldü. Görüşülen kitlenin kadın-erkek açısından dengeli olmasına dikkat edilse de potansiyel açıdan bu alana erkeklerin daha fazla eğilim gösterdiği gözlemlendi. Öğrenciler içerisinde yaklaşık yüzde 30’luk kesim Z kuşağı profiline sahip” ifadeleriyle mezunların demografik yapısını sundu.

Programları destekleyen ve desteklemeyen ailelerin demografik yapıları

MSA’nın açıklamalarına göre; aileler rapor kapsamında “mesleki eğitim programlarını destekleyen ve desteklemeyen” olarak ikiye ayrıldı. Araştırmada 302 farklı aile ile görüşüldü. Rapora göre; Programları desteklemeyen ailelerin ağırlıklı olarak çocukların becerileri veya yeteneklerini değil, “etiketleri” yani üniversite diplomalarını önemsedikleri belirtiliyor.

Raporda programları destekleyen ailelerin ise çocuğunun “boş kalması” yerine bir mesleği olması istediğini; çocuğun mesleğini severse işini iyi yapacağını, işini severek yaparak hem para kazanacağı hem de mutlu olacağını düşündüğü belirtiliyor.

“İşveren, aslında en muzdarip olan taraf”

İşverenlerin problemlerine de değinilen raporda, üniversitelerde verilen eğitimin yeterli bulunmadığı açıklandı. İşe alınan kişilere sürekli “işbaşı eğitimi” vermeleri gerektiğini belirten işverenler, aslında birçok konuda uzmanlık eğitimlerinin daha nitelikli olması gerektiğini söylüyor.

İşverenlerin yaşadığı mağduriyetleri anlatan Baras, “İşveren, aslında en muzdarip olan taraf çünkü kişi, bir üniversiteden belli bir yetkinlikte bir mezun oluyor ama diyor ki aldıklarımın hepsine ek eğitim vermek zorunda kalıyorum. Müthiş bir yetkinlik açığı oluyor. Yani işverenin aradığı yetkinlik ile üniversiteden çıkan çocuğun yetkinliği arasında çok büyük bir boşluk var. Bu boşluğu işveren doldurmaya çalışıyor. Bu ona bütçe ayırmak demek, zaman demek, insan kaynağı ayırmak demek. Bir de ekonomik boşluklar var tabii ki. ‘Aradığımı bulamıyorum’ diyor. Artık nereden alıyorsam alıyorum, kendim yetiştiriyorum diyor. İşverenin durumu bu.”

MSA’dan modern Köy Enstitüleri projesi

Mesleki eğitimi yaygınlaştırmak için Köy Enstitüleri vurgusunu kullanan MSA, projeyi şu sözlerle anlattı:
“MSA olarak 20 senede çok başarılı ve deyim yerinde ise “su sızdırmaz” bir eğitim sistemi geliştirdik. Şimdi artık bu sistemi farklı meslek başlıklarında da uygulamanın sırası geldiğine inanıyoruz. Hem yapısal olarak, hem dijital olarak ve hem de tecrübe olarak buna hazırız. Aşçılık ve buna bağlı dallarda yakaladığımız başarıyı, ihtiyaç duyulan başka meslek gruplarına da uygulayarak, Türkiye’de bir nevi modernize edilmiş Köy Enstitüleri’ni tekrar hayata geçirebiliriz. Bu kapsamda, kıyı bölgemizden birinde Bebek Bakımı, Çocuk Bakımı ve Yetişkin Bakımı ile ilgili bir okul kurgusu üzerinde çalışıyoruz. Ayrıca İç Ege bölgesinde Feyz Çiftliği’nin sahibi Sencer Solakoğlu ile birlikte dünyada eşi benzeri görülmemiş içerikte bir Tarım, Hayvancılık, Gastronomi ve Pazarlama okulu projesi üzerinde çok ciddi ilerleme kaydettik.

Bir başka çalışma ise Güneydoğu Anadolu’da “soft skills” olarak isimlendirilen, yani nispeten hafif zorlukta mesleklere yönelik bir okul üzerinde yürütülüyor. Ve bunlara paralel olarak da bazı belediyeler ve büyük özel sektör firmaları için, bölgenin ya da holdingin ihtiyaç duyduğu konularda teknisyen, bakım onarım elemanı, ve bazı kaybolan meslekler gibi geniş bir yelpazede çalışmalar yapılıyor. Öyle veya böyle, artık günümüz dünyasında mesleki eğitimin ne kadar önemli olduğu, Türkiye’de ya da dünyada artık üniversite mezunlarından daha çok meslek okulu mezunlarına ihtiyaç olduğu, üniversite mezunu olmamanın bir ayıp, bir kayıp değil, aksine hayattaki tatlı seçimlerimizden biri olduğu ve gençlerin, sadece bir Üniversiteden mezun olduğu için sevmeden yaptığı bir iş ile hayatını zehir edeceğine, severek yaptığı bir meslek ile ne kadar mutlu bir yaşam süreceği apaçık ortada diye düşünüyoruz”

MSA’da burs imkanları

Ekonomik zorluklar nedeniyle öğrencilerin MSA’ya katılma konusunda zorluk yaşamaması için farklı burs programları olduğundan bahseden Baras, şöyle konuştu:
“Biz MSA’da burs veriyoruz ama burslular MSA’da hiç bilinmez. Okulun şefi ve öğrenci işlerinden yöneticiler bilir. Bilinmemesi lazım zaten. Herkese eşit uzaklık anlamında. Her dönem veriyoruz. Her programda veriyoruz. Ama onun ötesinde ekonomik zorluk sebebiyle aile bir anda ödeme yapamıyorsa onlara zaten kolaylıklarımız var. Yani biz de farkındayız. Türkiye’deki mevcut konjonktürün. Zaten 8 ay veya 1 sene çocuk bizimle beraber olacağı için bir yolunu buluyoruz. Özel bankalarla çok farklı krediler çalıştık zamanında. Çözümlerimzden bir tanesi öğrencinin eğitim gördüğü süre boyunca eğitimin ücretini hiç ödememesiydi. Staja başladıktan sonra aylık taksitler halinde mesela 36 aya varan Vadelerde ödüyordu çünkü mesleki eğitim diyoruz ya bileziği takalım ki çalışarak kazanmaya başlasın ve ödemeye başlasın. Bir nevi KYK bursuna da benziyor aslında. Öyle çok modellerimiz oldu. Şu anda yok maalesef. Bankalar da çok sıkı vaziyette ama biz elimizi taşın altına koyuyoruz.”

Etiketler:

Sizin de bu konuda söyleyecekleriniz mi var?