Dijital ile başlayan kavramlarla dolu hayatımıza şimdi bir de Cisco’nun yaptığı araştırmanın sonuçlarından çıkan “Dijital Girdap” diye bir yenisi eklendi. Bu ilginç söylemin detaylarını Cisco Global Servis Sağlayıcılar Genel Müdür Yardımcısı Murat Cantürk ile konuştuk.
Geçtiğimiz hafta ikinci kez gerçekleştirilen Nesnelerin İnterneti Zirvesi’nin katılımcıları arasında yer alan Cisco, ilginç bir kavramı ortaya attı: “Digital Vortex”, yani “Dijital Girdap”. Bu kavramı şöyle özetliyorlar: “Tüm endüstriler bir dönüşüm içinde ve dijital teknolojiler işletmeleri merkezine doğru sürüklüyor. Bu güce ayak uyduramayanlar parçalanarak kaybolup gidecek.”
Bugüne dek dijital dönüşüm, dijital değişim, dijital gelecek, dijital omurga ve dijitalin dibine eklenmiş daha pek çok kelimeyle aşina olmuş biri olarak bu “dijital girdap” biraz farklı geldi bana. Belki de distopyaya dayalı hikayeleri sevdiğim içindir, hikayenin ucunda biraz belirsizlik olması hoşuma gider. Fırsatını bulmuşken Cisco Global Servis Sağlayıcılar Genel Müdür Yardımcısı Murat Cantürk’e sordum, nereden çıktı bu kavram? Cantürk anlatmaya başladı:
“Dijital girdap araştırmasını 2015 yılı sonlarına doğru IMD adlı İsviçre’deki bir iş okuluyla gerçekleştirdik. Amacımız bağlantı dünyasının en önemli oyuncularından Cisco olarak, herkesin birbirine bağlı olduğu dijital bir dünyada dönüşen iş kollarının endüstriyi nasıl değiştireceğini erkenden görüp müşterilerimizi bilgilendirmekti. Hatta biraz da onları bu dönüşüme özendirmek istiyorduk. Bu nedenle sadece başarılardan ilham alan değil, başarısızlıklardan ders çıkartan bu araştırmayı yapmaya karar verdik.”
Araştırma için 5 kıtadan 900’ün üzerinde üst düzey yönetici seçmişler. 12 dikey sektörü temsil eden yöneticilerin hepsi de CXO seviyesi. Bunların yüzde 40’ı aynen şunu söylemiş: “Söz konusu dönüşümün ve 5 yıl içinde bu dönüşümü yakalayamazsak yok olup gideceğimizin farkındayız.”
Peki ya yakalarlarsa? O zaman söz konusu 12 dikey sektörün 2025’e kadar yeni ekonomiyle 24 trilyon dolarlık bir değer yaratabileceğinden bahsediliyor. Bu değerin yüzde 70’ini telekom ve servis sağlayıcılar, finansal hizmetler, perakende, medya ve eğlence, enerji ve üretim sektörleri üstlenirken, kalan yüzde 30’u eğitim, ilaç, turizm, sağlık, teknoloji ve altyapı endüstrisinde gelecek.
“Girdabın Merkezinde Bile Kıran Kırana Rekabet Var”
“Alışık olduğumuz tüm iş süreçlerini teknolojiyle dönüştürerek yeniden yorumlayan Uber gibi bir şirket bile Lyft adlı yeni girişimin tehdidi altında kalabiliyor.”
Cantürk, bu dönüşümün en büyük itici güçlerinden birinin nesnelerin interneti olduğunu söylüyor. “Nesnelerin interneti denilen şey akıllı sensörleri bir yere dizerek veya her gün kullandığımız nesneleri internete bağlayarak başlamıştı, ama iş orada durmadı” diyor Cantürk. “Nesnelerin verilerle, verilerin iş süreçleriyle, iş süreçlerinin insanlarla bağlantısı yeni iş modellerinin doğmasına neden oluyor. İş modellerinin parçalanarak yepyeni ekonomik modellerin oluşması süreci o kadar hızlandı ki, alışık olduğumuz tüm iş süreçlerini teknolojiyle dönüştürerek yeniden yorumlayan Uber gibi bir şirket bile Lyft adlı yeni girişimin tehdidi altında kalabiliyor.”
Diğer bir deyimle geminizi parçalamadan girdabın merkezine taşısanız bile rekabetten kurtulamıyorsunuz. Hiçbir yer güvenli değil. Peki ne yapmalı?
“Bilişim stratejiniz sadece en son teknoloji cihazları en iyi maliyetten almak üzerine kuruluysa başarısız olursunuz” diyor Cantürk. “Bugün lider bile olsanız yarın pozisyonunuzu yitirirsiniz. Bunun için önce bir yol haritası çıkartmalısınız. Dönüp kendinize şu soruları sorun: Değişen dünyada benim hangi yetkinliklerim var? Bu yetkinliklerimi mevcut ürün ve hizmetlerime ne kadar yansıtabiliyorum? Çabalarım yeterli oluyor mu? Rakiplerim benden daha farklı hangi yetkinliklere sahip? Ürün ve hizmetlerine bunların ne kadarını yansıtabildiklerinin farkında mıyım? Bu dönüşüme uyum sağlayabilecek bir ekibe sahip miyim? Yetişmiş insan gücüm var mı, eğitime bütçe ayırıyor muyum? Bu soruları bir an önce kendinize sormaya başlayın ki, gelecekteki bu büyük pastadan payınızı alabilesiniz. Uçtan uca büyük resmi görüp, işinizdeki dönüşümün size sağlayacağı katma değerin farkına varmak için bunu bir an önce yapmanız gerek.”
“Akıllı Çözümlerimiz Sayesinde Veri Buluttan Önce Sisle Tanışıyor”
Bütün bu anlatılanlar çok güzel de, Cisco acaba kendisi bu anlattıklarını uyguluyor mu? Cantürk, soruyu şöyle cevaplıyor:
“2000’li yıllarda ben IBM’de çalışırken IBM Cisco’nun Türkiye’deki tek küresel iş ortağıydı. Cisco o zamanlar yönlendiriciler ve ağ anahtarları üzerine kurulu bir şirketti. Bu yılın başında HP’den ayrılıp Cisco’ya geldiğimde Cisco’nun bu dönüşümü önce kendi içinde gerçekleştirdiğini gördüm. Artık Cisco yazılımından donanımına, servisinden hizmetlerine kadar bu resmin her yerinde var. Birbirine bağlı dediğimiz tüm kavramların ve iş modellerinin bağlantısını sağlayan şirketlerin başında geliyoruz. Ama Cisco bu kadarla da kalmadı. Şirket son 15 yılda yaptığı 200’e yakın satın alma ve birleşmenin yaklaşık yüzde 90’ını yazılım şirketleriyle gerçekleştirmiş. Bunların üçte birine yakını güvenlik çözümlerine odaklı. Çünkü bu kadar verinin insanın temas ettiği noktada verilerin güvenliği çok önemli.”
Güvenliğin yanı sıra şirketin önem verdiği bir diğer alanın da analitik çözümler olduğuna dikkat çekiyor Cantürk: “Çoğu yakın dönemde olmak üzere analitik yazılımları alanında ciddi satın almalarımız ve birleşmelerimiz oldu. Bu sayede analitik yazılımlarıyla birlikte ağ üzerinde veri analizi yapabilme yeteneğine kavuştuk. Yönlendiricilerimizi, ağ anahtarlarımızı üzerinde akıllı analiz uygulamalarının çalıştığı platformlar haline getirdik. Artık veri daha buluta ulaşmadan birçok analizi gerçekleştirebiliyoruz. Buna bulutun küçüğüne atıfla fog, yani sis adını verdik.”
“Fatih Terim’in Sahada Futbolcu Aradığı Gibi Türkiye’de Yazılımcı Peşindeyiz”
Son olarak Cantürk’e Enterprise Next okurları için özel bir mesajınız var mı diye sorduk.
“Biz Türkiye’de dijital dönüşüm denilen kavramı nesnelerin internetiyle birlikte çok ciddiye alıyoruz ve yerli yazılım geliştiricilere çok önem veriyoruz. Bunları Fatih Terim’in sahada futbolcu keşfettiği gibi bulup keşfedip çıkarıp ekosistemin bir parçası yapmaya çalışıyoruz.”
“Dijital dönüşüm, nesnelerin interneti bazen süslü ve içi boş kavramlar gibi görünüyor” dedi Cantürk. “Müşterilerimiz de aynı şeylerin adını değiştirip ısıtıp önümüzde tekrar tekrar getiriyorsunuz diyerek bizi eleştiriyor. Bu defa öyle değil. Nesnelerin interneti ve onunla tetiklenen dijital dönüşüm emin olun başka bir şey. Ekonomi değişiyor, iş yapış tarzları değişiyor. Biz Türkiye’de dijital dönüşüm denilen kavramı nesnelerin internetiyle birlikte çok ciddiye alıyoruz ve yerli yazılım geliştiricilere çok önem veriyoruz. Bunları Fatih Terim’in sahada futbolcu keşfettiği gibi bulup keşfedip çıkarıp ekosistemin bir parçası yapmaya çalışıyoruz. Çünkü benim yönlendiricim, benim ağ anahtarım, benim yazılımın tek başına enerji sektöründe, taşımacılık sektöründe, belediyede anlam ifade etmiyor. Ama ben bir holdinge gidip ‘senin trafolarındaki patlamaların elektrik kesintisi saatte 1 milyon dolar kayba neden oluyor. O nedenle şu algılayıcı, bu bağlantı cihazı, bu da piyasada bu durum için çözüm üreten Türk şirketi. Biz sana bu durum için toptan bir çözüm ürettik’ diye gittiğimiz zaman çok daha olumlu sonuç alıyoruz. Hem müşterimize ve iş ortaklarımıza değer sağlıyor hem de başarılı bir işe imza atmış oluyoruz. Bu nedenle yerel geliştiricilere büyük önem veriyoruz.”