Usta olanların hep sırları olmuştur. Sıradan bir et yemeğini bir ziyafete çevirmek için kimi özel bir sos, kimi farklı bir fırın kullanılır. Ustalar bu sırları sayesinde farklılaşır, tercih edilir hale gelirler. Aynı yaklaşım sinema, futbol, el sanatları ya da başka bir alanda olduğu gibi Ar-Ge’de de vardır. Kemal Sidar, bu yazısında başarılı bir Ar-Ge takımı oluşturmak için ideal formülü masaya yatırıyor.
Bütün altyapı, stratejiler ve diğer etkenler eksiksiz olarak hazır olsa da başarının merkezindeki en önemli şey insandır. Bu nedenle bazı şirketler yoktan var edip sınırları aşabilirken, bazıları bütün büyüklüklerine rağmen tekrara düşerler. İnsan kaynağının yönetimi satış, pazarlama, üretim departmanları kadar (belki daha fazla) Ar-Ge yapılanmasında da önemlidir.
Öncelikle şunu kabul etmemiz gerekiyor ki iyi bir takımı ucuza kuramazsınız. O nedenle kaynakların el verdiği en geniş bütçeyi oluşturmalısınız. Bunu yaparken Ar-Ge teşviklerini kullanıp, finansman maliyetinizi düşürebilirsiniz.
Takım oyununa inanmakla birlikte, yıldız oyuncular olmadan büyük işlere imza atmak çok zor olur. Yıldız oyuncusu olamayan takımlar bir dönem parlasa da büyük kupaları hep yıldız oyuncuların taşıdığı takımlar alır.
Yıldızlar önemli olmakla birlikte bütün takımı yıldızlardan oluşturamazsınız. Bu seferde takım ruhu oluşmaz ve mücadele ruhu kaybolur. Bu nedenle şirket kaynakları ölçüsünde takım oluşturup, yıldızlarla destek sağlamalısınız.
Şirket kaynakları ölçüsünde Ar-Ge takımı kurarken çoğu şirket için 1/30 oranı geçerlidir. Bu her 30 çalışana karşılık Ar-Ge yaptığınız konularda oldukça yetkin ve tek başına projeleri yönetebilecek 1 mühendis (ya da ilgili teknik personel) istihdam edilmesi anlamına gelir.
Bunu yaparken kullanabileceğiniz ve çoğu şirket için geçerli olan bir oran önerebilirim: 1/30. Bu her 30 çalışana karşılık Ar-Ge yaptığınız konularda oldukça yetkin ve tek başına projeleri yönetebilecek 1 mühendis (ya da ilgili teknik personel) istihdam edilmesi demek. Çok büyük şirketlerde fazla sayıda işçi varsa bu oranı nitelikli personeli baz alarak uygulayabilirsiniz.
Bu önermeden yola çıkarak, 100 kişilik bir şirkette en az 3 yıldız Ar-Ge çalışanının olması gerektiğini söyleyebilirim. Ancak hiçbir yıldız oyuncu tek başına istenilen etkiyi yaratmayacağı için destekleyici bir Ar-Ge takımının da bulunması gerekiyor.
Yıldızlara Ulaşmak İçin Çekim Noktası Yaratmak
Yıldızları transfer edebileceğiniz gibi şirket altyapınızdan da geliştirebilirsiniz. Ancak her durumda yaptığınız yatırıma karşılık yüksek katma değer üretecek, sürdürebilir ve işleri yarım bırakmayacak bir ekip oluşturduğunuza emin olun.
İdari yönetim ne kadar iyi olursa olsun görülmeyeni görmek ya da teknik problemleri daha hızlı aşabilmek için dışarıdan danışmanlık almak önemlidir. Bu kapsamda bir danışmanlığı proje bazlı, dönemsel ya da sürekli alabilirsiniz. Önemli olan takımla birlikte sahaya çıkacak, sadece tribünden seyirci olarak kalmayacak danışmanları bulabilmeniz.
Teknik danışmanlığa ihtiyaç her zaman duyulmamakla birlikte 1/50 zorlayıcı bir oran haline gelebilir. Şirketiniz 50 kişilik nitelikli kadroyu geçiyorsa, 3.bir gözün ihtiyacını daha fazla hissedersiniz. Bu oran ihtiyacınıza göre daha düşük istihdamlarda da gerçekleşebilir ama belli bir seviyeden sonra (benim için 50) dönemsel de olsa başka bakış açılarından mutlaka faydalanmak gerekir.
Nitelikli Ar-Ge takımı; yeni proje üretilmesinden uzun zaman alacak teknik çalışmaların oluşturulan tecrübe ve birikim ile daha kısa zamanda tamamlanmasına kadar birçok elle tutulur sonuç üretir. Öte yandan bu durumun bir de elle tutulmayan psikolojik faydaları vardır. İyi bir Ar-Ge yapılanması oluşturulan bir şirket, bir süre sonra piyasada cazibe merkezi haline gelir.
Tanıdığım birçok mühendis Google, Apple ya da Bosch Grubu’nun Ar-Ge’sinde çalışabilmek için şu anda aldıkları maaşın yarısına razılar. Bu çekimi Türkiye’de yaratan az sayıda şirkette mevcut.
Büyük işlerin altında her zaman büyük beyinler vardır. O nedenle yeni mezunların en iyilerini kapmak ya da kendini ispatlamış mühendislerle çalışmak şirketiniz içinde öncelik olmalıdır.
Böyle bir çekim yaratarak, yüksek maliyeti olan yıldız Ar-Ge’cileri çok daha düşük maliyetlerle, üstelik öncelikli olarak istihdam edebilirsiniz.
Büyük işlerin altında her zaman büyük beyinler vardır. O nedenle yeni mezunların en iyilerini kapmak ya da kendini ispatlamış mühendislerle çalışmak şirketiniz içinde öncelik olmalıdır. Üstelik satış, pazarlama veya üretimde bu rekabet çok daha katıyken, henüz önemi tam anlaşılmayan veya yatırımların yoğunlaşmadığı Ar-Ge’de en iyileri kapmak çok daha kolay olur.
Cazibe merkezi olabilmek için kurulu alt yapınız, Ar-Ge’ye yaklaşımınız, geçmiş projeleriniz, Teknokent gibi merkezlerde bulunmanız veya Ar-Ge Merkezi olmanız ve maddi olanakların yanı sıra mühendislere hissettirdiğiniz “rahat çalışma ortamı” olanakları başı çeker. Bu tür olanakları sağlayabilecek gücü olan, ancak bunları yerine getirmeyen şirketler henüz ne kaybettiklerinin farkında değiller. Belki fark ettiklerinde iş işten geçmişte olabilir.
Eğer siz de henüz yola çıkmadıysanız ya da şirketinizde Ar-Ge departmanın diğer departmanlardan farkı yoksa harekete geçme zamanı geldi de geçiyor bile. Öncelikle fiziki yapılanmanızı sonra Ar-Ge takımınızı gözden geçirmelisiniz.
Bunu yaparken Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Tübitak gibi birçok ulusal ve uluslararası kurum size ciddi teşvikler sağlayabilir.