“Açık Kaynak Kodlu Yönetilebilen Hizmetler Çok Hızlı Geliyor”

Enterprise Next röportajlarında konuğumuz Red Hat Türkiye Genel Müdürü Haluk Tekin oldu.

Bulut teknolojilerinin hızlı yükselmesiyle açık kaynaklı yönetilen hizmetler başlığı da aynı hızda ilerliyor. Red Hat Türkiye Genel Müdürü Haluk Tekin açık kaynak kod ve bulut ile ilgili sorularımızı yanıtladı.

Red Hat’in açık bulut yaklaşımı hakkında bilgi verebilir misiniz?

Şirketlerin günümüzde rekabet avantajına sahip olabilmesi için müşterilerine inovatif çözümler sunması gerekiyor ancak eklenen her yeni uygulama ve hizmetle birlikte maliyetler ve karmaşıklık da artıyor. Öte yandan yazılımda ve mimarilerde açık yaklaşımın benimsenmesi, kullanıcılara birçok fayda sunuyor. Bulut yapısını tasarlarken açık mimariyi ve yaklaşımı tercih etmek de önemli farklar yaratabiliyor. Açık bulut, farklı platformlar arasında köprü oluşturarak müşterilerin çeşitli altyapıları aynı bulut mimarisi altında yönetebilmesini sağlıyor. Bu yüzden Red Hat olarak müşterilerimize uygulama mimarisini oluştururken, geliştirirken ve işletirken açık hibrit bulut stratejisi oluşturmalarını öneriyoruz. Şirketler bu sayede dijital dönüşümleri için ihtiyaç duyduğu hıza, stabiliteye ve ölçeğe sahip olabiliyor. Açık kaynak teknolojileriyle desteklediğimiz açık hibrit bulut stratejisi sayesinde bulutlarının tamamı için tutarlı bir temel sunuyoruz. Hibrit bulut, şirketlerin güvenlik ilkelerini daha kolay uygulamasını ve yasalarla uyumlu olmasını da sağlıyor.

Açık hibrit bulut stratejimizi Red Hat Enterprise Linux, Red Hat OpenShift ve Red Hat Ansible Automation Platform’un teknolojik altyapısı ile oluşturuyoruz. Bu stratejiyle geliştiricilere uygulamalarını geliştirmeleri, yönetmeleri ve çalıştırmaları için ortak bir uygulama ortamı sunuyoruz. Sistem yöneticilerine ve operasyon ekiplerine de altyapılarını yönetmeleri için ortak işletim ortamı sağlıyoruz. Farklı ortamlarda olsa bile aynı deneyim sayesinde ekiplere otomatize edilmiş bir BT altyapısı sunmak mümkün oluyor.

Son dönemin önemli başlıklarından biri olan sınır bilişim (edge computing) ve açık kaynak arasında ilişkiyi Red Hat olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

IBM’in öngörülerine göre 2019’da pazarda yer alan sınır bilişim cihazlarının sayısı 15 milyar iken 2025’e kadar bu sayı 10 kat artarak 150 milyar seviyesine ulaşacak. Linux Foundation’ın 2021 State of the Edge araştırmasında ise sınır bilişim cihazlarından toplanacak verinin 2025’e kadar 175 zetabayta ulaşacağı tahmin ediliyor. Yakın gelecekte kilit bir rol oynayacağı için Red Hat olarak her şeyden önce kurumlardaki BT ekiplerinin sınır bilişimi kullanabilmesi adına sınır bilişimin hibrit bulut ve açık kaynak teknolojileri üzerinde gelişmesi gerektiğine inanıyoruz. Ayrıca açık hibrit bulutu tüm veri kaynaklarına ve son kullanıcılara ulaştırmak için önemli bir fırsat yarattığını düşünüyoruz. Bu yüzden sınır bilişimi açık hibrit bulut stratejimizin merkezinde konumlandırıyoruz. Sınır bilişimi de başarılı bir şekilde kullanabilmek için farklı altyapılarda ve platformda çalışan birçok bileşenin uyum içinde faaliyet gösterebilmesi gerekiyor. Geniş bir ekosistemde birlikte çalışabilen çözümler, açık kaynak teknolojileri sayesinde gelişebiliyor.

Red Hat olarak sınır bilişimi kurumsal sınır, operasyon sınırı ve sağlayıcı sınırı olmak üzere üç kategoriye ayırıyoruz. Kurumsal sınırın kullanım alanlarında çekirdekte, bir veri merkezinde veya bulutta bir kurumsal veri deposu sunuluyor. Kurumsal sınır sayesinde kullanıcılar uygulama hizmetlerini uzaktaki konumlara da ulaştırabiliyor. Operasyon sınırı, verilerin oluştuğu herhangi bir noktada, cihazlardan verileri toplama, işleme ve bunlara göre hareket etme imkanı sağlıyor. Son olarak sağlayıcı sınırı, bir telekom şirketinde olduğu gibi ağın inşasını ve ilgili servislerin verilmesini içeriyor. Sağlayıcı sınırı, müşterilere ve cihazlara yakın olan bilişim ortamlarında güvenilirlik, düşük bekleme süresi ve yüksek performans sunulmasını amaçlıyor.

Sınır bilişimin geleceğine baktığımızda Red Hat’in gelecek planlarında neler var?

Red Hat olarak sınır bilişimin geleceğinde 5G’nin çok önemli bir rol oynayacağına inanıyoruz. Çünkü 5G, sınır bilişimin çok daha fazla alanda kullanılabilmesini sağlıyor. 5G’nin hizmete alınabilmesi için hizmet sağlayıcılarının ağ fonksiyonlarını sanallaştırması gerekiyor. Bu sanallaştırma ağ operasyonlarını kolaylaştırdığı gibi esnekliği ve erişilebilirliği de artırarak yeni hizmetlerin ve özelliklerin geliştirilebilmesinin önünü açıyor.

Bu noktada çok erişimli sınır bilişim (multiaccess edge computing ya da kısaca MEC), 5G ağların ihtiyaç duyduğu performansı ve düşük bekleme süresini sunabiliyor ve müşteri deneyimini de iyileştiriyor. Bulutun imkanlarını ve BT hizmet ortamını ağın sınırında sunan MEC, yüksek verimli ağ operasyonları sunabiliyor. Bu özellikleri sayesinde yeni uygulamaları ve hizmetleri ulaştırmak için 5G ile birlikte kullanılabiliyor. 5G üzerinden iletilen katma değerli hizmetlerin ve akıllı uygulamaların çalışabilmesi için de MEC platformları bulunuyor. MEC platformları aynı zamanda AI/ML uygulamalarının da hizmete alındığı yer oluyor.