Herkes Bitcoin’in yaratıcısı Satoshi Nakamoto’nun kimliğini merak ediyor. Oysa bu merakın arkasında kim olduğunu bilmekten çok daha fazlası gizli.
2015 yılının son aylarında dünya, Bitcoin’in yaratıcısı olan ve Satoshi Nakamoto takma adıyla bilinen kişinin gerçek kimliğinin ortaya çıktığı haberleriyle çalkalandı. Avustralyalı güvenlik ve kripto uzmanı Craig Wright, 2009 yılında Bitcoin para biriminin temel prensiplerini ortaya koyan ve 2011 yılında ortadan kaybolan Satoshi Nakamoto olduğunu iddia ediyor ve bunu kanıtlamaya hazır olduğunu söylüyordu. Üstelik Bitcoin dünyasının kökeninde yer alan isimlerden eski Bitcoin Foundation üyesi Jon Matonis ve Bitcoin’in ilk programcıları arasında yer alan Gavin Andresen’in Wright’ın iddiasına inanan isimler arasında yer alması, iddiaların gerçek olabilirliği açısından oldukça dikkat çekiciydi.
Bununla birlikte Bitcoin camiasında Wright’ın senaryosundaki açıkları işaret ederek kendisinin yalnızca ilgi çekmeye çalışan biri olduğunu düşünenlerin sayısı da az değildi. 2016 yılının Mayıs ayında iddiasını ispatlayacak sağlam delillerle ortaya çıkacağını söyleyen Wright, zamanı geldiğinde iddialarını ispatlamak yerine web sitesinden Matonis ve Andresen’e hitaben bir özür yazısı yayınladı ve Satoshi Nakamoto olduğunu ispatlayacak cesarete sahip olmadığını açıkladı.
Bitcoin’in yaratıcısının kendisine uygun bulduğu takma isim olan Satoshi Nakamoto, Japonya’da Ahmet Korkmaz veya Mehmet Yılmaz kadar yaygın rastlanan bir isim. Bu nedenle gerçek kimliğini saklamak isteyenler tarafından sıkça kullanılıyor. Peki, Satoshi Nakamoto’nun kim, hatta belki de kimler olduğunu bilmek neden bu kadar önemli?
Sanırım Nakamoto’nun yalnızca Bitcoin’in mucidi ve tasarımcısı değil, aynı zamanda 1 milyon adet civarında Bitcoin’in sahibi olduğunu söylersek sebebi biraz aydınlanır.
Nakamoto’ya ait birden fazla Bitcoin cüzdanı içinde “Genesis Block” adlı ilk Bitcoin bloğu üzerinden keşfedilen Bitcoin’ler de dahil olmak üzere 1 milyon civarında Bitcoin bulunduğu tahmin ediliyor (birinin gerçekten Satoshi Nakamoto olduğunu ispatlaması için yapması gereken şeylerden biri de bu ilk Bitcoin’leri hareket ettirmek). Bu aslında o kadar yüksek bir oran ki, 2140 yılında sistemdeki 21 milyon Bitcoin’in tamamı keşfedildiğinde bile Nakamoto’nun elindeki miktar dolaşımdaki toplam miktarın yüzde 5’inden fazlasına denk gelecek. Ben bu yazıyı yazarken günlük Bitcoin kuruyla Nakamoto’nun elindeki servet yaklaşık 5 milyar dolara karşılık geliyordu. Gerçekten iyi para.
Tek bir kişinin bu kadar çok Bitcoin’e sahip olması, bazı çevrelerce Bitcoin’in ortaya çıkış nedeni ve prensipleri açısından bir tehdit olarak gösteriliyor. Çünkü merkezi para yönetim anlayışından uzaklaşmayı hedefleyerek kurgulanmış bir sistemde bir kişinin elinde bu kadar Bitcoin’in olması, fiyatlar üzerinde dilediği gibi manipülasyon yapabilmesi demek. Ayrıca Bitcoin’in internetin yeraltı ekonomisindeki popülaritesini hesaba katarsanız, değeri 5 milyar dolara yakın bir kripto servetin internetteki suç dünyası için ne kadar iştah kabartıcı olduğunu tahmin edebilirsiniz.
Ancak sahip olduğu servete ve güce rağmen, Bitcoin’in ortaya koyduğu prensiplere en bağlı kişi de Nakamoto gibi görünüyor. Çünkü Bitcoin’in herkese açık olan kayıtları, Nakamoto’nun sahip olduğu Bitcoin’lere edindiği günden beri bir kez bile dokunmadığını gösteriyor. Bazıları Nakamoto’nun 1 milyona yakın Bitcoin’i kayıp olarak sistemin dışına itip diğer Bitcoin’lerin değerinin artmasını sağladığı, böylece ortadan kaybolmadan önce kendi kurduğu sistemi enflasyondan korumaya yardımcı olacak son bir hediye bıraktığı inancında.
Nakamoto’nun kim olduğu belli değil. Ama herkes, kim olduğu ortaya çıkacak olursa böylesine ince planlanmış bir sistem kurgulamanın cezasını bir şekilde çekeceğine inanıyor. Muhtemelen kendisi de bunun farkında.
Ama gerçek bambaşka da olabilir.
Nakamoto’nun hikâyesini okurken aklıma Ghost in the Shell: Stand Alone Complex anime serisinin 2003 yılında yayınlanan “Automated Capitalism” adlı bölümü geldi. Bu bölümde kahramanlarımız borsadan elde ettiği büyük kazançlarla dikkat çeken matematik dehası multimilyarder Kanemoto Yokose’yi öldürmek için bir suikastçı tutulduğunu öğrenirler ve olayın peşine düşerler. Bölümün sonunda yalnız yaşayan Yokose’nin zaten haftalar önce doğal sebeplerle öldüğü ortaya çıkar. İşin ilginç tarafı, Yokose’nin kurduğu borsa otomasyon sistemi ölümünden sonra da kendi kendine çalışmaya ve servetine servet eklemeye devam etmiştir.
Öyle görünüyor ki Wright’ın yarım bıraktığı girişimin ardından Nakamoto’nun gerçekte kim olduğunu öğrenmek için biraz daha bekleyeceğiz.
Aslında belki de hiç öğrenmesek daha iyi.