Wirecard Türkiye CEO’su Alper Akcan, geride bıraktığımız yılı ve ödeme sistemlerinin geleceğini değerlendirirken, “BDDK tarafından ödeme sistemleri özelinde, hem ödeme hem de E-Para lisansıyla hizmet verme yetkisine sahip olan yedi şirketten biri olan Wirecard Türkiye, global gücünün de katkısıyla Türkiye ödeme sistemleri pazarında fark yaratacak” dedi. Peki Wirecard gibi yeni nesil ödeme şirketleri aslında ne için var, neler yapar? Bu konuyu biraz açalım istedik.
Fintech, teknoloji yardımıyla finansal servisleri çeşitlendiren ve verimlilik artışına yönelik alternatifler üreten şirketleri kapsayan bir terim. Oldukça da hareketli bir alan. Şirketler büyük yatırımlar alıyor, büyük aktörler devreye giriyor, büyük satın almalar gerçekleşiyor. Hepsi siz paranızı daha kolay ve güvenli harcayabilesiniz, ürün ve hizmet satanlar müşteriyle ve dünyayla daha iyi ticari ilişkiler içinde olabilsinler diye.
Geçtiğimiz günlerde biz de Avrupa’nın en büyük Fintech şirketlerinden Wirecard’ın Türkiye CEO’su Alper Akcan ile İstanbul’da gerçekleştirdiği değerlendirme toplantısında bir araya geldik. Akcan eski Turkcell’li. Wirecard’a uzanan yolda ilk ödeme şirketini mobil ödeme yoluyla mikro ödeme işlemlerini kolaylaştırmak için 2008’de kurmuş. 2012’de hisse satışı yoluyla büyük bir yatırım almış ve 2014 yılında hisselerinin tamamını Wirecard’a satmış.
2016’da da BDDK’dan “E-para ve Ödeme Servis Sağlayıcı” lisansı almışlar. Bu alanda alınabilecek en zor lisanslardan biriymiş bu. Şu an Wirecard kendi elektronik parasını üretebilecek Türkiye’deki 30 şirket arasında.
Akcan, öncelikle bize biraz Wirecard’ın Türkiye’de ve dünyada neler yaptığından bahsetti. Wirecard’ın küresel operasyonu 5 kıta ve 16 ülkede uçtan uca ödeme hizmetleri faaliyetinden oluşuyor. 1999’da kurulan şirketin 3 bin 500’e yakın çalışanı ve müşterisi olan 26 binden fazla üye iş yeri var. 2016’nın üçüncü çeyreğinde üzerlerinden geçen para 43,6 milyar avro. Şirketi satın alayım deseniz değeri 6 milyar avro.
Türkiye’de bugüne kadar 9 milyon 911 bin 755 tekil kullanıcıya bir şekilde dokunmuşlar. Bunlar 2 bin 91 üye iş yeri üzerinden toplam 51 milyon işlem gerçekleştirmiş. İşlemlerin büyük bir bölümünü dijital ödeme alan iş yerleri oluşturuyor. Arkadaşlık sitesi için aidat, oyun için kod gibi. Sistem üzerinden taşınarak kayıt altına alınan meblağ 840 milyon TL. Mevcut büyüme hızı göz önüne alındığında şirketin Türkiye’deki yıllık büyümesi yüzde 36. Oldukça etkileyici rakamlar.
Neden Bir Ara Katmana İhtiyaç Var?
Peki sizler tam olarak ne yapıyorsunuz diye sorduk. Sonuçta Visa, Mastercard gibi yaygın ödeme sistemleri kendi elektronik altyapılarına da sahip. Bankalar bu konuyla ilgili bir dolu alternatif sunuyor. Araya yeni çözümler, yeni katmanlar sıkıştırmak neden?
Bunun ödeme yapan müşterileri ve ödeme alan kurumları ilgilendiren iki farklı ayağı olduğunu söyledi Akcan. Harcama yapan müşterileri ilgilendiren kısmı daha çok çağdaş kullanıcı alışkanlıklarına uyum sağlayan yeni ödeme alternatifleri ortaya koymak ve güvenliği artırmakla ilgili. E-posta, mobil ödeme ve sosyal medya aracılığıyla ödeme gibi örneğin. Bunu yaparken de satıcının sizin kredi kartınızı hiç görmediği, böylece numarasını saklayamadığı güvenli altyapılar kurgulayabiliyorlar.
Tabii güvenlik adına alınan önlemler bu kadarla da kalmıyor. Konuşurken çevrimiçi alışverişte karşılaşılan istismarla ilgili binlerce parametrenin kontrol altında tutulduğunu söyledi Akcan. İlginç bir örnek de paylaştı: Eldeki verilere göre herhangi birinin bir dükkana girip aynı anda iki telefon birden alması ihtimali binde 3 imiş. Yani biri bunu yapıyorsa işlemin çalıntı veya sahte ödeme aracılığıyla yapılıyor olması ihtimali yüzde 99’un üzerinde. Böyle durumlarla karşılaşılınca hemen doğrulama mekanizmaları devreye giriyor. Mesela bir görevli sizi arıyor ve “böyle bir işlem söz konusu, bunu yapan gerçekten siz misiniz” diye soruyor. Bu detayda bir operasyon, geleneksel finans kuruluşlarının uğraşmak isteyeceği ölçekte değil.
Bir de işin ödeme alan kurumlara, yani Wirecard’ın asıl müşterilerine hitap eden kısmı var. Mesela 9 ayrı bankadan gelen ödeme sistemlerini tek bir arayüzde toplayabilmek bunlardan biri. Ödemenin taksitlendirilmesi, mobil ödeme ve diğer alternatif ödeme yöntemlerinin şirket tarafından alternatif ödeme aracı olarak kabul edilmesi, uluslararası ticarette kullanılan ödeme sistemlerinin yolunun açılması gibi pek çok farklı çözüm de mevcut.
Bu arada uluslararası ödeme sistemlerin uyum deyip geçmeyin. İşin o kısmı da bir hayli ilginçmiş. “Örneğin Hollanda tamamen kendine özgü bir ödeme altyapısı kullanıyor, bu altyapıyı kullanamıyorsanız Hollanda’ya mal gönderip ödeme alamazsınız” diyor Akcan. “Almanya’da nakit alışveriş revaçta, kredi kartı kullanımı yerine doğrudan hesaplarına bağlı olan banka kartlarını tercih ediyorlar. Dünyanın pek çok yerinde insanların kredi kartına taksit diye bir şeyden haberleri yok. Çin’e gitseniz farklı bir şeyle, Amerika’ya gitseniz farklı şeyle karşılaşıyorsunuz. Aynı şekilde dünyada da Türkiye’nin de daha bilmediği, haberdar olmadığı pek çok ödeme yöntemi var. Tüm bunların birbirine bağlanmasını sağlamak, sınır ötesi ticareti kolaylaştırmak bizim gibi yeni nesil ödeme şirketlerinin odaklandığı bir konu.”
Yeni Nesil Ödeme Sistemleri Girişimcilerin de Yanında
Akcan’ın verdiği bilgiye göre kendi üzerlerinden gerçekleştirilecek bir ödeme altyapısı teorik olarak yarım saatte ilk ödemeyi almaya başlayabiliyor. Bu fikrin haftalar içinde ürüne dönüştüğü girişimcilik ortamında büyük bir ihtiyaç. Mesela bir bankaya gidip sanal POS başvuru yapsanız en az 5 yıl faaliyet gösterme şartı arıyorlarmış. “Hiçbir girişimin böyle bir zamanı yok” diyen Akcan Uber örneğini veriyor: “Şirketin değeri milyarlarca dolar ama daha 5 yıllık bile değil. Şimdi buna gidip sana ödeme altyapısı sunamam diyebilir misiniz?”
Burada tabii bir risk faktörü de var. Mesela bir yerden alışveriş yaptınız, paranız alındı ama şirket sırra kadem bastı. Veya erken rezervasyonla tatil aldınız, günü geldiğinde bir baktığınız otelin önü kapı duvar. Ne olacak?
“Wirecard Türkiye olarak üzerimizden geçen her TL’yi koruma hesaplarında tutarak, üye işyerlerinin finansal güvencesini sağlıyoruz” diyor Akcan. “Müşterimizi tanıma anlayışıyla hareket ediyoruz ve hatalı iş yapıldığını görmek bizim sorumluluğumuz. Burada tüketiciyi korumaya yönelik adımların devreye girmesi halinde sürece yardımcı olmak, şirkete parayı hizmet taahhüdü yerine getirildikçe belli bloklar halinde aktarmak gibi uygulamalarımız var.”
Akcan, son olarak Wirecard’ın 2017 yılı hedeflerini şöyle aktarıyor: “2017’de daha fazla sektörel büyüme olacağını, lisansın getirdiği kurallarla birlikte, pazarın gelişeceğini ve ilerleyeceğini de düşünüyoruz. Dijital içerik ve oyun pazarı 2017’de de ana odak alanlarımız arasında olacak. Gıda sektöründeki harcamaların da internet ve mobil uygulamalar üzerinden yapılması, 2017’de üzerinde duracağımız noktalar arasında.”