Ericsson IndustryLab tarafından geçtiğimiz günlerde yayınlanan ve bilişim teknolojilerinin karbon emisyonlarını derinlemesine analiz edildiği “Dijital karbon ayak izi rehberi” raporu, dijital hayatın dünya iklimine olan etkileri hakkında bilinmesi gerekenleri içeriyor.,
Dijital karbon ayak izi konusunda çok fazla şey yazılıyor ve anlatılıyor, özellikle gelecekle ilgili yapılan açıklamalar çok kasvetli bir görüntü çiziyor. Peki bu neden böyle? Dijital hayatımızın karbon ayak izini hesaplamak için ileri düzey teknolojiler gerekmiyor, ancak teknolojinin gelişimini ve kullanımını anlamak büyük önem taşıyor. Diğer yandan, karbon ayak izi ile ilgili oldukça eski ya da teoriye dayalı çok sayıda tahminin açıklanması, bu konuda uzman olmayan kişilerin gerçek durumu anlayabilmelerini zorlaştırıyor.
‘Dijital karbon ayak izi rehberi’ raporu, ürünlerin elektrik kullanımının ötesine geçerek bilişim teknolojilerinin karbon ayak izindeki rolünün çok daha iyi anlaşılabilmesini amaçlıyor. Çalışma, bir ürünün kullanım ömrü boyunca tütettiği enerji ve kullanılan malzemelerle ilgili sera gazı emisyonlarının değerlendirmesini içeriyor. Kullanım ömrü değerlendirmesi, bir ürünün ilk üretildiği andan kullanılamaz hale geldiği ana kadar olan etkilerini dikkate aldığından çok büyük bir öneme sahip.
Dijital karbon ayak izleri
Bilişim teknolojilerinin iklim üzerindeki etkisi, üç farklı etki düzeyi içerdiğinden karmaşıktır. Bunlar arasında bilişim ürünlerinin üretimi, kullanımı ve bertaraf edilmesi ile ilişkili doğrudan karbon emisyonlarının yanı sıra, bilişim ürünleri kullanımından kaynaklanan dolaylı pozitif veya negatif emisyon etkileri (Ör. seyahat etmek yerine video konferans yapılması ve ulaşım optimizasyonu) ve karbon emisyonunu etkileyen davranışlar ve tercihler yer alıyor. Video yayın hizmetleri veya bilişim sektörünün diğer sektörlerle karşılaştırılması gibi haber başlıklarına baktığınızda, bunlar genellikle doğrudan karbon emisyonlarına veya dijital karbon ayak izi olarak adlandırılan unsurlara odaklanır. Ancak bilişim teknolojilerinin diğer etkileri çok daha büyüktür.
“Despacito” örneği
2018 yılında çeşitli medya kuruluşları, dünya genelinde çok popüler bir hale gelen “Despacito” adlı şarkının yaklaşık 5 milyar kez indirilmesinin Çad, Gine-Bissau, Somali, Sierra Leone ve Orta Afrika Cumhuriyeti gibi ülkelerin bir yıllık toplam tüketimi kadar elektrik tüketimine neden olduğu konusunda bir haber yayınladılar.
Bu örneği inceleme altına alan Ericsson raporunda, “Despacito” adlı şarkının akıllı telefonlara 5 milyar kez indirilmesinin ağlar ve veri merkezlerindeki payı dahil olmak üzere yaklaşık 0,005 TWh elektrik tüketimine neden olacağını ortaya çıkardı. Genel olarak bir şarkının akıllı telefona indirilmesi 0,001kWh elektrik tüketiyor. Karşılaştırma yapmak gerekirse, yukarıda bahsi geçen ülkelerin 2017 yılındaki toplam elektrik tüketimi 1TWh (1TWh = 1 milyar kWh) olarak gerçekleşmiş.
Konuyla ilgili bir açıklama yapan IndustryLab raporunun yazarlarından Ericsson’un Uzman Araştırmacısı Pernilla Bergmark şunları söyledi: “Bu rapor, dijital ayak izinizin tahmin ettiğinizden daha düşük olduğunu gösteriyor. Ancak bu, harekete geçmemeniz için bir bahane değil. Dijital teknolojiler kullanılarak 2030 yılına kadar karbon emisyonlarının nasıl yarıya indirilebileceğini gösteren Ericsson, karbon ayak izlerinin azaltılmasında sektördeki en büyük destekçilerden biri olmaya devam ediyor. Ericsson, küresel sıcaklık artışını, sanayi öncesi seviyelerin 1,5 °C üzeriyle sınırlandırmayı taahhüt eden, tamamen bilime dayalı hedefler belirleyen ilk şirketlerden biridir.
Rapordaki önemli rakamlar
– Bilişim sektöründeki karbon ayak izi, veri trafiğinin hızla artmasına rağmen küresel emisyonların yüzde 1,4’ünü oluşturuyor
– Yenilenebilir elektrik, bu ayak izinin yüzde 80 düşürebilme potansiyeline sahip
– Atlantik üzerinden yapılan bir gidiş dönüş uçak yolculuğunun kişi başına yakıt emisyonu 50 yıllık akıllı telefon kullanımına denk geliyor
– Bireylerin dijital yaşamı, toplam karbon ayak izlerinin çok düşük bir yüzdesini temsil ediyor
– Rapor, farklı kullanıcı profilleri ve farklı hizmet faaliyetleriyle karşılaştırmalara da yer veriyor