Honor Türkiye’nin çiçeği burnunda genel müdürü Kevin Kong ile Honor’un Türkiye’deki birinci yılını kutladığı etkinlikte bir araya geldik. Kong, şirketin Türkiye’de bugüne kadar aldığı yol ve bundan sonraki planlarına ilişkin Enterprise Next’e samimi açıklamalarda bulundu.
Geçtiğimiz günlerde Honor Türkiye’nin 1. yaşını kutladığı partiye katılmış, geceye dair haberi de sizlerle paylaşmıştık. Parti sırasında Honor Türkiye’nin yeni genel müdürü Kevin Kong ile de sohbet etme imkanımız oldu. Türkiye’de birinci yaşını kutlayan bir markanın bundan sonraki yolcuğuna eşlik etmek üzere dümeni devralan isim olarak Türkiye hakkındaki görüşlerini, yeni döneme dair planlarını ve Honor markasının tüketicilerin gözünde nasıl bir yer almayı hedeflediğini sorduk.
Kong, Honor saflarına katılmadan önce 5 yıldır Malezya’da bir şirkettin satış ekibinde, operatörlere çözüm ve servis sunmak üzere görev alıyormuş. Geçtiğimiz yıl Honor ekibine katılmasının ardından, 2019 yılının Mart ayında Honor Türkiye Ülke Müdürü olarak Türkiye’ye gelmiş.
Bir Markayı Üç Kıtanın Ruhunu Taşıyan Ülkede Kabullendirmek
Kong, buraya gelmeden önce Türkiye’yi oldukça romantik bir yer olarak hayal ediyormuş. “Türkiye’ye dair şarkıları dinledikçe, filmleri ve fotoğrafları gördükçe ‘Aman tanrım, üç kıtanın ruhunu bir arada tutan bir ülke rüya gibi olsa gerek’ diye düşünüyordum” diyor Kong. Türkiye’ye geldiğinde ise gelişmiş teknolojilere ilgi duyan, genç yaş ortalamasına ve zengin kültürel çeşitliliğe sahip bir toplumla karşılaşmış. Yaş ortalaması 31 olan 80 milyonluk bir ülkede, Honor markasını konumlandırmak için harika fırsatlar olduğunu düşünerek hemen işe koyulmuş.
Kendisine akıllı telefon pazarında dördüncülüğe dair hedeflerini sorduk: Sizce bu kısa vadede ulaşabileceğiniz bir hedef midir?
“Bu kolay bir hedef değil” diye yanıtladı Kong. “Ancak bizim de kendimize göre avantajlarımız var. Kaliteli cihazlar üretiyoruz. Bir Huawei grup şirketi olarak tecrübelerinden, Ar-Ge imkanlarından ve teknolojilerinden faydalanabiliyoruz. Ayrıca yerel ekiplere çok önem veriyoruz. Geçen yıl bu işe başladığımızda 2-3 kişiydik. Bugün Türkiye’de 30 kişilik yerel ekibimiz var.”
Kong: “Rekabete Değil, İşimize Odaklanıyoruz”
Peki dedik, bu işi yıllardır yapan dev bir şirketin gücünü arkasına almak kendi marka kimliğini ortaya koyma ve kabullendirme noktasında sizi zorlamıyor mu? Neticede gücüne sırtınızı dayadığınız marka aynı zamanda Türkiye’deki en büyük rakiplerinizden biri. Bunu nasıl dengeliyorsunuz?
“Biz 2019 yılı hedeflerimizi açıklarken rakiplerimizin kim olduğunu söylemedik” diyor Kong. “Çünkü rakiplerimize odaklanmak yerine önce kendimiz olmak, pazarda kendi yerimizi bulmak, hedef kitlemize dokunmak istiyoruz. Türkiye’de yılda 10 milyonluk cihaz hacmi var. Bunun önemli bir kısmını Samsung, Huawei ve Apple karşılıyor. Bu üç markanın toplam pazar payı neredeyse yüzde 85 civarında. Biz diyoruz ki rakiplerimiz yerine öncelikle müşterilerimizin beklentilerine odaklanır ve iyi ürünler sunarsak, iş ortaklarımızla güvene dayalı ilişkiler kurarsak kendi markamızı, kendi kitlemizi yaratabiliriz. Bu herhangi bir markayla rekabet etmekle ilgili değil, önce kendi işimizi iyi yapmakla ilgili bir konu. Hem Huawei hem Honor önce tüketiciyi düşünüyor, iş ortaklarını düşünüyor. Ürünlere ve kanala sürekli yatırım yaparak, gelişime yön vererek ilerliyor. Uzun vadede bu konudaki çabalarımızın ve başarılarımızın görüleceğine, takdir edileceğine inanıyoruz.”
Teknolojiye ve Tasarıma Tüketiciler Yön Veriyor
Kong’a Honor’un hedef kitlesinin kimlerden oluştuğunu sorduk. “Özellikle gençlere odaklanıyoruz” dedi Kong. “Gençler gelişmiş teknolojileri ve endüstriye yön veren tasarımları el üstünde tutuyorlar. Bunlar hep bizde bulabileceğiniz şeyler. 7 nanometrelik Kirin 980 işlemcileri ürünlerimizde Huawei’den bile önce kullandık. Yapay zekayla desteklenmiş ürün ve hizmetler, akıllı asistanlar, yüksek kapasiteli grafik işlemciler, göz alıcı tasarımlar, farklı yüzey özelliklerin sahip nano kaplamalar… Bunların hepsi bizim için standart.”
Yeni ürün fikirleri ortaya koyarken Paris’teki araştırma merkezinden ve markanın takipçileriyle (ed: fanlarıyla) bir araya geldiği etkinliklerden sıkça ilham alıyorlarmış. “Takipçilerimize soruyoruz” diyor Kong: “Mevcut ürünlere dair düşünceleriniz nelerdir? Yeni ürünlerden ne bekliyorsunuz? Aldığımız fikir ve geri bildirimler yeni ürünlere giden yolculuğumuzda bize yön gösteriyor. Çünkü bizler de yeni şeyler deneme konusunda çok istekli ve heyecanlıyız.”
Son olarak Türkiye’de ilk yılın nasıl geçtiğini ve yeni yıla dair beklentilerini sorduk. Kong, şunları söyledi:
“Türkiye’deki ilk yılımız yerimizi bulmakla, müşterilerimize kendimizi kabullendirmekle, güven oluşturmakla geçti. 2019 yılında operasyonun derinliklerine ineceğiz. Yeni açık kanallara, operatörlere yöneleceğiz. Daha fazla kişiyi yanımıza almak için, daha fazla müşteriye ulaşmak için buna ihtiyaç var. Yeni yılda pazarı analiz ederek, müşterilerimizle ve iş ortaklarımızla daha sağlam birliktelikler için fırsat yaratacağız. Belki yeni dönemde akıllı dünyaya daha fazla fayda sağlayacak diğer akıllı eşyalarla da karşınıza çıkabiliriz, kim bilir?”