Apple’ın geçen ay açıkladığı çeyrek raporları, şirketin inovasyona dair iddiasından vazgeçtiğine ve bundan sonra zenginlerin cebindeki paraya odaklanacağına dair ipuçları taşıyor. Bu konudaki gözlemlerimizi River Twice Research araştırma şirketi başkanı Zachary Karabell’in analizini temel alarak sizlerle paylaşıyoruz.
Apple, geçtiğimiz haftalarda Microsoft’a kısa bir süre için geçildiği günü hesaba katmazsak 1 trilyon doları zorlayan piyasa değeriyle dünyanın en değerli şirketi olmaya devam ediyor. Bununla birlikte şirketin son zamanlardaki performansı, gelişmekte olan pazarları bir kenara bırakıp elinde tuttuğu zengin ülkelerdeki tüketicileri daha fazla sahiplenme yolunda attığı adımlara dair ipuçları ortaya koyuyordu. Son açıklanan rakamlar bu kaymanın iyice belirginleştiğini gösteriyor.
Şirketin açıkladığı rakamlara göre Apple tablet, bilgisayar ve muhtemelen az buçuk akıllı saatin üzerine geçen çeyrekte 46 milyon adet iPhone satmış (kendine özgü bağlantı standartları ortaya koyup esir aldığı kullanıcıya yarım sente ürettirdiği kabloyu 35 dolara satmasını saymıyorum). 46 milyon adet iPhone iyi bir rakam gibi görünebilir, ama geçen yılın aynı dönemiyle benzer ve bu yılın beklentilerinin altında.
Detaylara bakıldığında ilginç bir şey dikkat çekiyor. Apple’ın ürün başına satış geliri beklentisi 750 dolar civarındayken son çeyrekte bu rakam neredeyse 800 dolara tırmanmış. Bunun üzerine şirketin “bundan sonra sattığım telefon adedini paylaşmayacağım” yönündeki açıklamasını da ekleyin.
Haliyle herkes şu soruyu sormaya başladı: Apple acaba bir şey mi saklıyor?
Belki. Şirket her ne kadar bugünlerde Steve Jobs zamanında olduğu kadar ağzı sıkı olmasa da, dışa dönük ve açık sözlü bir şirket olarak ün yapmış değil. Kendini hiçbir zaman kimseye bir şey anlatmak veya ispatlamak zorunda da hissetmedi.
Yine de telefon satış adetlerinin gizlenmesinin arkasındaki gerçek sebep ne olabilir diye insan merak etmeden duramıyor.
Son yıllarda ortaya koyduklarına şöyle bir baktığınızda, Apple’ın teknolojiye yön veren bir şirketten nitelikli bir tüccara dönüştüğünü göreceksiniz. Sıradaki bir milyar insan mı, sıradaki bir trilyon dolar mı sorusunun cevabını Apple çoktan verdi.
Resmi netleştirmek için bu durumu diğer veriler eşliğinde değerlendirmeye aldığınızda ortaya çıkan şu: Apple ilk zamanlar kendini taklit ederek yola çıkanların baskısı altında ezilmeye başladı. Çin’de Huawei ve Xiaomi, Kore’de Samsung ve LG, Apple’ın ürünleri karşılığında talep ettiği fiyatın küçük bir bölümüne benzer özelliklere sahip düzinelerce alternatif sunabiliyor. Çevremden biliyorum, açıkçası alan da çok pişman olmuyor.
Bunun sonucu olarak Apple başta dünya nüfusunun neredeyse üçte birine sahip Hindistan ve Çin olmak üzere gelişmekte olan pazarlardaki kan kaybını durduramaz oldu. Neyse ki mobil işletim sistemlerinin bölgelere göre dağılımını tespit edip raporlayan şirketler var da bunlardan haberdar oluyoruz. Büyüdüğü yerler Amerika Birleşik Devletleri ve zengin Avrupa Birliği ülkeleriyle sınırlı. Japonya’da zaten doğru dürüst dikiş tutturamadılar.
Daha Fazla Gelir Peşinde, Ama Ne Pahasına?
Peki akıllı telefonlarla tanışmak için sırada bekleyen milyarlarca kişiye alternatif üretemezseniz, oraya doğru inemezseniz ne yaparsınız? Elinizdeki tüketiciden daha fazla kar etmenin yoluna bakarsınız.
Apple da tam olarak bunu yapıyor. Bir zamanlar o çok övündüğü inovasyon liderliğini diğer markalara kaptıran şirket, şimdi daha önce kendi kapalı dünyasına dahil ettiği ve marka bağlılığı oluşmuş tüketicilerden her seferinde daha fazla para koparmanın peşine düştü.
Tabii ki elinizdeki malı daha pahalıya satmanın veya müşteri başına elde ettiğiniz kar marjını yükseltmenin kötü bir strateji olduğu söylenemez, becerebiliyorsanız ne ala. Ama bunu yapmak, markayı bu şekilde kabul ettirmek ve savunmak bambaşka bir disiplin.
Son yıllarda ortaya koyduklarına şöyle bir baktığınızda, teknolojiye yön veren bir şirketin nitelikli bir tüccara dönüştüğünü rahatlıkla görebilirsiniz. Sıradaki bir milyar insan mı, sıradaki bir trilyon dolar mı sorusunun cevabını Apple çoktan verdi.
Peki ne pahasına? Söyleyeyim: Akıllı telefon veya tablet gibi bir sonraki büyük teknoloji hamlesinin kimden geleceğini düşünüyorsunuz sorusunda ilk akla gelen cevap artık Apple değil.
Ne de olsa dünyayı değiştirdiği yeter, biraz da cebini doldursun.