Sensörlerin daha yaygın kullanımından parolasız bir geleceğe ve dijital uçurumun kapanmasına kadar, 2021, daha fazla çeviklik, esneklik ve inovasyon sağlayan teknolojileri hızlandıracak. İşte Cisco’nun 2021 ve sonrası için öngördüğü en önemli 6 teknoloji trendi
Cisco, 2021 ve sonrasında şirketlerin daha esnek ve gelecekte ortaya çıkabilecek beklenmedik zorluklara daha başarılı bir biçimde hazırlanmasına olanak tanıyacak teknoloji trendlerini açıkladı.
2020 yılında, dijital dönüşümün geleceğine herkesin beklediğinden daha çabuk ulaştık. Cisco’ya göre, 2024 yılı için öngörülen trendlerin çok daha yakın bir tarihte hayata geçmesiyle, 2021 yılına girilirken bu durum geçerliliğini sürdürecek. Yeni yılda birçok yeni inovasyon büyük değişimler vaat ediyor ve salgının da ortaya koyduğu gibi, beklenmeyene hazırlıklı olmak kritik öneme sahip.
Didem Duru: İş sürekliliğinden iş çevikliğine geçiş
Cisco Türkiye Genel Müdürü Didem Duru şunları söyledi: “Salgın ilerledikçe, müşterilerimizle iş sürekliliğinden iş çevikliğine geçiş için iş birliği yaptık. Ayrıca, yenilikçi uygulama deneyimlerinin sağlanmasının ve ölçeğinin genişletilmesinin her zamankinden daha hızlı olmasına katkıda bulunduk. Bu değişiklikleri göz önünde bulundurarak, teknoloji ve BT sektörünün yakın geleceğini tanımlayan 6 ana trendin olduğunu düşünüyoruz. 2020’nin de gösterdiği gibi, teknolojik değişimin temposu çok yüksek ve 2021’de bunun devam etmesini bekliyoruz. Salgın son derece zorlu bir deneyimdi, ancak dijitalleşme işletmelerin, kuruluşların ve kişilerin krizde ilerleyebilmesinde hayati rol oynadı. Gelecek ve teknolojinin gündelik yaşamımızdaki olumlu rolü adına ümitliyim.”
Cisco’nun 2021 yılı için öngördüğü en önemli teknoloji trendleri şunlar oldu:
Trend 1: Dijital Uçurumun Kapanması
İnternet, ekonominin devam etmesini sağladı. Ne var ki internet erişimi olanlar, dünya nüfusunun yaklaşık olarak sadece yarısına karşılık geliyordu ve pandemi, internete erişimi artırma ihtiyacının ne kadar acil olduğunu ortaya koydu. Şu anda gelişmekte olan ülkelerde toplumun yalnızca %35’inin internet erişimi varken, gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 80.
5G ve Wi-Fi 6 ağlarının kullanılmaya başlanması ve genişlemesi bant genişliği, hız ve gecikme gibi konularda iyileşme sağlayacak ve internet bağlantısının, fiber optik ağların ulaşılamayacağı yerlere de ulaşmasına olanak tanıyacak. Sağlık hizmetleri, üretim ve eğitim gibi alanların tümü bu durumdan faydalanacak. Böylece, bu yeni teknolojilerin milyonlarca kişi için büyüme ve inovasyona güç vermesiyle, dijital uçurum biraz daha kapanacak.
PwC’ye göre, internet bağlantısının olmadığı yerleşim yerlerine internet sağlamak, küresel ekonomiye 6.7 trilyon dolar getirecek ve 500 milyon kişinin yoksulluktan kurtulmasını sağlayacak.
Trend 2: Sensörlerin deneyime (ve güvenliğe) katkısı
Sensörler, 2021 yılında birey ve çalışan sağlığı ve güvenliğinde merkezi bir konumda olacak. Yama benzeri sensörlerle sağlık takip edilirken, spor sensörleri beyin sarsıntısını izleyecek. Yorgunluk sensörleri ise zorlu koşullarda uyanıklığı takip edebilecek.
Sensörlerin sunduğu veri temelli bilgiler, işyerinde daha güvenli, daha sağlıklı ve daha verimli bir ortam sağlanmasına yardımcı olacak. Wi-Fi 6, 5G, konum teknolojileri ve Webex gibi iş birliği çözümleriyle birleştiğinde, sensörler, yeterince kullanılmayan veya aşırı kalabalık alanları tespit ederken, oda sıcaklığını, nemini, hava kalitesini ve aydınlık düzeyini takip edecek.
Cisco Küresel İş Gücü Araştırması’na göre, şirketlerin yüzde 96’sı akıllı iş yeri teknolojisiyle daha iyi çalışma ortamları sağlayabilir.
Trend 3: Geleceğin anahtarı, uygulamalarla sağlanan çeviklik ve esneklik
Bulut teknolojileri, salgının ilk aylarında şirketlerin koşullara hızla uyum sağlamasına yardımcı oldu. 10 aylık bir sürenin sonunda, birçok işletmenin kalbinde yer alan uygulamalar artık oldukça dağıtık bir durumda. Her zamankinden daha hareketli olan çalışanlar ise sistemler üzerine benzeri görülmemiş bir talep yüklüyor.
BT ekipleri, gelecekte çok daha fazla çevikliğe ihtiyaç duyacak. Ekipler, gözlenebilirlik gibi çözümleri kullanarak, gerçekten önemli olan veri ve bilgileri izlemeye geçebilecek. Onlar mevcut dönüşümlerinin ölçeğini büyütmeye devam ettikçe de, bilgiler ve otomasyon, gelecekte büyüme, rekabetçilik ve esneklik açısından daha önemli bir hale gelecek.
Cisco 2021 CIO ve ITDM Eğilimleri Araştırması’na göre, CIO ve BT karar vericilerinin yüzde 75’i, iş analizi verilerinden daha iyi faydalanabilmek istiyor.
Trend 4: Müşteri deneyiminden marka heyecanına
Mobil ve akıllı cihazlar gündelik yaşamı dönüştürürken, alışveriş, bankacılık, eğitim ve daha fazlası için çok sayıda mobil uygulama var. Pandemi sürecinde mobil uygulamalar, kişilerin takibinde son derece önemli birer araç haline geldi. Mobil uygulamalar, kamu ve özel sektör kuruluşlarının kullanıcılarla benzersiz biçimlerde iletişim kurmasını sağlarken, çoğu iş süreci de uygulamalar üzerinden gerçekleşiyor.
Çoğu gelişmiş uygulama, anlık yanıtların yanı sıra daha kişisel ilişkilerin yürütülmesini de sağlıyor. Bu da ağlardan elde edilen gerçek zamanlı bilgi yığınlarının hızla eyleme geçirilebilir bilgilere dönüştürülebilmesini gerekli kılıyor. Bu kabiliyetleri kullanan şirketler, müşterilerine, bir sorun bildirmelerinden de önce yanıt verebiliyor. Temel düzeyde müşteri memnuniyetini derin müşteri bağlılığı, heyecanı ve sadakatine dönüştüren de, bilgi edinme temelli kişiselleştirme ve deneyimin bu birleşimi oluyor.
CIO’ların ve BT karar vericilerinin yüzde 71’i, müşteri deneyiminin memnuniyetten ibaret olmadığını, müşteriyi sevindirmeyi de kapsadığını söylüyor.
Trend 5: Kimlik ve parolasız gelecek
Mobilite ve bulut çözümlerinin daha yaygın kullanımı, ölçeklenebilirlik ve maliyet konusunda büyük faydalar sağlasa da siber tehditlerde artışı da beraberinde getirdi. Sıfır güven metodolojisi, artık bu sorunlara karşılık vermekte yetersiz kalıyor. Kayıp veya çalıntı kimlik bilgileri, uzaktan çalışmaya geçişlerle daha da artarken, güvenlik ihlallerinin en yaygın nedeni olmayı sürdürüyor.
Platformlar, sektör grupları ve güvenlik hizmet sağlayıcıları, tüketiciler ve işletmeler için parolasız bir geleceğe yönelik çalışmalar yaparken, biyometri gibi teknolojilerin kullanımı daha da yaygınlaşacak. Kullanıcıların artık ana kimlik tanımlama yöntemi olarak geleneksel parolaları kullanmak zorunda kalmadığı bu kaçınılmaz geçişe şirketlerin de hazırlanmaya başlaması gerekiyor.
2020 Duo Güvenilir Erişim Raporu’na göre, iş amaçlı kullanılan mobil cihazların yüzde 80’inde biyometrik özellikler yapılandırılmış olup, bu oran, geçtiğimiz beş yılda %12 artış göstermiştir.
Trend 6: Gerçekte ihtiyaç duyduğunuz teknolojiler için tüketim modelleri
Şirketler, uzun zamandır herkes için aynı şekilde geliştirilmiş dijital çözümlere yatırım yaparak, sıklıkla kullanıcıların ihtiyaç duymadığı özelliklere para ödüyor. Günümüzde, hizmet olarak yazılım çözümleri, şirketlerin belirli bir zamanda ihtiyaç duyduğu özellikler için para ödemesini sağlıyor. Böylece şirketler, gerektiğinde diğer hizmetleri de hızlıca edinebiliyor.
Özellikle – ister sahada isterse de bulut üzerinde – daha fazla özellik ve olanak yazılım yoluyla sağlandıkça, tüketim modelleri değişmeye devam edecek. Bu “kullandığın kadar öde” modelleri, göz ardı edilemeyecek kadar esnek ve düşük maliyetli.
Cisco 2021 CIO ve BT Karar Vericileri Nabız Yoklaması Araştırması’nda, CIO’ların ve BT karar vericilerinin yüzde 85’inin işletmeleri için önemli olduğu konusunda mutabık kaldığı üzere bu tür “kullandığın kadar öde” harcamaları, şirketlere daha fazla esneklik ve maliyet öngörülebilirliği sağlamaktadır.