TÜBİTAK’ın tersine beyin göçü programı ile 2019-2020 akademik yılı başında Türkiye’ye dönerek çalışmalarını Boğaziçi Üniversitesi’nde sürdürme kararı alan genç araştırmacı Betül Uralcan geleceğin enerji depolama cihazlarını geliştirecek.
TÜBİTAK 2232 Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı ile Türkiye’ye geri dönen bilim insanlarından biri olan Betül Uralcan, gelecekte pillerin yerini alacağı tahmin edilen “süperkapasitörler” üzerine çalışmalarına Boğaziçi Üniversitesi’nde başlıyor.
Princeton Üniversitesi Kimya ve Biyoloji Mühendisliği çatısı altında bütünleşik doktora ve doktora sonrası çalışmalarını tamamlayan Uralcan, enerjinin daha hızlı bir şekilde daha küçük bir alanda depolanmasını sağlayacak olan çift katmanlı kapasitörler üzerine çalışıyor. Enerji kaynaklarının giderek kısıtlı hale geldiği ve enerji depolamanın önem kazandığı günümüzde, çift katmanlı kapasitörler hızlı, çevre dostu ve güvenli olmalarıyla öne çıkıyor.
Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü 2013 yılı mezunu olan Betül Uralcan, mezuniyetinin ardından Princeton Üniversitesi Kimya ve Biyoloji Mühendisliği Bölümü’nde bütünleşik doktora derecesini aldı ve aynı üniversitede doktora sonrası araştırmacı olarak çalıştı. Princeton Üniversitesi’nde bulunduğu süre boyunca enerji depolama, protein modelleme ve kiral moleküller üzerine araştırmalar yapan Uralcan, yeni nesil enerji depolama cihazları olan çift katmanlı kapasitörlerin geliştirilmesi çalışmalarına TÜBİTAK 2232 Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı’ndan alacağı destekle Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü bünyesinde devam edecek.
Uralcan, enerji kaynaklarının giderek kısıtlı hale geldiği ve enerji depolamanın önem kazandığı günümüzde çevre dostu, güvenli ve hızlı şarj/deşarj olmasıyla süper kapasitörlerin öne çıktığını belirtti.
Boğaziçi Üniversitesi’nde “süper kapasitörler” üzerine çalışmalar yürüten Betül Uralcan şu bilgileri verdi:‘’Burada yeni nesil bir enerji depolama cihazı olan çift katmanlı kapasitörler üzerine çalışacağız. Süper kapasitörler olarak da bilinen bu cihazların pillerden farkı enerjiyi statik elektrik olarak depolamaları, bu sayede çok daha hızlı enerji depolayıp boşaltabiliyorlar. Örneğin, bir süper kapasitör telefonu birkaç saniyede, elektrikli arabayı ise birkaç dakika içinde şarj edebilir’’.
Pillerde enerjinin elektrolit ile elektrot arasında gerçekleşen kimyasal reaksiyon ile depolandığını süper kapasitörlerde ise enerji depolama mekanizmasının elektriksel olduğunu belirten Uralcan,süper kapasitörlerde kullanılan malzemelerin kaynaklarının sınırlı olmaması, geri dönüşümünün kolaylığı ve çevreye olumsuz etkilerinin daha az olması nedeniyle tercih edildiğini ifade etti.
Uralcan, süper kapasitörlerin pillere göre daha geniş bir sıcaklık aralığında güvenli olarak kullanılabildiği bilgisini vererek, ‘’Boğaziçi Üniversitesi’nde yürüteceğimiz araştırma hem de dünyada süper kapasitörler üzerine devam eden çalışmalar kapasitörlerin boyutlarını küçültme ve enerji yoğunluklarını artırma yönünde. Bu sayede şarj edilme hızı pillere oranla çok daha yüksek ve taşınılabilir cihazlar elde edilebilecek. Böylelikle, piller ile birlikte birbirlerini tamamlayıcı hibrit sistemlerde, ya da hızlı şarj/deşarjın önemli olduğu sistemlerde tek başına kullanımları yaygınlaşabilecek’’ dedi.
‘’Amacımız bu cihazları piller gibi günlük hayatta kullanılabilecek aletlere dönüştürmeye yönelik bir mimari geliştirmek’’ diye ekleyen Uralcan, süper kapasitörlerin dünyada ulaşım, enerji, otomotiv gibi sektörlerde kullanılmakta olduğuna ve süper kapasitör pazarının dünyada giderek büyüdüğüne dikkat çekti.Çin’de elektrikli otobüs sisteminde süper kapasitörler kullanıldığını; Tesla’nın bu alanda önemli yatırımlar yaptığını ve önde gelen otomotiv şirketlerinin elektrikli araçlarda kullanmak üzere süper kapasitör üreticileri ile anlaşmalar yaptıkları bilgisini veren araştırmacı,Türkiye’nin de bu pazarda mutlaka yerini alması gerektiğini kaydetti.