Red Hat Türkiye Genel Müdürü Haluk Tekin, 14 Kasım’da düzenlenecek Red Hat etkinliği öncesinde basınla bir araya geldi. Red Hat’ın son dönem gelişmelerine ışık tutan ve toplantıda konuşulanların genel olarak özetlendiği bilgi notunu sizlerle paylaşıyoruz.
Red Hat ile IBM’in ilişkisi gerçekte uzun yıllar öncesine gidiyor. Ancak yine de bu satınalma, kurumsal bir açık kaynak şirketinin “ücretsiz yazılım” satarak dünyanın en başarılı açık kaynak şirketi haline geldiğinin de bir göstergesi. Red Hat’in bulut, konteynerler ve kurumlar için açık kaynak yazılımları gibi son derece başarılı ürün ve hizmetleri sonunda IBM tarafından 34 milyar dolar karşılığında satın alınmasıyla sonuçlandı.
IBM, Red Hat’in bağımsızlığını, tarafsızlığını, kültürünü ve sektör ortaklarını koruyacağını taahhüt etmiş bulunuyor. Bir diğer deyişle Red Hat hala Red Hat ve öyle de kalacak. Daha da önemlisi, IBM ve Red Hat farklı ortak programları yürütecek ve farklı ortak ekosistemlerine katkıda bulunacak. İki firmanın da misyonu aynı: açık kaynağa yeni ölçekler kazandırmak.
Red Hat’in bağımsız bir birim olarak kalmasına IBM de katılıyor. Bunun çok net bir sebebi var: Red Hat derken herkesi inovasyona davet eden bir platformdan, yatay olarak muazzam bir ölçekten bahsediyoruz. Bunun içinde “coopetition” ya da rekabet dediğimiz rakip ama işbirliği içindeki şirketler ve herkes var. Müşterilerin güvenle sırtlarını yaslayabilecekleri nokta da burası. Kısacası bu satınalma her yönden kazan-kazan prensibinin kusursuz bir örneği.
Red Hat Tarzı
IBM’in Red Hat’i i satınalmasında Red Hat’ın çok başarılı bir şirket olmasının yanı sıra derin bir kültürünün olması büyük rol oynuyor. Red Hat’in bu kültürü, başarısı ve açık kaynağa duyduğu inanç sadece bulut yapılarını değil konteynerleri, Kubernetes’i de lider teknolojiler koltuğuna oturttu. Böylece kurumların önünde yeni bir sayfa açılıyor. Openshift’le birlikte inovasyon yapmak kolaylaştı. Bu değeri korumak ve açık inovasyonu teşvik etmek her iki kurumun da amacı.
Red Hat, kendisini tüm diğer kurumlardan farklı kılan kültürünün özelliklerini şöyle sıralıyor:
- Red Hat’in açık ekosistemi işbirliği içinde çalışan güvenilir bir yapı. El ele verirsek, tek başına yapabileceklerimizden çok daha fazlasını başarabiliriz.
- Red Hat yaklaşımının temelinde işbirliği ve katılım var. İş ortaklarıyla kurduğu ilişkilerin özellikleri başka hiçbir ekosistemde bulunmayan özellikler.
- Red Hat, tüm iş ortağı ekosistemiyle birlikte müşterilerine destek vermek için yeni yollar bulma ve uygulama taahhüdünü hiç değiştirmeyecek.
Hibrit Bulut ve İş Ortakları
Red Hat’ın hibrit bulut ve iş ortaklarına bakışı şöyle:
- Hibrit bulut çoklu bir tedarikçi ekosistemidir.
- Hibrit bulutu oluşturan teknoloji ve hizmetlerin çeşitliliği onu bu kadar güçlü kılan özelliklerin başında geliyor. Fakat bu çeşitlilik aynı zamanda en doğru çözümleri ulaştırma noktasında entegrasyon ve ortaklarımızın işbirliğinin kritik bir önem taşıdığını da ortaya koyuyor.
- Red Hat, son derece sağlam bir şekilde kurulmuş ve uzun zamandır başarıyla sürmekte olan iş ortağı ağı ile birlikte açık hibrit bulut kullanımını artırmayı başardı ve bugün kilit ortaklarla birlikte modern BT’de hibrit bulutu de facto ayakizi yapmak için yeni entegrasyonlar ekliyor.
- Red Hat OpenShift hibrit bulut ve hibrit hizmetler, kurumların ihtiyaç duydukları uygulamaları diledikleri hizmet ve bileşenlerle yaratmasına ve diledikleri yer ve şekillerde kullanmasını sağlıyor.
Açık Geliştirme Modeli
Red Hat kendini en başından bu yana açık kaynağa adayan bir şirket olduğu için müşterilerin gözünde de büyük bir değer taşıyor. Açık kaynak topluluklarının aktif katılımcısı olan Red Hat, açık kaynağın geliştirme modellerini kullanarak modern BT ortamları yaratan, geniş teknoloji portföyleri kuruyor.
Hibrit bulut ve konteynerlerin temelinde Red Hat Enterprise Linux 8, Red Hat OpenShift 4 ve Red Hat OpenStack Platform bulunuyor. Bu ürünler dilenen şekilde ölçeklenebiliyor, iş yükleri sorunsuzca taşınabiliyor. Red Hat’in açık süreçleri, teknolojisi ve kültürü, modern kurumsal BT’yi destekleyen açık teknolojiler ve metodolojiler sağlıyor. Dolayısıyla müşteri ve kullanıcılar genel bulutun sunduğu esneklik, ölçeklenebilirlik ve kurulum hızını çok takdir ediyor. Öte yandan, genel bulut tedarikçisinin sunduğu altyapı, yönetimi ve otomasyon yazılımı, BT organizasyonuna ait veri merkezinin sunduğundan daha farklı olabiliyor, genel bulutların kendi aralarında da farklılıklar görülebiliyor. Ayrıca, belli bir tedarikçiye bağımlı kalındığında kişisel araç ve hizmet yaratma noktasında da tedarikçinin sunduklarıyla sınırlı kalınıyor; bu da genel bulutlar arasında işyüklerini taşımayı güçleştiriyor.
Bir tarafta bulutların dijital dönüşüm stratejilerinin ayrılmaz bir parçası olduğunu, diğer tarafta misyon kritik işyüklerinin yüzde 20’sinden azının genel ya da özel bulutlara taşındığını görüyoruz. Neden? Genel, özel veya çoklu buluta taşınmak karmaşık bir iş. Red Hat ise Modernleştirme ve Taşıma Çözümleri’yle açık hibrit bulut yolculuğunu hızlandırıyor.
Altyapı Optimizasyonu
Teknoloji, dijital dönüşüm kapsamında kurumların tüm alanlarına entegre edildiğinde, şirketlerin çalışma ve müşterilerine değer sunma şeklini değiştiriyor. F-22 uçaklarında açık kaynaktan güç alan bir mimari uygulamak ve aynı zamanda gömülü sistemler ağını basitleştirmek için sekiz hafta süren çevik dönüşüm sürecine başlayan Lockheed Martin, bunun bir örneği. Böylesi bir dönüşüm aynı zamanda artan müşteri beklentisinin yarattığı rekabet baskısı gibi birçok yeni güçlüğü de beraberinde getiriyor.
Red Hat bu güçlüklerin üstesinden gelebilmek için müşterilerinin açık hibrit bulut yolculuğunda hızlanmasını sağlarken altyapıyı optimize ediyor, uygulamaları modernleştiren ve inovasyonu hızlandıran çözüm aileleri sunuyor. Red Hat Modernleştirme ve Taşıma Çözümleri, müşterilerinin açık kaynak teknolojilerinden avantaj kazanmasını ve konteyner, Kubernetes ve hibrit bulutla kullanıma hazır platformları benimsemek için tasarlandı. Çözüm ailesi, tekrarlayan bir yaklaşımla müşterilerinin kısıtlayıcı ve lisanslı ortamlar yerine daha esnek ve çoğunlukla daha az maliyetli olan açık kaynak alternatiflerine yönlendiriyor.
Altyapıları, uygulamaları, süreçleri ve kültürleri açık kaynağın faydalarıyla buluşturan özelliklere sahip Red Hat Modernleştirme ve Taşıma çözümleri, esnek bir kullanım için yapılandırılarak uzun süreli başarı sunuyor. Çözümlerin sunduğu faydalardan bazıları aşağıda yer alıyor:
- Red Hat altyapı taşıma çözümleri, müşterilerinin pahalı ve markalı sanallaştırma altyapılarından, Red Hat’in metodolojisini kullanan modern ve açık alternatiflere geçiş yapmasına yardımcı oluyor. Bu çözüm aynı zamanda Linux konteynerleri, hiperbirleşik platformlar, otomasyon ve çoklu bulut yönetimi gibi dönüştürücü teknolojilerin daha hızlı benimsenmesini sağlarken, karmaşıklığı da azaltıyor.
- Birçok kurum hibrit bulut mimarisini, Linux konteynerlerini ve modern uygulama geliştirme yöntemlerini benimsemek istiyor. Ancak bu kurumların iş yükleri; çalıştırma maliyeti yüksek, yönetim süresi karmaşık olan ve teknik borç yaratan geleneksel ortamlarda bulunuyor. Hem çok katmanlı altyapıda hem de klasik sanallaştırma sürecinde geleneksel iş yüklerini hibrit bulutla uyumlu bir platforma taşımak, BT ortamlarını basitleştirmek için kritik öneme sahip. Red Hat’in uygulama modernleştirme ve taşıma çözümü, kurumların mevcut altyapısını optimize etmelerine ve uygulamalarını hibrit buluta hazırlamalarına yardımcı olacak şekilde tasarlandı.
- Konteyner platformları, geliştirme sürecini hızlandırmak ve uygulamaların teslim süresini kısaltmak için güçlü bir teknoloji sunuyor ancak bu teknolojiyi benimsemek ve uygulamak için metodolojik bir yaklaşım ve sektör uzmanlığı gerekiyor. Red Hat’in konteyner benimseme programı, modern konteyner temelli altyapıyı gerekli kurumsal süreç değişimiyle kademeli bir şekilde sunarak her aşamada kurumlara yardımcı oluyor.
Konteynerler ve Kubernetes
Konteyner ve Kubernetes, hibrit bulutla birlikte anabileceğimiz bileşenler; çünkü hepsi birlikte, kurumlar için gerçek bir teknik yol sağlıyor. Kurumlar, hibrit ve çoklu bulut üzerinde diledikleri ölçekte konteyner kullanabiliyorlar. İşyükleri genel buluta taşındığında, kullanıcılar mevzuat, güvenlik ve performansla ilgili başka işyüklerine de gereksinim duyduklarını ya da özel, coğrafi veya performans talepleri yüzünden çoklu bulut tedarikçilerine ihtiyaç duyduklarını görebiliyorlar.
Red Hat bu güçlüklere de cevap verebiliyor. Özel ve genel bulutlarda Red Hat portföyü kullanıldığında, organizasyonlara ortak bir işletim ve geliştirme arayüzü sağlanarak farklı ortamlara taşınabilen uygulamalar yaratılabiliyor. Çünkü tüm ortamlar Red Hat portföyü üzerinde çalışıyor.
RHEL- Red Hat Enterprise Linux
Red Hat Enterprise Linux, kurumsal hibrit bulutta istikrarlı bir temel sunan akıllı işletim sistemi. Dilediğiniz uygulamayı dilediğiniz anda dilediğiniz ayakizinde sunabiliyorsunuz. Red Hat Enterprise Linux’un önem ve işlevlerini maddeler halinde özetleyecek olursak:
- Linux hibrit bulutun inovasyon motorudur ve Linux inovasyonu kurumlara getiren şirket Red Hat’tir.
- Red Hat Enterprise Linux, hibrit bulut Linux işletim sisteminin lideridir.
- Dijital dönüşüm SADECE Linux ile gerçekleştirilebilir. SADECE RHEL, kurumsal hibrit bulut için istikrarlı bir temel sunan akıllı işletim sistemi sağlar.
- Red Hat Enterprise Linux’un kilit özelliklerden biri de “akıllı” olmasıdır; hibrit bulut üzerinde sadeleştirmiş ve bütünlüklü bir yönetim olanağı sunan modern işletim sistemidir: Red Hat Smart Management for Red Hat Enterprise Linux.
OpenShift
Dünya çapında 1.000’den fazla şirket Red Hat OpenShift Konteyner Platformu’nu kullanıyor. Enerji dahil pek çok alanda, sektörlerini dönüştürmek için öncü kurumsal Kubernetes çözümü Red Hat OpenShift’i kullanan kurum sayısı her geçen gün artıyor. Red Hat OpenShift Konteyner Platformu’nu kullanan müşteri sayısının 1.000’i aşmasının Red Hat’in hibrit bulut ve kurumsal Kubernetes liderliğinin bir göstergesi olduğunu duyurdu. Bu duyurunun yanında gelen bir diğer güzel haber de, Red Hat’in hibrit buluttaki full-stack otomatik operasyonlarına basit çözümler getiren, güvenilir kurumsal Kubernetes platformunun yeni nesli olan Red Hat OpenShift 4’ün de erişime açılması oldu.
451 Research şirketinin tahminlerine göre uygulama konteyner yazılım pazarı, her yıl yüzde 28 bileşik büyüme oranıyla 2023’e kadar 5,5 milyar dolar seviyesini geçecek. Teknolojinin bu alanı büyüdükçe şirketlerin konteynerlerden ve Kubernetes’ten güç alan dönüşüm çalışmalarında Red Hat’e güvenen şirket sayısı da artıyor. Geçen yıl Red Hat’in OpenShift müşteri sayısı neredeyse iki katına çıktı. Red Hat OpenShift müşterileri, hibrit bulut altyapılarında konteynerleri ve Kubernetes’i benimseyen şirketleri temsil ediyor. Red Hat OpenShift, dünya çapında birçok sektörde yer alan müşterileri güçlendiriyor. Kubernetes platformu olarak OpenShift’i tercih eden sektörler arasında otomotiv, finansal hizmetler, konaklama, sigorta, lojistik, perakende, seyahat, telekom devlet kurumları ve çok daha fazlası yer alıyor. Red Hat OpenShift’i benimseyen şirketler arasında ANZ Bank, Banco Santander, Cathay Pacific, Copel Telecom, GE, Lufthansa Technik, Macquarie Bank, Miles and More GmbH, Paychex, Porsche Informatik, Sabre, Swisscom AG, Via Varejo ve X by Orange’ın yanı sıra Red Hat İnovasyon Ödülleri’nin bu yılki sahipleri olan BP, Deutsche Bank, Emirates NBD, HCA Healthcare ve Kohl’s yer alıyor.
Açık Kaynak ve İnovasyon
Bugün gerçekleştiğini gördüğünüz en heyecan verici teknolojik inovasyonlar açık kaynak topluluklarında yaratılıyor. Büyük veriden otomasyona, öğrenen makinelerden yapay zekaya kadar her yerde açık kaynak teknolojileri her gün kullanıcılarının hayatına giriyor. Bu inovasyonlar ceplerimizdeki telefonlar, gökyüzündeki uçaklar, banka hesapları ve internetin ta kendisi aracılığıyla bizlere ulaşıyor. Açık kaynağın giderek daha da sık kullanılmasının sebebi yazılım yaratmanın en iyi yolu olması çünkü bu sürece herkes katılabiliyor, en büyük yetenekler bu havuzda buluşuyor. Bunlar benzersiz bakış açıları olan, problemleri hızla saptayabilen, orijinal yazılımı yaratanların aklına dahi gelmeyen çözümler üreten insanlar.
Red Hat, 25 yıl önce doğduğu günden bu yana açık kaynak topluluklarıyla iç içe çalışıyor. Linux’tan 1990’lardaki Apache ve Kubernetes’e kadar Red Hat açık kaynak tarzından taviz vermeden daha iyi teknolojiler üreterek tüm müşteri toplulukları, katkı veren gruplar ve iş ortakları arasında katalizör görevi görüyor.
Biz buna iyi kodlar, iyi uygulamalar diyoruz; bunlar muazzam bir değer taşıyor çünkü birçok şirket kendi ürünlerinin dağıtımını ve kontrol sağlayabilmek için kodlarını gizli tutuyor. Red Hat teknolojileri ise görmek, öğrenmek, kullanmak, değiştirmek ve dağıtmak isteyen herkese açık. Kodları geniş kitlelerin incelemesine açtığınız zaman, daha çok insan buna katılıp “bug” ya da güvenlik açıkları varsa bulabiliyor, daha çok platformda test edebiliyor ve yeni fikirlerle ürünleri zenginleştiriyorlar.
Teknolojideki inovasyonların çoğu açık kaynak topluluğu tarafından gerçekleştiriliyor ve dünyanın her köşesinde pek çok insan mutlaka bir aşamada açık kaynak yazılımları kullanmaya başlıyor.