Experian’ın EMEA Dolandırıcılık Raporu 2020, tüketicilerin çevrimiçi harcamalara yöneldiği pandemi sürecinde, sim kart takası, kimlik avı ve hesap devralma dolandırıcılıklarında hızlı bir artış görüldüğünü ortaya koydu.
Küresel bilgi hizmetleri şirketi Experian’ın EMEA (Avrupa, Orta Doğu ve Afrika) bölgesinde yaptığı Dolandırıcılık Araştırması’na katılan firmaların yarısından fazlası (yüzde 51), yeni dolandırıcılık tehditleriyle başa çıkmakta zorlandıklarını belirtiyor. Experian tarafından her yıl yapılan araştırma sonrası hazırlanan EMEA Dolandırıcılık Raporu’nda, 2020 yılında araştırmaya katılan 150’nin üzerinde dolandırıcılık ve risk stratejileri alanında karar vericiden yüzde 38’inin dolandırıcılıkla mücadelede başarılı olduklarına inanmadıkları, yüzde 42’sinin ise dolandırıcılığı önleme konusunda kullanılan kaynakların yetersiz kalındığını düşündüğü gözlemleniyor. Buna karşın, uzmanların büyük çoğunluğunun (yüzde 89) dolandırıcılık yönetiminin görev yaptıkları şirketlerde yüksek öneme sahip olduğunu vurgulaması, dolandırıcılık konusunun şirketlerde daha sıkı olarak ele alınması gerektiğini ortaya koyuyor.
2020 yılı boyunca hakim olan salgın, beraberinde sosyal, kişisel ve ekonomik zorlukları getirdi. Experian EMEA Dolandırıcılık Raporu 2020 araştırmasına katılan karar vericilerin, salgın sürecinde dolandırıcılık oranlarının ve saldırı sıklığının da tüm zorluklar gibi arttığını bildirmeleri ile birlikte bu yıl da dolandırıcılık rakamlarında artışın sürdüğü sonucuna ulaşılıyor. Araştırmaya verilen yanıtlara göre, geride bırakılan yıl içerisinde dolandırıcıların en çok sim kart takası, kimlik avı ve hesap devralma olmak üzere üç tür dolandırıcılık yöntemini tercih ettiği söyleniyor. Her üç işletmeden biri, karşılaşılan dolandırıcılık hacminin çalışan sayısından daha hızlı arttığının altını çiziyor.
Türkiye’de risk yöneticileri dolandırıcılığa karşı yapay zekâya güveniyor
Experian EMEA Dolandırıcılık Raporu 2020’ye göre, global düzeyde dolandırıcılık ve risk yönetimi stratejileri üzerine görev yapan üst düzey katılımcıların neredeyse yarısı (yüzde 49), dolandırıcılığı tespit etmek ve önlemek için dengeli bir yaklaşıma sahip olmak gerektiğini söylüyor. Katılımcıların beşte biri, saldırıları yönetmek ve durdurmak için makine öğrenimi, cihaz zekâsı, e-posta doğrulama, yapay zekâ gibi birçok yöntem için yatırım yapılması gerektiğine inanıyor. Araştırmaya Türkiye’den katılan dolandırıcılık ve risk stratejileri ekiplerinin yarısının (yüzde 50) saldırıları tespit etme ve önleme konularında cihaz zekâsına güvendiği ortaya çıkıyor.
Raporda, yıl içerisinde dolandırıcılık ile mücadeleye yardımcı olmak adına uzman ekipler için iki ana unsur öne çıkıyor. Bunlar; yüzde 62 oranında gelişmiş dolandırıcılığın tespit edilmesi ile yüzde 48 oranında modellerin optimizasyonu için makine öğreniminin benimsenmesi olarak kayda geçiyor. Ayrıca, araştırmaya katılan firmaların yüzde 47,8’i bilgi birikimini ve dolandırıcılığı önleme faaliyetlerini artırmaya kararlı duruş sergiliyor. Türkiye’den araştırmaya katılan yöneticilerin yüzde 35’i, dolandırıcılık konusunda 2021 yılında önceliklerinin ‘mevcut dolandırıcılık önleme yeteneklerinin geliştirilmesi olacağını söylerken, yüzde 22’si de bu süreçte önceliği ‘dolandırıcılık önleme süreçlerinin optimize edilmesi veya otomasyonuna vereceğini belirtiyor. Araştırma sonuçlarında silo halinde çalışmayla ilgili olarak da ekiplerin yalnızca yüzde 28’inin diğer departmanlarla etkileşimleri iyileştirmeye istekli olduğu görülüyor.
‘Tehditleri tespit etmede önemli boşluklar var’
Experian Türkiye Genel Müdürü Samile Mümin, hazırlanan rapor hakkında yaptığı açıklamada:
“Araştırma sonuçlarına göre; dolandırıcıların salgın sürecine hızla adapte olmalarına karşın, şirketlerin çoğunun tehditleri tespit etme ve bunlara yanıt verme becerilerinde hala önemli boşluklar görünüyor. Diğer taraftan, kurumlar, dolandırıcılık yönetimini artık daha öncelikli olarak ele aldıklarını ve bunun için de silo yapılarının ortadan kaldırılması ile makine öğrenmesi yöntemlerinin ön plana çıktığını ifade etmekteler” dedi.
Mümin, dolandırıcılıkla etkili bir şekilde mücadele etmek, müşteri deneyimlerini geliştirmek ve işletmeyi korumak arasında hassas bir denge olmaya devam edeceğini belirterek, işletmelerin, bilgiye bütünüyle erişerek ve bilgiyi paylaşarak, mevcut ve yeni tehditler ile daha dinamik ve etkili bir biçimde başa çıkabileceğini ifade etti.