2030’un teknolojik tablosu bugün bildiğimizden çok farklı olacak. Son birkaç yıldır, dijitalleşme iş dünyasını, kamuyu ve tüketici teknolojilerini şekillendiren itici güç oldu. Ancak günümüzde, iş dünyasını, toplulukların yönetilmesini ve dünya ile etkileşimimizi kökten değiştiren üçlü bir güç var. Bu güçler, yapay zeka, bulut teknolojisi ve bağlanabilirliğin hızlı ve sürekli evrimidir.
Yazar: Nokia Türkiye Ülke Müdürü Erensoy Bilgin
Yapay zeka, manşetlere hakim olmaya başladı ve medyada yapay zekanın yarattığı heyecan azalsa da, yapay zekanın etkisi ve nüfuzu artmaya devam ediyor. Yapay zeka kod yazacak, çipleri optimize edecek ve donanımı minyatür hale getirecek. Yapay zeka, ürünlerimizin pazara çıkış süresini hızlandıracak, endüstriyel işlemleri kolaylaştıracak ve sağlık hizmetlerinde devrim yaratacak. Bulut teknolojisi kesinlikle yeni bir kavram olmamakla birlikte, bir sonraki iterasyonu yeni bir karmaşa dalgasını tetikleyecek. Ayrı silo bulutlar, kesintisiz bir bulut sürecine dönüşerek işletmelerin ürün ve hizmet sunma yöntemlerinden müşterilerle, çalışanlarla ve iş ortaklarıyla etkileşim kurma biçimlerine kadar her yönünü etkileyecek.
Bulut sistemleri, coğrafi bölgeler arasında genel, özel, hibrit, çoklu bulutlar ve bulut destekli uç cihazları kapsayacak şekilde karmaşık bir yapıya dönüşecek. Bağlanabilirliğin anlamı, bilgi aktarımından çok daha fazlasını kapsayacak şekilde genişliyor. Ağlarımız geliştikçe, artık yalnızca uç noktaları birbirine bağlamıyoruz. Ağları, bulutları ve kaynakları birbirine bağlıyoruz. Bu yeni bağlanabilirlik, beşeri, fiziksel ve dijital dünyaları birleştirecek, iş dünyasının ve endüstrinin her yönüne ve her sürecine entegre olacak.
Ağ kişiselleşecek, sağlıklı kalmamıza, daha verimli çalışmamıza ve değer verdiğimiz kişilerle daha yakın bağlar kurmamıza yardımcı olacak.Yapay zeka, bulut ve bağlanabilirlik; bunlar sadece kaçınılmaz değil, aynı zamanda gerekli. İşletmeler, endüstriler ve hizmet sağlayıcılar bu güçten yararlanarak kazançlı çıkacaklar. ABI Research’e göre, yapay zeka 2030 yılına kadar çeşitli dikey sektörlerde yaklaşık 450 milyar dolarlık bir değer artışı sağlayacak.
Accenture, şirketlerin yüzde 86’sının bulut girişimlerini artırdığını tespit etti. Yeni Nokia Küresel Ağ Trafiği 2030 raporuna göre, küresel telekom ağlarına olan talep 2022 ile 2030 yılları arasında bileşik yıllık yüzde 22 ila 25 büyüme oranı gösterecek. Bu güçleri benimsemek için Nokia, teknolojinin geleceği ve ağların bunun içinde oynadığı kritik rol hakkında yeni bir yaklaşım benimsedi. Bu yeni yaklaşıma Beyondn adını veriyoruz.
Yapay zeka, bulut ve bağlanabilirlik, biz ister harekete geçelim ister geçmeyelim mevcut durumu yeniden şekillendirecek. Ancak ağlar, bu teknolojilerin dönüştürücü etkilerini hızlandırarak müşterilerimizin tüm potansiyellerinden yararlanmalarını sağlayacak.
Nihayetinde Beyondn, bu yeni teknolojik güçlerin artan potansiyelinden faydalanmak üzere tasarlanmış, geleceğin yeniden inşa edilen ağ mimarisini ortaya koyacak. Bu geleceğin şebeke tasarımı, Nokia genelinde yüzlerce yeni inovasyon sağlayacak ve şebekeyi programlanabilir bir işletim sistemine dönüştürecek olan yeni Nokia Bell Labs araştırma girişimi UNEXT üzerine inşa edilecek.
Bağlanabilirlik ve gelecekteki ağ mimarimizde kullanılan dönüştürücü teknolojiler, dünyanın yararı için geniş kapsamlı ve büyük miktarda bilgiyi akıllı bir yaklaşımla otomatikleştirerek geleceğe giden yolu oluşturacak. Önümüzdeki aylarda, ağ oluşturmaya yönelik bu yeni bütünsel yaklaşım ve bunun arkasındaki teknoloji sağlayıcıları hakkında daha fazla ayrıntı açıklayacağım.
Ancak bugün, ağ iletişiminin geleceğine yönelik yol haritamız olan Nokia 2030 Teknoloji Stratejisini’ açıklayarak Beyondn’u başlatıyoruz. Teknoloji Stratejisi, Nokia’nın servis sağlayıcı, kurumsal ve endüstriyel müşterilerinin her biri için, önümüzdeki yedi yıl içinde karşılaşacakları yeni gerçeklere hazırlanmalarına yardımcı olacak bir rehber olarak tasarlandı. Tüm müşterilerimizi Nokia 2030 Teknoloji Stratejisini keşfetmeye davet ediyorum.
Bu rehberde çok sayıda trend sorununu tespit ediyor ve bunlardan nasıl yararlanılacağı veya bunların nasıl üstesinden gelineceği konusunda görüşler sunuyoruz. 2030’a kadar geçecek yıllar, teknolojide büyük değişimlere yol açacak. Yapay zeka her şeye nüfuz edecek, bulut tüm dünyayı saracak ve bağlanabilirlik sadece iletişimi değil, çok daha fazlasını mümkün kılacak. Bunlar ürkütücü ihtimaller olabilir ama aynı zamanda heyecan verici. Birlikte, yeni fırsatlar yaratmak ve daha iyi bir dünya inşa etmek için bu kaçınılmaz etkenlerden en iyi şekilde faydalanabiliriz.