Mutluluk 2.0 kitabının yazarlarından Doç.Dr.Selda Koydemir, bugünden itibaren Enterprise Next okuyucuları ile birlikte olacak. Koydemir’in iş dünyası ve teknoloji üzerine imza atacağı yazılarını her ayın ilk salı günü yayına alacağız. İlk yazı, iş yaşamında psikolojik ve fiziksel sağlık teknolojileri hakkında. Keyifle okumanız dileğiyle…
Çalışanlarınızın iş yerinde ne kadar mutlu ve sağlıklı olduğunu biliyor musunuz? Şayet bir fikriniz yoksa onlardan en iyi performansı göstermelerini ve işlerinden doyum almalarını beklemek sizce ne kadar doğru?
Mutluluk, iyi ve kaliteli yaşam, iş yaşamı da dâhil yaşamın farklı alanlarında pek çok avantajı beraberinde getiriyor. Mutlu insanlar daha üretken, daha başarılı, günlük yaşamdan ve iş yaşamından daha fazla doyum alıyor, daha sağlıklı sosyal ilişkilere sahip oluyor ve olası psikolojik sorunları yaşama açısından daha az risk taşıyor. Bu alanda yaptığımız araştırmalar, yaşam kalitesinin düşük olduğu çalışanların, iş yerinde oldukça düşük performans sergilediğini ve potansiyellerini kullanamadıklarını gösteriyor. Bunun farkında olan kurumlar ise, çalışanlarının fiziksel ve psikolojik sağlıklarını korumak ve desteklemek amaçlı farklı girişimlerde bulunuyorlar; örneğin kişisel gelişim amaçlı çeşitli eğitim ve seminer çalışmaları, birbirleriyle sosyalleşebilmeleri için çeşitli organizasyonlar, haftada bir gün evden çalışma olanağı, iş yerinde fiziksel egzersiz olanağı gibi fırsatlar.
Öte yandan pek çok kurumun bu konuda bilinçsiz olduğu ve çalışanlarına yeterince yatırım yapmadığı da bir gerçek. Kurumlar bu tarz yatırımların onlara pahalıya mâl olacağını düşünse de aslında bu girişimler uzun vadede çalışanların işe devamsızlıklarını azaltır, üretkenliğini ve performanslarını artırır ve bu sayede sağlık masraflarını da önemli seviyede düşürür. Günümüzde gelişen teknoloji sayesinde bu fırsatların pek çoğu artık teknoloji destekli olarak da sağlanıyor. Bunun en büyük avantajlarından birisi, kurumlar için daha az masraflı ve pratik olmasının yanında çalışanlardan kolayca veri toplanıp analiz edilebilmesi.
Sağlığımız İçin Yeni Teknolojiler
Mobil uygulamalar veya giyilebilir teknoloji gibi teknolojileri psikolojik ve fiziksel sağlığımızı artırmak ve daha kaliteli bir yaşam sürmek için sıklıkla kullanmaya başladık. Adım ölçen, diyet veya egzersiz planı oluşturan, günlük egzersiz süremizi ve aldığımız kalori miktarını takip eden, ne kadar su tükettiğimizi kaydeden, ilaçlarımızı zamanında almamızı hatırlatan, duygularımızı gözlememize, meditasyon yapmamıza veya stresle başa çıkmamıza yardımcı olan pek çok web uygulaması, mobil uygulama veya giyilebilir cihazlar var artık yaşamımızda. Örneğin daha sağlıklı ve aktif bir yaşamı desteklemek amacıyla Fitbit tarafından geliştirilen giyilebilir cihazlar, akıllı algılama ve takip etme gibi özellikleriyle kalp atışlarınızı, yaptığınız egzersizi ve uyku sürenizi ölçüyor ve size geri bildirim veriyor. Akıllı telefon uygulamalarından Moves app, telefonun GPS özelliğini kullanarak iki nokta arasında kat edilen mesafeyi ve bu sürede yakılan kalorileri hesaplıyor. İngiltere’de pek çok kurum tarafından kullanımda olan Me@mybest uygulaması ise, çalışanlara duygu durumlarını nelerin etkilediğini (o anda etkili olan stres faktörleri gibi) görmelerine yardımcı oluyor.
Bu gelişmeler oldukça heyecan verici. Ancak sorun şu ki çoğu teknolojinin psikolojik veya fiziksel sağlığa ne derece etkili olduğunu bilmiyoruz çünkü bu konuda yapılan araştırma sayısı kısıtlı. Ancak mevcut araştırmalar, yine de bazı teknolojilerin yaşamımızdaki olumlu etkisine işaret ediyor. Örneğin bilinçli farkındalığı (mindfulness) öğretmek ve uygulatmak amacıyla geliştirilen teknolojileri (HeadSpace gibi) inceleyen bir bilimsel çalışmada, bu teknolojik çözümlerin düzenli kullanımının stres ve kaygıyı az da olsa azalttığı ortaya çıktı. Bir meslektaşımla yaptığım bilimsel çalışmada ise genç yetişkinler için geliştirdiğimiz web tabanlı duygusal ve sosyal gelişim programının gençlerin mutluluk ve yaşam doyumu seviyelerini artırdığını, sosyal becerilerini desteklediğini gördük. Bunun yanında Happify, Superbetter gibi psikolojik destek amaçlı popüler mobil uygulamalarının da yine az da olsa bireylerin iyi oluş seviyelerini artırdığını görüyoruz. Ancak bunlar binlerce teknolojiden sadece bazıları. Özellikle çalışanlar arasında yapılan çalışmalar ise çok daha kısıtlı.
Çalışanlar İçin Uygun Teknolojik Çözümler
Çalışanlar arasında psikolojik ve fiziksel sağlığı desteklemek amacıyla en çok kullanılan teknolojiler mobil uygulamalar. Kendi telefonlarına çeşitli uygulamalar yükleyerek duygu ve davranışlarına yönelik kişisel takip yapabiliyor, olası sağlık sorunlarının farkına varabiliyor. Giyilebilir teknolojilerin en büyük avantajlarından birisi ise, gerçek zamanlı veri toplaması. Örneğin çalışanlar bu teknolojiler sayesinde uyku veya fiziksel egzersiz alışkanlıklarına ait verileri depolayabiliyor ve sağlıklarını tehdit eden bir durum varsa bunu anlama olanağı yakalıyorlar. Kurumlar da çalışanlarının bu verileri sayesinde işyerindeki performans düşüklüğü, sağlık sorunu veya iş doyumsuzluğu gibi sorunları fark edebiliyor.
Kurumlar için etkili yöntemlerden biri de çalışanları için özgün olarak geliştirilmiş çözümlerden yararlanmak. Çalışanların ihtiyaçları düşünülerek geliştirilmiş başarılı platformların sayısı giderek artıyor. Bu platformlar, ağırlıklı olarak internete bağlı nesneleri, giyilebilir teknolojileri ve uygulama tabanlı takip yöntemlerini kullanıyor. Bu teknolojiler ve yöntemler yardımı ile çalışanların gündelik hareketleri ile ilgili veriler toplanıyor bu veriler yine çalışanların ve kurumların yararına kullanılıyor. Gizliliğin ve kişilik haklarının da gözetildiği bu tip platformlarda çalışanlar kendileri hakkında toplanan verileri kontrol etme şansına sahip olabiliyorlar. Bu şekilde etkin ve bilinçli veri sayesinde, çalışanların ihtiyaçlarına uygun destek planları çıkartıp sunuyorlar.
Örneğin Castlight, çalışanların sağlık hizmetlerini daha düşük ücrette alabilmelerini sağlayan bir platform. Kişiselleştirilmiş sağlık takip deneyimi sunuyor, ödüller dağıtıyor ve gerçek zamanlı veri derleyip analiz imkânı veriyor. Bu platform, çalışanların giyilebilir cihazlarına bağlı ve bu şekilde kurum tarafından takip sağlanması da mümkün. Kurum, çalışanlarının verilerini toplayarak bunu Castlight’a gönderiyor ve bu veriler Castlight tarafından analiz edilerek çalışanların platformu nasıl kullandığı gözlemlenebiliyor. Bu sayede platformun kuruma ve çalışanlara sağlık hedeflerine ulaşmada yardımcı olup olmadığı görülebiliyor. Burada sadece bir örnek üzerinden değerlendirmiş olsam da Virgin Pulse, Sonic Boom Wellness gibi fiziksel ve psikolojik sağlık üzerine çalışan şirketler tarafından geliştirilmiş ve tasarlanmış çözümler de pazarda mevcut. Son yıllarda yapay zekâ uygulamalarının da psikolojik ve fiziksel sağlığı destekleme amaçlı teknolojik çözümler olarak yaygınlaşmaya başladığını görüyoruz. Bunlardan birisi sohbet robotları. Bu robotlar, yazılı veya sesli mesaj ile iletişim kurarak kullanıcıya yardım götürmeye çalışıyor. İlerleyen yıllarda bu robotların daha da gelişerek bireylere farklı destek olanakları sağlamaları bekleniyor.
Kurumlar Nelere Dikkat Etmeli?
Piyasada mevcut olan binlerce teknolojiden hangisini nasıl seçeceğiniz ve bunları hem kurumunuz hem çalışanlarınız için en etkili şekilde nasıl kullanabileceğinize odaklanmak çok önemli. Kurumunuzun çalışan sağlığına yönelik bir stratejisi varsa – ki olduğunu umuyorum – kullanmayı düşündüğünüz yeni teknolojileri de bu strateji ile uyuşacak şekilde seçmeniz ve genel eğitim ve sağlık programınıza entegre etmeniz en uygunu. Sonrasında ise hem kendiniz hem de çalışanlarınız arasında bu teknolojilerin tüm hedef ve amaçlarını doğru şekilde anlamaya çalışmak kritik önem taşıyor.
Teknolojilerin çalışanlarınız tarafından kullanılmasını teşvik etmeye ise bu tarz teknolojilerin tanıtıldığı toplantılar yaparak, ilgili teknolojileri bireysel olarak kullanan çalışanların deneyimlerinin paylaşıldığı buluşmalar düzenleyerek, kendilerine en uygun teknolojiyi bulmalarına yardımcı olmak için bilgilendirici yazı ve videolar hazırlayıp paylaşarak başlayabilirsiniz. Çalışanların kendilerine en uygun teknolojileri gönüllü bir şekilde kullanmalarının önemini ve onlar için getirebileceği fırsatları anlamalarına yardımcı olabilirsiniz. Hemen hepimiz, bu tarz teknolojileri kullanmaya başladıktan çok kısa bir süre sonra bırakma eğilimi gösteriyoruz. Çalışanları davranış değiştirme konusunda motive etmek oldukça güç. Hem kurumların hem çalışanların, bu teknolojilerin gerçekten işe yarayıp yaramadığına dair kanıta ihtiyacı var. Bunun içinse daha önce farklı kurumların bu teknolojilerden yararlanarak çalışanların davranış ve tutumlarında nasıl değişiklikler yarattığını gösteren örnek vaka çalışmaları anlatabilirsiniz. Bilimsel çalışma sonuçlarından ve uzman görüşlerinden yararlanmak da iyi bir seçenek. Ayrıca çalışanlar için doğru kullanılan bir ödül sistemi ve rekabet, bu tarz teknoloji kullanımını teşvik eden şeyler arasında.
Bunun dışında çalışanlarla sürdüreceğiniz açık bir iletişim ile kendilerinden toplanan verilerle ilgili konuşmanız önemli. Bu verilerin ne anlama geldiğini ve yaşam kalitelerini artırmak için teknolojileri nasıl daha iyi kullanılabileceklerini tartışmak yerinde olacaktır. Ayrıca çalışanların da iş yerlerini nasıl algıladıklarını, iş ortamlarıyla ilgili ne düşündüklerini ve iş yerinde psikolojik ve fiziksel sağlıklarını geliştirmek için nelere ihtiyaçları duyduklarını yöneticileriyle konuşabilmeleri, onları teknolojik çözümleri kullanma konusunda cesaretlendirecektir.
Hangi verilerin toplanacağı, paylaşılacağı ve verilerin gizliliği konusunu da atlamamak gerek. Kurumlar, çalışanlarından veri toplarken onlardan mutlaka izin almalı, hangi verilerin kendileriyle paylaşılacağı ve analiz edileceği konusunda onlara seçme hakkı vermeli. Verilerin paylaşılmasının nedeninin onlara geri bildirim vermek ve daha iyi bir strateji geliştirmek amaçlı kullanmak olduğunu hatırlatmakta fayda var. Bu teknolojilerin kullanılmasının ve verilerin paylaşılmasının zorunlu hale getirilmesinin ise olumsuz sonuçlar doğurabileceğini ve motivasyonu kırabileceğini unutmamalı.
Bir diğer önemli nokta da teknoloji kullanımının olası olumsuz etkileri. Bunlardan birisi, teknolojilerin uzun süre kullanımından sonra yorgunluğun baş gösterme olasılığı ve bu nedenle çalışanların teknolojiden uzaklaşma ihtiyacı hissetmeleri. Bunun yanında bir kişi için işe yarayan bir çözümün bir diğeri için olumsuz sonuçlar doğurabileceğini de bilmek gerekiyor. Bir kurumdaki tüm çalışanlara uyan tek bir teknolojiden bahsetmek mümkün değil. Bu nedenle hangi teknolojinin nasıl ve ne kadar süre kullanılacağı kişiye göre belirlenmeli ve bu konuda bir uzman tarafından mutlaka bilgilendirme yapılmalı. Teknoloji her ne kadar pek çok konuda işimizi kolaylaştırsa da yanlış kullanımında fiziksel ve psikolojik olarak olumsuz etkiler doğurabileceği bir gerçek.
Selda Koydemir Hakkında
Doç. Dr. Selda Koydemir, kurucusu olduğu Londra merkezli Research Maze isimli şirket çerçevesinde kurumlara kullanıcı deneyimi alanında danışmanlık yapıyor, çalışan ve yönetici eğitimleri düzenliyor. Yine Londra merkezli Humanayz isimli tasarım ve araştırma şirketinde araştırma koordinatörü görevini sürdürüyor. Ayrıca Onursal Profesörlük unvanını aldığı Almanya Bamberg Üniversitesi’nde Psikoloji Bölümü’nde bilimsel çalışmalarına devam ediyor. Selda Koydemir, 2017’de çıkan ve kısa sürede 2.baskısı yapılan Mutluluk 2.0 kitabının yazarlarındandır. Daha detaylı bilgi için burayı ziyaret edebilirsiniz.