Estonya’nın dünyada ilk kez uygulamaya geçirdiği e-Residency (e-Oturum) programıyla ilgili sorularımızı Estonya e-Residency Programı Yöneticisi Kaspar Korjus yanıtladı.
Estonya Cumhuriyeti, Avrupa Birliği (AB) çapında iş yapmak isteyen girişimcilere, bulundukları ülkeden ayrılmadan bir Avrupa şirketi kurmak için en elverişli çözümü sunuyor. Estonya’nın dünyada ilk kez uygulamaya geçirdiği e-Residency (e-Oturum) programı ile girişimciler, dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar küresel bir AB şirketi kurabilmelerini sağlayan resmi dijital kimlik elde etme hakkını kazanıyor.
Proje fikri nasıl doğdu?
e-Residency (e-Oturum) programı resmi olarak Aralık 2014’te başlatıldı. Ancak, bu hikâyenin arkasında Estonya için yeni büyük konseptler arayışı ile Estonya Kalkınma Fonu ile eski Skype başkanı Sten Tamkivi tarafından başlatılan bir yarışma olduğunu söyleyebilirim. Bu yarışmada potansiyel olarak küresel çekiciliğe sahip birkaç proje önerilmişti ve bunlardan biri de “2025 yılına kadar 10 milyon e-Estonyalı” isimli projeydi. Proje, daha sonra Estonya Cumhuriyeti Bilişim Kurulu Başkanı olan Taavi Kotka ile o dönemden beri Estonya İçişleri Bakanlığı Göç ve Sınır Politikası Dairesi Başkanı olan Ruth Annus ve daha sonra Estonya Hükümet Bürosu Strateji Birimi için Bilgi ve İletişim Teknolojileri Politika Danışmanı olan Siim Sikkut tarafından sunulmuştu.
Bu proje yarışmayı kazandı ve e-Residency programının temelini oluşturdu. Proje, tüm siyasi partilerden daha önce görülmemiş bir destek gördü ve parlamento programın Aralık 2014’ün başından itibaren hayata geçirilmesi için yeşil ışık yaktı.
e-Residency fikiri radikal ancak oldukça basit bir fikir ve arkasında “Neden bir ülke kendi hizmetlerini sadece kendi vatandaşlarına ve sakinlerine sunarken dünyanın herhangi bir yerinden başkalarına sunmasın ki?” sorusu yatıyor.
Dünya genelinde benzer projeler var mı?
Hiçbir modelin bir ülkeden diğerine tam olarak kopyalanamayacağına inanıyoruz. Estonya yıllar içerisinde dijital bir toplum kurduğu için e-Residency programını hayata geçirmek mümkün olabildi. Programın doğuşunun ardında ayrıca Estonya’nın inovasyon ve şeffaflık konusundaki zihniyeti, dünyanın geri kalanıyla daha fazla ticari ilişki kurma ihtiyacı ve ülkenin kendisini daha çevik, kapsayıcı ve güçlendirici bir yapıya dönüştürme vizyonu da bulunuyor.
Ancak, çoğu zaman deneyimlerimizden ilham almak isteyen ülkelerden politik delegasyonlar bizi ziyaret ediyor. Azerbaycan’daki “m-residency” ile Litvanya’nın şirket kurarken Blockchain teknolojisinin kullanımına izin vermeyi hedefleyen programı bunlardan bazıları. Bu tür gelişmeler, bizi de yenilikçi olmaya zorladığı için, bizde de heyecan yaratıyor. Dünya çok hızlı değişiyor ve ülkeler yeni sorunları ele almayı reddettiklerinde veya başlarını kuma gömdüklerinde kolaylıkla geride kalabiliyorlar. Estonya’nın, “dünyanın en gelişmiş dijital toplumu” olarak adlandırıldığını biliyoruz ve bununla gurur duyuyoruz. Ancak bu gurur, şöhretimizin arkasına sığınıp arkamıza yaslanmaya neden olmuyor. Uzun vadede, e-hizmetlerin kalitesine dayalı olarak daha fazla ülkenin e-servisler için rekabet edeceğine inanıyoruz.
İlk dönemde kaç şirket açılması hedeflendi ya da beklendi?
Başlangıçtaki hedefimiz, e-Residency programında sunduğumuz dijital kimliğimizi dünya çapında 10 milyon kişinin edinerek Estonya’nın dijital topluluğuna katılmasıydı. Ancak, e-vatandaşlarımızın aldığımız geri bildirimler bize e-Residency programının, dünyanın pek çok farklı ülkesindeki girişimcilerin ve serbest çalışanların karşılaştığı sorunları çözdüğünü gösterdi. Böylece, işin geleceğini değiştiren küresel girişimcilere ve serbest çalışanlara odaklandık. Şu anda 150 ülkeden 35.000’den fazla kişi e-Oturum sahibi. Program aracılığı ile Estonya’da 5,500’den fazla şirket kuruldu. Hedefimiz, 2021 yılına kadar 150.000 e-Oturum sahibine ve 20.000 şirkete ulaşmak.
Her ne kadar e-Oturum sahiplerinin hikâyeleri farklı olsa da ortak noktaları da bulunuyor. e- Oturum sahipleri Estonya’yı problem çözen bir ülke olarak görüyor ve bundan gurur duyuyoruz. Dünyadaki herkesin başarılı bir girişimci olmak ve potansiyellerini açığa çıkarmak için ihtiyaç duydukları araçlara erişme fırsatına sahip olması gerektiğine inanıyoruz.
Gelecek hedefleriniz neler?
e-Residency programının sunduğu sınırsız toplum dünya çapında bir örnek olarak görülüyor. Tabii program ekonomik açıdan fayda sağlamasaydı uygulanabilir olmazdı. Örneğin birkaç gün önce, e-Oturum sahiplerine hizmet sunan Estonyalı şirketlerden biri olan LeapIn’in, bu yıl istihdam alanında en hızlı büyüyen üçüncü Estonya startup şirketi olduğu açıklandı; bunu duymaktan çok mutluyuz. Deloitte’ın açıkladığı bir raporda ise e- Oturum programımızın 2025 yılına kadar Estonya ekonomisine 1,8 milyar avro katkı sağlayabileceği belirtildi.
Teknolojinin insanların hayatını daha iyi hale getireceğine inanıyoruz. Bazı insanlar teknolojinin bozulmaya yol açtığını söylediğinin farkındayız, ancak daha uzun vadede biliyoruz ki teknolojinin açtığı bu yol ileriye doğru gidiyor. Estonya’nın gelecekte bir öncü olmaya devam edeceğine inanıyoruz.