Samsung denilince hepimizin aklına bireysel teknolojilerin çevresini saran ışıltılı bir dünya geliyor. Perdeyi biraz araladığınızdaysa bu dev şirketin bugüne dek fazla dikkat çekmeyen kurumsal yüzüyle karşılaşıyorsunuz. Detayları Samsung Electronics Türkiye Kurumsal Satış Direktörü Tuğbay Aşkın’dan dinledik.
Samsung denildiğinde hepimizin aklına bireysel teknolojilerin çevresini saran ışıltılı bir dünya geliyor. Parlak ekranlarla ve etkileyici inovasyonlarla bezeli cep telefonları, tablo gibi duvara asabileceğiniz televizyonlar, akılı saatler, kulaklıklar, buzdolapları, çamaşır makineleri ve daha nicesiyle, dünyada başkalarını takip etmek yerine elini attığı hemen her alanda icat çıkaran, eğilimlere yön veren ender markalardan biri.
Markayı tüketici tarafına yönelik ürünleriyle öylesine özdeşleştirmişiz ki, geçtiğimiz haftalarda Tuğbay Aşkın’ın Samsung Electronics Türkiye Kurumsal Satış Direktörü olarak atandığını haber veren bülten posta kutuma düşünce şöyle bir duraksadım. Samsung ve kurumsal ifadeleri yan yana geldiğinde aklımda net bir resim oluşmuyordu. Hikayenin fazla duyulmamış bir tarafına denk geldiğimi düşündüm ve tamamını öğrenmeye karar verdim.
Tuğbay Aşkın, başlangıcı oldukça eskiye dayanan zengin bir iş tecrübesine sahip. 1993 yılında girdiği Hazine Müsteşarlığı’nda BT Uzmanı olarak çalışırken 1997 yılında Microsoft’un Avrupa’daki merkezine Windows Program Manager olarak transfer olmuş. 14 yılını geçirdiği Microsoft’ta Windows Media Player Int. Grup Yöneticisi, Windows 2000 Release Yöneticisi gibi kritik sorumluluklar üstlenmiş. 2011 yılında Oracle’a geçerek Oracle İş Uygulamaları Bölge Satış Müdürü ve Kıdemli Kanal ve Stratejik Ortaklıklar Müdürü olarak görev yapmış.
Özetle Windows Media Player’in Play tuşuna bastığınızda çalan müzikten bankadan gönderdiğiniz EFT’nin alıcısına ulaşmasına kadar bir yerlerde kendisinin parmağı var.
Kurumsal Teknolojilerin Olmazsa Olmazı Güvenlik
Aşkın, 2017 yılından beri Samsung Electronics Türkiye’de görev yapıyor. Bu, yıllarını Amerikan şirketlerinde geçirmiş bir yönetici için aynı zamanda önemli bir kültürel değişime karşılık geliyor. Kendisi Amerika ve Asya şirketlerinde çalışmanın farkını şöyle anlatıyor:
“Amerikan stili yönetim vizyonunda hep markete giriş formasyonuyla çalıştıktan sonra Güney Kore firmasına geçmek bende pozitif bir genişleme getirdi. Amerikan şirketlerinde hikaye her zaman en iyi uygulamalar üzerine kuruludur. Diğer yandan yaptığınız işi hep bildiğiniz şekilde sürdürmek zamanla bir rehavet oluşturur. Bu nedenle Samsung’da beni en çok etkileyen şey değişime açık olması. Her yıl oyunumuzu değişiklik üzerine kuruyoruz, değiştirerek daha iyiye ulaşma şansını göz ardı etmek istemiyoruz. Çünkü oyunu siz değiştirmezseniz başkası değiştiriyor. Bu çevik bakış açısı buradaki iş yaşamımızın gündelik bir parçasını oluşturuyor.”
Aşkın’ın deyimiyle benzer geniş bakış açısı Samsung’un kurumsal hizmetlerine de yansıyor. “Kurumsal teknolojilerin olmazsa olmaz unsurlarından biri güvenlik” diyor Aşkın. “Basit bir örnek vereyim. Şirketler geçmişte çalışanlarının kullanacakları mobil cihazları kendileri temin ediyordu. Bugün BYOD (Bring Your Own Device) adını verdiğimiz, çalışanların işe kendi cihazlarını getirdiği bir çalışma kültürünü benimsedik. Diğer yandan kişisel cihazların kurumsal dünyaya bu ölçüde müdahil olması güvenliğe dair endişeleri beraberinde getiriyor. Biz bunu donanımdan yazılıma tüm seviyelerde güvenlik tanımı yapabilen bir platform olan Samsung Knox ile çözdük. Knox ile aynı cihazı hem bireysel hem kurumsal kullanıma uygun olacak şekilde bağımsız iki bölüme ayırabiliyoruz. Bu dönüşüm ekranı sağa çekince bireysel, sola çekince kurumsal dünyaya adım atabileceğiniz kadar kolay hale geliyor ve bu iki bölüm birbirine asla müdahale etmiyor. Böylece kurumsal alandaki uygulama ve kullanım izinlerini özelleştirebiliyor, örneğin iş için çektiğiniz fotoğrafların tamamen farklı bir yerde güvenle tutulmasını ve sadece belirlenen izinler çerçevesinde paylaşılmasını sağlayabiliyorsunuz.”
Samsung Harici Cihazlar Knox’un Yönetim Yeteneklerinden Faydalanıyor
Aşkın’ın anlattığına göre Samsung Knox, kurumsal cihaz yönetimi konusunda da önemli bir potansiyele sahip. Bu sayede kurumsal bir cihazı sahibine teslim etmeden önce, daha cihaz kutunun içindeyken, el değmeden kime, hangi profilde, hangi uygulama setiyle ve hangi kısıtlamalar eşliğinde teslim edileceğini belirleyebiliyorsunuz. Bu sayede örneğin bir bankanın Samsung’dan aldığı 20 bin cihazın tamamının kullanıcılara uygun şekilde profillenmesi sadece yarım gün sürmüş.
Aşkın, bu çözümün iş sürekliliğinde de ciddi fayda sağladığının altını çiziyor. “Cihaz bozulup servise gittiğinde, onarımın ardından açıldığı zaman bir önceki profiliyle açılmasını ve fonksiyonuna kaldığı yerden devam etmesini sağlayabiliyoruz” diyor Aşkın. Ayrıca Knox’un Samsung harici cihazlar için de bir yönetim platformu olduğunu söylüyor: “Knox Samsung cihazlarıyla bir araya geldiğinde gerçek potansiyeline ulaşsa da, Knox’u diğer cihazların yer aldığı karma bir ortamda Mobile Device Management (MDM) platformu olarak kullanabiliyorsunuz. Böylece Android, iOS ve Windows cihazlarının tümünü kapsayan bir yönetim platformuna kavuşuyorsunuz.”
Kağıtsız Ofisi Tam Anlamıyla Hayata Geçirmek İçin Çalışıyor
Samsung’un kurumsal çözümlerinin bir diğer ayağı da, cihazların çözümle birlikte bir paket halinde sunulması. Aşkın bunu şöyle anlatıyor:
“Diyelim ki sizin belli teknik özelliklere sahip cihazlara ihtiyacınız var, ama bunların üzerine belli uygulamaların ve yapılandırmaların yerleştirilmesini istiyorsunuz. İş ortağı ekosistemimizle bunu gerçekleştirebiliyoruz. Kağıtsız ofis çözümleri buna güzel bir örnek. Bugün pek çok hizmet mobil platformlar üzerinden baştan sona yönetilebiliyor. Fakat kimi zaman regülasyonlar nedeniyle elektronik ortamdan konvansiyonel ortama geçiş yapmanız gerekiyor. Örneğin bir noktada karşınızdaki belgeye ıslak imza atmanız şart koşuluyor. Biz bu gibi durumlarda iş ortaklarımızın kurguladığı entegrasyon çözümleri ve Samsung’un S-Pen teknolojisiyle biyometrik gereksinimlere uygun şekilde imzanın elektronik ortamda atılmasını sağlayabiliyoruz. Bankaya gidiyorsunuz, imzanızı tablet üzerinden atıyorsunuz. Bu kağıtsız ofis vizyonunun gerçek anlamda hayata geçirilmesi yolunda attığımız önemli bir adım. Şu an bu çözüm üzerinde birlikte çalıştığımız 3 iş ortağımız var ve 40’ın üzerinde referansa sahibiz.”
Mobil Cihazlar Ödeme Sistemlerinden Daha Fazlasına Odaklanıyor
Bunun yanında akıllı cihazlarda artık iyice yaygınlaşan ve bizde temassız olarak bilinen NFC (Yakın Alan İletişimi) teknolojisi, bu cihazları ödeme veya ödeme alma noktası olarak konumlandırmada önemli bir potansiyele sahip. S-Pay ile dünyada bu potansiyeli bir yere kadar hayata geçiren Samsung, Türkiye’de de bunu yaygınlaştırma peşinde. “Ödeme sistemlerinde yoğun çalışmalarımız var” diyor Aşkın. “Günümüzde M-POS dediğimiz, mobil cihazların ödeme makinesi olarak kullanıldığı bir kavram mevcut. Samsung’un Türkiye’deki iş ortaklarıyla ve finansal kuruluşlarla bunu sahaya indirmek için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bu süreç uygulama safhasında gerektirdiği çabanın yanı sıra çeşitli otoritelerden onay almanızı, hem yazılımınızı hem donanımınızı bu işe uygun hale getirmenizi gerektiriyor. Samsung olarak biz her ikisine de sahibiz.”
Samsung Knox güvenlik platformu burada yine devreye giriyor. Zira akıllı telefonların bugüne dek müzik çalardan fotoğraf makinesine pek çok teknolojiyi kendi üzerinde toplamasından farklı olarak, bir ödeme platformunun kasiyerin cihazında yer alması ayrı bir özen gerektiriyor. “Samsung olarak bu konsolidasyon anlayışını vizyonumuzun ortasına yerleştirdik, ama işi ödemeyle sınırlı tutmuyoruz” diyor Aşkın. “Mağaza çalışanının tek bir cihaz üzerinden müşteri kasaya gitmeden ödeme alabilmesini, barkod okutarak stok kontrolü yapabilmesini, çalışma arkadaşlarıyla iletişim kurabilmesini ve daha fazlasını sağlıyoruz. Kargo, telekomünikasyon ve diğer sektörlerde bunun pek çok örneği var.”
Kurumsal Pazarda ‘Şık ve Dayanıklı’ Segmentini Yerleştiriyor
Tabii tüm bu süreçler her gün görmeye alıştığımız narin ve ışıltılı cihazların aksine, zorlu ortam ve kullanım koşullarına dayanıklı cihazlara ihtiyaç duyuyor. Samsung’un da böyle cihazları var, ancak Aşkın’ın deyişiyle bu cihazlar yalnızca kurumsal satış kanallarından temin edildiği ve tüketici kanallarında yer almadığı için göze pek görünmüyor.
“Hem tablet hem cep telefonlarında IP-68 su ve toza karşı korumalı, Military Grade (MILSTD 810g) dayanıklılık sertifikalı, temizliğe ve dezenfeksiyona uygun, eldivenle kullanılabilen farklı ekran boyutlarına sahip ürünlerimiz mevcut” diyor Aşkın. “Bunlar son kullanıcı cihazlarına kıyasla çok daha sağlam, dayanıklı, zorlu ortam koşullarından etkilenmeyen, performans kaybı yaşamayan cihazlar. Bizim farkımız, bunları tasarlarken Samsung’un en bilinen özelliklerden biri olan şık tasarım öğelerinden vazgeçmiyoruz. Samsung Xcover Pro ve Tab Active3 Tablet gibi ürünlerimizle hem dayanıklı hem şık olarak tabir edilen yeni bir segment oluşturduk. Burada ciddi bir pazar payı edindik ve hızla büyümeye devam ediyoruz.”
Samsung Türkiye Kurumsal Projeleriyle Dünyaya Örnek Gösteriliyor
Özetle Samsung, mevcut cihazlarının sunduğu yetenekleri kurduğu iş ortaklıkları eşliğinde bir çözüm ekosistemine dönüştürerek kurumların inovatif çözümlerinin merkezinde yer almak ve bu alanda payını artırmak istiyor. İstanbul Levent’te yer alan Samsung İnovasyon Merkezi’nde bunların demoları da mevcut. Merkezde 50 iş ortağına ait çözümler sektörlere bölünmüş olarak yer alıyor ve sunulan çözümlerin müşterilerin kafasında netleşmesine yardımcı oluyor.
Son olarak Aşkın’a Samsung globalin Türkiye’ye bakışının nasıl olduğunu sorduk. “Türkiye olarak ürettiğimiz çözümlerin niteliğiyle diğer bölgeler için örnek gösterilen bir konumdayız” diye yanıtladı Aşkın. “Buradaki çözümlerimizi globale taşıyan iş ortaklarımız mevcut. Samsung olarak bizim için en önemli şeylerden biri teknolojiyi doğru kullanmak, önümüze çıkabilecek sıkıntıları önceden adreslemek. Türk kimliğimizle, Türkiye’deki regülasyonları dikkatle incelemek ve bunlara uyum sağlamak için dikkatle mesai harcıyoruz. Her türlü ihtiyacımızda merkezden büyük destek alıyoruz. Kendi kuralları olmasına rağmen buradaki faydayı gördüklerinde önümüzü açmak, bu kuralları esnetmek için gerektiğinde bize çok yardımcı oluyorlar. Oyun alanımızı genişletiyorlar. Bu da yerel çözümler üretme konusunda bizi daha güçlü hale getiriyor.”