Dijital reklamcılığın hızla büyüdüğü, ekonomik belirsizliklerin ve maliyet baskılarının arttığı bu dönemde, markalar reklam bütçelerini nasıl dengeleyeceklerini sorguluyor.
Küresel ölçekte reklam sektörü, hızla dijitalleşen medya platformları, değişen tüketici davranışları ve ekonomik belirsizliklerle şekilleniyor. 2024 yılı itibarıyla, küresel medya yatırımlarının 947 milyar 70 milyon dolara ulaştığı tahmin ediliyor. Bunun da yüzde 60’ının dijital mecralara yönlendirildiği öngörülüyor. Dijital reklamcılıkla ilgili büyüme, özellikle sosyal medya ve geleneksel arama motorlarının etkisiyle hızlanıyor.
Küresel çapta medya yatırımları yüzde 8,1 oranında bir artış gösterirken Türkiye ise yüzde 39,4’lük büyüme ile en hızlı büyüyen medya pazarı olarak öne çıkıyor. Reklamcılar Derneği (RD), Reklamverenler Derneği (RVD) ve İnteraktif Reklamcılık Derneği (IAB) tarafından yayımlanan ‘2024 Türkiye Medya ve Reklam Yatırımları Raporu’na göre, Türkiye’de geçen yıl toplam medya ve reklam yatırımları 253 milyar 600 milyon TL olarak gerçekleşmiş durumda. Bu, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 78,9’luk büyük bir artışa işaret ediyor. Medya yatırımlarının çoğu dijital platformlarda yoğunlaşırken, dijital yatırımlar 158 milyar TL’yi geçiyor ve bunun büyük kısmını da sosyal medya reklamları oluşturuyor.
Öte yandan, perakende medyanın da Türkiye’deki reklam yatırımları içinde önemli bir yer tutmaya başladığı ve markaların yüzde 74’ünün perakende medya için bütçe ayırdığı dikkat çekiyor. Bu yükselen tabloda reklam sektörünün, ekonomik dalgalanmalar ve değişen tüketici davranışlarıyla yeniden şekillendiği de gözden kaçmıyor.
Performans ve imaj kampanyalarının etkileri
Bu dönemde özellikle dijital reklamcılıkta önemli bir büyüme bekleniyor. Ancak markalar, giderek artan maliyet baskıları ve belirsizlikler karşısında reklam stratejilerini yeniden gözden geçiriyor. Zorlu ekonomik dönemlerde, reklam bütçelerinin nasıl dengelemesi gerektiği, markaların sürdürülebilir büyüme sağlamaları açısından kritik bir konu haline gelmiş bulunuyor. En önemli zorluk, kısa vadeli dönüşüm hedefleriyle markanın uzun vadeli itibarını korumak arasında dengeyi kurabilmekte yaşanıyor.
‘Performans odaklı reklamlar’ hemen sonuç almak isteyen markalar tarafından tercih edilirken, ‘imaj kampanyaları’ ise uzun vadede marka değerini artırmaya yardımcı oluyor. Ancak, ekonomik belirsizlikler ve maliyet baskıları altında, birçok marka kısa vadeli dönüşümleri ön planda tutmak zorunda kalıyor.
Zor zamanlarda bütçe yönetimini sadece performansla sınırlamanın, markaların sürdürülebilirliğini tehlikeye atabileceğini söyleyen Adform Türkiye, MEA ve Orta Asya Başkanı Cem Eroğlu, “Performans ve imaj kampanyalarını dengeli bir şekilde yönetmek, markaların hem anlık sonuç almasını hem de uzun vadede güçlenen bir marka algısı oluşturmasını sağlar” diyor.
Adform’un araçlarıyla dengeyi kurmak
Bu noktada Adform, reklamverenlerin bütçelerini optimize ederek hem performans hem de imaj kampanyalarını dengeli bir şekilde yürütmelerine yardımcı olan çözümler sunuyor. Campaign Planner aracı, gerçek zamanlı analizler ve otomatik omnichannel medya planı önerileriyle markaların hedef kitlelerine en doğru zamanda en verimli şekilde ulaşmalarını sağlıyor. ID Fusion çözümü ise çerezsiz reklamcılık ve gizlilik regülasyonlarına uyum konusunda markaların daha doğru ve verimli reklamlar yapmalarına imkan tanıyor.
Dijital medyanın hızlı büyümesi ve performans reklamlarının kısa vadede daha fazla ilgi görmesiyle birlikte, markaların imaj kampanyalarına da yatırım yapmayı sürdürmeleri gerektiğinin gerektiğine vurgu yapan Cem Eroğlu, “Adform’un sunduğu bu yenilikçi çözümlerle markalar, reklam bütçelerini sadece kısa vadeli dönüşüm hedefleriyle değil, uzun vadeli değer yaratma ve güven inşa etme stratejileriyle de kullanabiliyor. Önümüzdeki dönemde, reklamverenlerin sadece dönüşüm değil, uzun vadeli marka güvenini ve itibarını sağlamaya yönelik stratejilere daha fazla önem vermesi bekleniyor” diye anlatıyor.