Dell Technologies META (Ortadoğu, Türkiye ve Afrika) Bölgesi Kıdemli Başkan Yardımcısı Mohammed Amin Enterprise Next röportajlarında konuğumuz oldu.
Geçtiğimiz ay ülkemizi ziyaret eden Dell Technologies META (Ortadoğu, Türkiye ve Afrika) Bölgesi Kıdemli Başkan Yardımcısı Mohammed Amin, sorularımıza içten yanıtlar verdi.
Enterprise Next: Pandemi dönemiyle birlikte hız kazanan dijital dönüşüm trendinin mevcut durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Önümüzdeki dönemde dijital dönüşümde ne tür değişiklikler bekleniyor?
Mohammed Amin: Pandemi döneminde, küresel olarak işletmelerin yüzde 85’inden fazlasının dijital dönüşüm programlarını (Dell Technologies Index 2021 Araştırması) hızla takip ettiklerini ve dijital olarak daha gelişmiş şirketlerin, yaşanan krizde büyümelerinden ödün vermeden yol alabildiklerini gördük. Akademetre ile yaptığımız bir başka araştırmada 2020 yılında özellikle Türkiye’deki işletmelerin yüzde 82’sinin dijital dönüşüm programlarını hızlandırdığını gözlemledik. Bu, iyi bir ilerleme kaydedildiğini gösteriyor olsa da daha yapılacak çok iş var. Dijital dönüşümde süreklilik, pek çok işletme geleceğine doğru yol alırken önlerinde kemikleşmiş engellerle karşı karşıya kaldığı için çok da kolay değil. Son 2 yılda kuruluşların teknoloji altyapılarını geliştirip güçlendirdiklerine şahit olduk. Bugün itibarıyla müşterilerimiz, çok çeşitli iş uygulamalarını ve kritik iş yüklerini karşılamak için gereken gücü ve güvenliği sağlayacak teknoloji çözümleri istiyor. Genel stratejik hedeflerine ulaşmak amacıyla üzerinde çalıştıkları kritik projelere odaklanmak için verimsizlikleri ortadan kaldırmanın, zaman ve finansal kaynak yaratmanın yollarını arıyorlar.
Pandeminin etkilerinin azaldığı bu dönemde dijital dönüşüm, büyüme elde edilmesi için önemli bir güç çarpanı. Teknolojinin, ekonomik toparlanmanın yolunu açmada kilit bir rol oynayacağına inanıyoruz. Ancak dijital dönüşüm çok kolay değil, karşılaşılan en yaygın iki zorluk olarak karşımıza, işletmelerin altyapılarının eski oluşu ve güçlü veri koruma stratejisine sahip olma konusunda anlayış eksikliği çıkıyor. İşletmelerin öncelikle bu yeni dijital dünyada altyapılarını modernize etme, çoklu buluta geçme, bağlantılı iş gücü oluşturma, kritik varlıklarını güvenceye almanın uzun vadeli iş başarısını sağlayacak unsurlar olduğunu, bunu başaramamaları durumunda geride kalacaklarını anlamaları gerekiyor. Sonrasındaysa dijital dönüşüm açısından bakıldığında dayanıklı bir siber temele sahip olunması gerekiyor. İş dayanıklılığınız yoksa, dijital temelinizin diğer tüm unsurları risk altında oluyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2021 Küresel Risk Raporu’nda siber güvenlik konusundaki yetersizliğin önümüzdeki on yıl içinde insanlığın karşı karşıya kalacağı en büyük tehditler arasında gösterildiğini biliyor muydunuz? Yeni teknolojiler yenilik yapma fırsatları yaratırken, büyük ölçekli veri kayıplarının daha fazla yaşandığını ve fidye yazılımı saldırılarının arttığını görüyoruz, bu nedenle iş dayanıklılığı planlaması hayatta kalmanın anahtarı olarak karşımıza çıkıyor. Son olarak da Gartner’ın, 2025 yılına kadar kurumsal verilerin yüzde 75’inin veri merkezi veya bulut dışında oluşturulacağı ve işleneceği yönündeki tahminleri göz önüne alındığında, veri yönetimini kolaylaştırmanın bir yolunu bulmak yadsınamaz bir ihtiyaç olarak ortaya çıkıyor. Bir işletme verilerini ne kadar iyi bilir ve bunlara ne kadar hâkim olursa, o kadar güçlü içgörüler kazanabiliyor ve nihayetinde daha cesur ve sağlam inovasyonlar elde ediliyor. Veri yönetimi, zettabayt çağına öncülük ederken yeni oluşan, acil ve öncelikli müşteri taleplerini karşılayacak fırsatların kapılarını açmak için kritik bir anahtar sağlıyor.
Enterprise Next: Dell Technologies olarak gündeminizde hangi teknolojiler yer alıyor?
Mohammed Amin: Bulut, AI/ML, Edge ve IoT, depolama, veri analitiği, güvenlik ve iş gücü dönüşümü gibi teknolojiler BT yatırımlarının ilk sıralarında yer almaya devam ediyor ve işletmelerin rekabetçi olabilmek için önceliklerini bu alanlarda yoğunlaştırması gerekiyor. Bu teknolojiler, kuruluşların hibrit ve dijital çağda başarılı olabilmek için nasıl çalışması gerektiğini hızla değiştiriyor. Bu nedenle kuruluşların, yaşanan bu doludizgin değişim hızına ve yeni hibrit çalışma düzenine ayak uydurmak için bu teknolojilerden en iyi şekilde nasıl yararlanabileceklerini anlamaları bir zorunluluk hâline geliyor.
Enterprise Next: İstanbul ziyaretinizden yola çıkarak yatırım, büyüme vb. konularda Türkiye için planlarınız neler?
Mohammed Amin: Rakamlarımızı ülkeler bazında ayırmıyoruz ama global satış rakamlarımızı (ciro detaylarımızı) paylaşabilirim. Rekor kırdığımız 2021 mali yılının ardından, güçlü ve dengeli bir büyümeyle ISG (Altyapı Çözümleri Grubu) ve CSG (Müşteri Çözümleri Grubu) genelinde yüzde 16 artışla 26,1 milyar dolarlık ilk çeyrek cirosu elde ettik. Bu, karmaşık bir makro ekonomik ortamda büyük bir başarı. Şirketimiz, PC’lerden uç noktalara, temel veri merkezine ve buluta varana kadar yönetme, ölçeklendirme, genişletme ve güçlendirme kabiliyetlerimizle daha iyi performans göstermek temeli üzerine kurulu. Türkiye de dâhil olmak üzere META bölgesindeki müşteri ve iş ortağı ekosistemimize hitap eden stratejimizle müşterilerimizin dijital gelecekleri için yenilik yapmaya devam ediyoruz. Türkiye’de bilgi teknolojilerinin, ekonomik üretkenliği desteklemek için uzun vadeli büyümede kritik bir rol oynadığını görüyoruz. Pazardaki ekibimiz ulaştırma, tarım, eğitim ve daha birçok alanla ilgili projelerde çalışıyor. Sosyo-ekonomik ilerleme elde etmek üzere teknolojinin gücünden yararlanmak için Türkiye’nin 2023 Vizyonu ile de uyum içindeyiz. McKinsey & Co.’nun Türkiye’de işlerin geleceğine ilişkin bir raporuna göre, başta teknolojiyle ilgili alanlar olmak üzere şu anda mevcut olmayan mesleklerde tamamı yeni 1,8 milyon iş oluşturulabileceği öngörülüyor. Bu bağlamda gençlerimizi, geleceğin iş gücünün bir parçası olmaları için ihtiyaç duydukları dijital araçlar konusunda eğitmek her zamankinden daha önemli ve gerekli olacak. Öğrencilere yönelik olarak STEM girişimleri kapsamında, gençlik becerileri eğitimi ve sürdürülebilirlik için de yerel kuruluşlarla iş birliği yaptığımız bir dizi yerel program bulunuyor. Türkiye’de ayrıca güçlü bir kanal partneri ekosistemimiz var. İş ortaklarımız erişimimizi artırmamızı sağladıkları için kanala büyük önem veriyor ve yatırım yapıyoruz.
Enterprise Next: Pazar gelişimi, büyüklüğü, potansiyeli vb. konularda bölge ülkeleriyle karşılaştırıldığında Türkiye pazarı hakkında neler söylemek istersiniz?
Mohammed Amin: Türkiye dijital dönüşüm açısından önemli bir potansiyele sahip. Özellikle yapay zekâ kullanımı ve makine öğrenimi konusunda önemli adımlar atıldığını gözlemliyoruz. Dijital ekonomiler büyüdükçe ve devlet yönetimleri faaliyetlerinde teknolojiyi ön plana çıkardıkça bu teknolojilerin kullanımının daha da artacağını söyleyebiliriz. Türkiye’nin Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi (2021-2025) de yapay zekâ teknolojilerinin küresel ekonomik yapı üzerinde internet devriminden daha büyük bir etkisi olacağına işaret ediyor. Öte yandan Türkiye, bu strateji doğrultusunda uluslararası yapay zekâ endekslerinde ilk 20 ülke arasında yer almayı hedefliyor ve yapay zekâ alanının GSYİH’ya yüzde 5’e varan oranda katkı sağlamasını planlıyor.
Türkiye’de özel sektörde de durum farklı değil. TÜBİSAD’ın Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörü 2020 Pazar Verileri ve Trendleri Raporu’na göre, Türkiye’de yapay zekânın 3 yıl içerisinde şirketlerini dönüştüreceğini belirten şirketlerin oranı yüzde 75, endüstrilerini dönüştüreceğini belirten şirketlerin oranı ise yüzde 61. Tüm bunlar, Türkiye’nin geleceğin dijital ekonomisi olma yolunda kaydettiği ilerlemeyi gösteriyor.
Enterprise Next: Sorumlu olduğunuz bölgeler arasında Rusya da bulunuyor. Ukrayna-Rusya savaşıyla birlikte birçok Amerikan şirketi Rusya pazarından çekiliyor. Dell Technologies’in bu konudaki yaklaşımı nedir?
Rusya’da ürün ve hizmet satışı yapmıyoruz, ürün desteği sağlamıyoruz. Sonraki adımlarımızı belirlemek üzere bölgedeki artan çatışmaları ve getirilen çeşitli kısıtlamaları yakından izliyor, ekip üyelerimizin refahını ve güvenliğini en üst düzeyde tutuyoruz.