Hızla değişen ve gelişen dünyamızda Ar-Ge ve inovasyon hayati öneme sahip. Bunun bilincine varan ülkeler, Ar-Ge ve inovasyon alanındaki patent sayılarını artırma çabasındayken, Türkiye’de yılda sadece 50-60 bandında Ar-Ge merkezi belgesi veriliyor. Ar-Ge merkezlerinin performanslarını artırmak ve patent sayısı azalma seyrine giren ülkemiz için çözümse, patent okuryazarlığı.
Hızla ilerleyen teknoloji, yapay zekanın giderek büyüyen rolü gibi etkenler rekabet edebilmek için sürekli yenilenmek zorunluluğunu doğuruyor. Bir ülkenin geleceği, ekonomisi ve gelişimi için Ar-Ge ve inovasyon olmazsa olmaz. Ülkece bu alandaki başarımızı ölçebileceğimiz sayılı envanterlerin başında ise patent başvuruları geliyor. TC Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın verilerine göre, geçen yıl Türkiye’de 53 yeni Ar-Ge merkezi belgesi verildi. Böylece faaliyette olan merkez sayısı 1.260’a ulaştı. Ancak bu merkezlerin niceliğinden ziyade niteliği önem taşıyor. Ar-Ge merkezlerinden çıkan patent ve faydalı model başvurularına bakıldığında son dönemde rakamların pek de iç açıcı olmadığı görülüyor.
“Ar-Ge merkezi başına 27,71 adet patent düşüyor”
Ar-Ge merkezlerinin ve Ar-Ge temelli patentlerin sayısının artırılmasının şart olduğunu belirten Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz, “2017 yılından sonra kurulan ve belge verilen Ar-Ge merkezi sayısında bir düşme yaşandığını söyleyebiliriz. Dünyanın ilk 10 ekonomisi içerisinde olmayı hedefleyen 85 milyonluk Türkiye için yıllık 50-60 belge sayısı yeterli bir sayı değil. En az 5 kat daha artırılması gerekiyor. 2017 yılından sonra frene basılmasaydı belki şu an beklenen noktada olunabilirdi. Şu an kurulmuş Ar-Ge merkezi başına 27,71 adet patent düşüyor. Bu sayı yüksek gibi gözükse de aslında yüksek değil. Uluslararası rekabet eden markaların günlük başvuru sayıları dahi bu sayıdan daha yüksek” açıklamasında bulundu.
“Kişi başına düşen patent en az 1 olmalı”
Yamankaradeniz; “Ar-Ge merkezlerinde istihdam edilen personel sayısı 79 bin 400 kişiyken bu kişilerin ürettiği toplam patent sayısı ise 35 bin 615 adet. Bu da kişi başına düşen patent sayısının 0,4 olması demek. Ar-Ge merkezleri için bu sayı oldukça düşük. Bu sayının en az 1 olması gerekiyor. Buradan yola çıkarak ülkemizin Ar-Ge merkezlerinde 160 bin adete yakın patent üretilmeli. Bu da Ar-Ge merkezi başına 125 civarı patent yapıyor. Özetle; Ar-Ge temelli patent sayılarımız oldukça düşük olup dünyayla rekabet eder durumda değil. Bunun için hem Ar-Ge merkezlerinin sayısı, hem Ar-Ge merkezi başına düşen patent sayısı ve Ar-Ge merkezlerinde çalışan kişi başına düşen patent sayılarının artırılmasına ihtiyaç var.”
“Yeni buluşlar için patent okuryazarlığını öğrenmeliyiz”
“Yeni ürünlerin icadı ve inovasyon için yine patentlerden yararlanabiliriz. Bu da patent okuryazarlığı ile mümkün. Patent okuryazarlığı demek doğru bir şekilde kapsamı belirlemek ve onu doğru şekilde yorumlamak demek. Patentin teknik bilgilerini nasıl okuyacağımızı bilmeliyiz. Patentin hukuki sahibinin başvuru sahibi mi buluş sahibi mi olduğundan tutun da istemler neyi ifade ediyor, tarifname ve istemin arasındaki fark nedir, işlem analizi yaparken neye dikkat etmeliyim? gibi birçok soru var. Bu iş başlı başına buluş sahibi olan kişi veya kurumun tek başına hakkaniyetiyle altından kalkabileceği bilgi yoğunluğu değil. Etkin bir patent stratejisi oluşturabilmenin temelleri var ve bunun için etkin bir patent okuryazarı olmak gerekiyor.”
“Patent okuryazarlığı ne demek?”
“Etkin bir patent okuryazarı olmak için en temelde iyi bir araştırmacı olmak gerekiyor. İlgili alandaki patentleri ve dünyada benzer bir çalışma var mı sorusunun cevabını araştırmakla başlıyor iş. Sonra strateji, kullanılan teknik, buluşun artıları ve eksileri, Ar-Ge merkezinin izlediği yol, son olarak da patent boyutu incelemeye alınıyor. Bir patent üzerinde geliştirilen ileri teknikler ya da farklılıklar yeni bir patent başvurusu için zemin oluşturabiliyor. Bir diğer adım da tescili alınan patentlerin gerçek hayatta takibi ve yorumlanması. Mevcut buluşlar piyasaya sunulduktan sonra gelen kullanıcı yorumlarının iyi değerlendirilmesi, o buluşun bir yenisi için fırsat oluşturduğu anlamına geliyor. Yeni buluşlarda, üreteceğimiz yeniliğin benzerlik durumları da mutlaka karşılaştırılmalı. Zira çalışma sonucu ortaca çıkacak buluşun daha önce patent alınmış yeniliklerden farklı olması gerekiyor. Avrupa Patent Ofisi verilerinde 50 milyona yakın patent verisi bulunuyor. Bunlara erişebilmenin yolu ise ‘Patent Vekilleri’nden geçiyor. Patent vekili ile çalışmak yenilik yapma zamanını kısalttığı gibi, harcanacak kaynakların daha optimum kullanımını da beraberinde getiriyor.”