Blockchain, sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik gibi kavramlarla şekillenen dijital dünyada son dönemlerde devrim olarak adlandırılabilecek nitelikte gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. Bu gelişmelerin başını son günlerde oldukça popüler olan Metaverse kavramı çekiyor.
Yazanlar: YZTD Hukuk Komitesi, Av. Kemal Altuğ Özgün, Stj. Av. Ayşe Gönen Anaeli, Stj. Av. Ece Mert
“Metaverse” kavramının gündemi meşgul etmeye başlaması ile birlikte soru işaretlerinin de beraberinde geldiğini söyleyebiliriz. Hayatımızda pek çok şeyi kolaylaştıran ve yaşam biçimimizi değiştiren internet devriminden sonra artık “Metaverse Çağı”nın başladığını söylemek mümkün. Özellikle Teknoloji şirketlerinin birbiri ardına yaptığı açıklamalar ve girdikleri yeni dünya yarışında kullanıcıları ne gibi tecrübelerin ve hukuki problemlerin beklediğini tespit edebilmek adına öncelikle hakkında pek çok farklı görüş olan Metaverse kavramını irdelemek gerekli görünmektedir.
Metaverse Nedir?
Metaverse Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg tarafından “internetin yerini almayı, sanal hayatı gerçek hayatla birleştirmeyi ve herkes için sonsuz yeni oyun alanları yaratmayı amaçlayan bir sanal gerçeklik yapısı” olarak tanımlanmaktadır.1 Yunanca’da “sonra” anlamına gelen “meta” ve İngilizce’de evren anlamına gelen “universe” kelimelerinin birleşmesiyle ortaya çıkan Metaverse kavramı en basit haliyle “sanal evren” olarak tanımlansa da kavramın en yakın karşılığının evren ötesi olduğunu söyleyebiliriz. Metaverse konsepti ile Mark Zuckerberg’in öngördüğü sanal gerçeklikte kişilerin bir “avatar” seçerek bu sanal evrende var olması, mülk edinebilmesi, ofis arkadaşlarıyla çalışabilmek için çevrimiçi olarak bir araya gelmesi, etkinliklere ve oyunlara katılabilmesi gibi özellikler planlandığından Metaverse’ü içinde yaşadığımız evrenin kendine has kuralları olan bir gölgesi olarak da görebiliriz. Günümüzde pek çok farklı sanal deneyim ve teknoloji kendini Metaverse kavramının sınırları içine dahil etmeye başladığından bahsettiğimiz bu sanal evrenin hangi noktada başlayıp bittiğini tanımlamak oldukça güç. Bildiğimiz gibi bu kavramın sıkça duyulmaya başlamasından önce sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik gözlükleri ile farklı bir internet deneyimi yaşayabilmek zaten mümkündü. Microsoft CEO’su Nadya Sadella’nın ifadesine göre Halo, Minecraft, Flight Sim gibi oyunlar Metaverse olarak tanımlanıyor.2 Ne var ki bahsettiğimiz oyunlar iki boyutlu (2D) olarak kullanıcıya sunulduğundan yazının başında bahsettiğimiz Metaverse kavramı ile çelişkili bir yorum olduğunu söyleyebiliriz. Sadella, hedeflerinin bu tür oyun dünyalarını üç boyutlu (3D) olarak deneyimleme fırsatı sunmak olduğunu ifade etmiştir. Burada bir platformun Metaverse kategorisine girebilmesi için gerçeklik hissinin yaratılmasının ve hareket kabiliyeti ile duyuların kullanılabilme seviyesinin dikkate alınması, hangi platformların artırılmış gerçeklik veya sanal gerçeklik kategorisinde hangilerinin Metaverse kategorisinde değerlendirileceği noktasında karmaşayı ortadan kaldırmaya yardımcı olabilir.
Protocol’ün yayın yönetmeni David Pierce’in Metaverse’ün yeni bir konsept olmasına rağmen birdenbire konseptle tam da ilgisi olmayan çoğu şeyi tanımlamak için kullanılan klişeleşmiş moda bir tabir olduğunu ileri sürdüğü yazısında da bahsettiği gibi şirketler; moda Metaverse’ü, endüstriyel Metaverse, eğlence Metaverse’ü, çalışma Metaverse’ü gibi farklı temalarda evrenler yaratmayı hedeflerken bir yandan da çok oyunculu, aynı anda çevrimiçi olarak bulunulabilen birlikte oyun oynanan veya çalışılabilen her platformu Metaverse olarak tanımlayarak kavram kargaşasını körüklemiştir.3
Dolayısıyla kullanıcıların deneyimlerine ilişkin bahsedeceğimiz hukuki problemlerin sağlam bir zemine oturması ve somutlaşması için öncelikle teknoloji otoriteleri liderliğinde ilgili tüm paydaşlar tarafından konseptin tam ve herkesçe kabul görecek bir tanımını yaparak sınırlarını belirlemeleri gerekmektedir.
Metaverse Deneyimini Bekleyen Olası Bazı Hukuki Sorunlar:
Metaverse içinde meydana gelecek her türlü hukuka aykırılığın çözümü de kaçınılmaz olarak hukukçuların ilerleyen dönemlerde düşünmesi gereken konuların başında gelmektedir.
1- Hukuki Sorumluluk
Öncelikle içinde bulunduğumuz dünya gibi herkesin bulunacağı tek bir Metaverse olup olmayacağını düşünmek gerekir. IBM, Microsoft, Apple ve Facebook (yeni ismi ile Meta Inc) gibi teknoloji devi şirketler, kendi teknolojilerini kullanarak farklı temalarda birden fazla Metaverse’ü hayata geçirmek üzere çalıştıklarından bu sanal evrenler arasındaki geçişin nasıl sağlanacağı da merak konusudur. Bununla birlikte şu an kripto paralar ile tecrübe ettiğimiz gibi merkeziyetsiz bir Metaverse kurulması mümkün müdür? Bu sorunun nasıl cevaplanacağı, hukuki sorumluluk noktasında kime veya kimlere başvurulması gerektiği konusunda hukukçular için yolu aydınlatacak ve devletlerle şirketlerin Metaverse evrenlerinin yaratılması sırasında iş birliği içinde çalışmasını gerektirecektir.
2- Kamusal Uygulamalar
Zuckerberg’in açıklamasının ardından dünyadaki bazı devletler ve yerel yönetimler Metaverse evrenine yönelik çeşitli aksiyonlar almaya başladılar. Örneğin Güney Kore’nin başkenti Seul’ün yerel yönetimi, 2022 yılının sonunu işaret ederek sanal gerçeklik gözlükleri aracılığıyla kentte bulunan müzelerin gezilebildiği, istenildiğinde belediye yönetimine ulaşılabilen bir sistemin bulunduğu bir Metaverse platformunun kurulmasına yönelik adımlar atıldığını duyurdu.4 Barbados hükümeti ise bir sanal gerçeklik platformu olan Decentraland ile metaverse evreninde büyükelçilik açmak için bir anlaşma imzaladı ve bu kapsamda sanal elçiliklerin açılması, e-vize hizmetlerinin verilmesi, avatarların çeşitli evrenler arasında hareketini sağlayan bir sistemin inşası gibi çeşitli projeler geliştirileceğini açıkladı.5
Bu gelişmelerin ışığında kamu sektörünün de bu teknolojik devrimden doğrudan etkileneceği açıktır. Metaverse evreninin etkisinde kalacak kamusal faaliyetlerin düzenlenmesi açısından birkaç farklı başlık açmak mümkündür. Kamu hukukunun kapsamında kalan insan hakları hukuku, ceza hukuku, vergi hukuku, milletlerarası hukuk, gibi alanlar bu değişimden etkilenmesi muhtemel başlıklar olarak karşımıza çıkmaktadır.
3- Metaverse’e Özel Bir Hukuk Sistemi
Metaverse’te karşımıza çıkabilecek durumlar somut hayatın olağan akışında gördüklerimizden çok daha farklı olacağından bu sanal evrenlerin kendine özgü bir hukuk sistemi olacağını öngörebiliriz. Bu kapsamda Metaverse içerisinde avatarlarımızın insan haklarına benzer haklara sahip olabilmesi gerekecektir. Örneğin işlenen bir suç karşısında kişinin avatarının Metaverse’ten atılması/silinmesi idam cezası ile eşdeğer tutulabilecek midir? Böyle bir yaptırım karşısında insanın yaşam hakkına benzer olarak “her insanın Metaverse’e giriş hakkı vardır” gibi bir temel hak belirlenmesi de mümkün olabilecek midir?
4- Kişilerin Maddi ve Manevi Bütünlüğü Üzerindeki Haklar
Özellikle ilerleyen yıllarda Metaverse’ün hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olabileceği, günlük faaliyetlerimizin çok büyük bir bölümünü Metaverse üzerinde yürüterek vaktimizi gerçek dünyadan kopma noktasına gelecek kadar bu sanal evrenlerde geçirme olasılığımızın ne kadar yüksek olabileceği göz önüne alındığında, Metaverse’e erişimin engellenmesi toplumsal yaşamdan aforoz edilmekle eşdeğer bir ağırlığa sahip olabilir.
Öyle ki Platon’un mağara alegorisinde6 vurguladığına benzer olarak bu teknolojinin içerisine doğacak gelecek nesiller yaratılan bu sanal evreni, bir anlamda gerçekliğin gölgesini gerçeğin kendisi gibi algılamaya başlayabilir ve bun evren dışında varlıklarını sürdürmek katlanılamaz bir hale gelebilir. Her ne kadar bulunduğumuz noktadan bakıldığında distopik bir dünya tasviri gibi görünse de bu tip olumsuz etkilerin gözlemlenmesi zannedildiği kadar uzak bir ihtimal olmayacaktır.
5- Mülkiyet Hakkı ve Kısıtlanması
Yine benzer şekilde avatarın mülkiyet hakkı engellenebilecek midir? Mülkiyet konusundaki soruların başında büyük olasılıkla Metaverse’de alım-satım işlemlerinin nasıl gerçekleşeceği, bu evrendeki değerlerin haczinin mümkün olup olmadığı, Metaverse’de satın alınan bir mülke yetkisiz bir giriş yapıldığında bunun nasıl bir yaptırıma tabi olacağı gelecektir. Günümüzde kripto paraların haczi konusunda doktrinsel tartışmalar devam ederken ve pratikte çelişkili uygulamalar mevcutken, bu boyutta bir problemin çözümü hukukçuların daha da kafasını karıştırabilecektir.
6- Vergilendirme
Devletlerin Metaverse evreninde herhangi bir vergilendirme sistemi kurup kuramayacağı başka bir soru olarak karşımıza çıkmaktadır. Devletler tarafından sunulan hizmetlerin vergilendirilmesi yine o ülke hukuku kapsamında değerlendirilebilecekken, Metaverse’ün merkeziyetsiz bir sistem üzerinde geçişli bir yapıya sahip olması durumunda hangi vergi hukukunun uygulanacağını belirlemek kolay olmayacaktır. Benzer bir şekilde ülkeler, çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları kapsamında ne gibi eylemlerde bulunulması gerektiğinin planlamasını yapmalıdır. Ayrıca Metaverse içinde kullanılan farklı para/coin ya da eşdeğer varlıkların aynı şekilde vergilendirilip vergilendirilemeyeceği sorusu doğmaktadır.
7- Uygulanacak Hukuk
Metaverse tıpkı sosyal medyanın yaptığı gibi ülke sınırlarını aşan bir etkiyi daha gerçekçi şekilde yaratacağından, Metaverse’te farklı ülkelerden kişilerin yaşadığı hukuki problemlerin çözümünde uygulanması gereken hukukun ne olacağı da merak konusudur. Böyle bir durumda klasik anlamda milletlerarası hukuk kuralları uygulama alanı bulabilecek midir yoksa Metaverse için uluslararası düzeyde kabul görecek bir hukuk sistemi mi inşa etmek gerekir? Ülkelerin yargı yetkilerinin sınırlarının nerede bittiğinin tespiti nasıl yapılacaktır? İki farklı ülke hukukunun çatıştığı bir vakada izlenecek yol nedir? Ülkelerin her Metaverse evrenini hukuken tanıması gerekir mi? Bu sorulara benzer birçok sorunun süreç içinde karşımıza çıkacağını söylemek mümkündür, bu nedenle gerek ulusal gerek uluslararası tüm otoritelerin şimdiden eyleme geçmesi gerekir.
8- Fikri ve Sınai Haklar
Günümüz itibarıyla teknoloji devi şirketlerin Metaverse ile bağlantılı yüz binin üzerinde patenti olduğunu göz önüne alırsak, gerçek dünyada halihazırda yaşanan patent savaşlarının7 yanı sıra özel hukuk kapsamına girebilecek daha birçok hukuki anlaşmazlığın ya da hukuka ayrkırılığın Metaverse’te de bir karşılığı olacağını söylemek kaçınılmazdır.
9- Gizlilik ve Mahremiyet
Mutlaka üzerinde durulması gereken konulardan biri gizlilik ve verilerin korunmasıdır. Özellikle Facebook’un yakın zamanda gizlilik ihlali iddiaları nedeniyle yargılandığı göz önüne alındığında özel hayatımızı, ticari ilişkilerimizi, iş yaşamımızı devam ettirebileceğimiz boyuttaki bir yazılımın içerisinde elbette akla gelecek ilk sorulardan biri de kişisel verilerin korunması için ne gibi adımlar atılacağıdır. Burada doğabilecek risk yalnızca verilerin bir şirketin elinde bulunmasından değil, aynı zamanda evrenler arası geçişlerle sürekli aktarılacak olmasından kaynaklanmaktadır. IBM’in Metaverse ile ilgili sahip olduğu bir patent, avatar bilgilerinin bir evrenden başka bir evrene aktarılmasıyla ışınlanma benzeri bir şekilde -örneğin bir oyun Metaverse’ünden şirketinizin ofisinin bulunduğu Metaverse’e- geçişini sağlamayı hedeflemektedir.8 Bu noktada akla gelen sorulardan biri de her Metaverse için kullanıcıların ayrı birer avatarı, ismi ve avatar özellikleri mi olacağı yoksa tüm bu evrenlerde aynı görüntü ve özelliklere mi sahip olacağı noktasında toplanmaktadır. Bu sorunun önemi gerçek dünyada Metaverse’teki varlıklarınızın haczine karar verilmesi veya Metaverse’te anonim bir avatar ile var olduğunuzda burada hukuka aykırı bir fiil işlenmesi halinde ortaya çıkmaktadır. Kimliğinizin ve varlıklarınızın tespitinin nasıl yapılacağı konusunda mevcut hukuk düzeninde de buna paralel birtakım değişiklikler yapılması gerekmektedir.
10- Borçlar Hukuku ve İş Hukuku Ekseni
Borçlar hukuku kapsamında inceleme yapıldığında, karşılaşılabilecek sorunların ilgili tüm taraflarca dikkatlice incelenmesi gerekeceğini söylemek yerinde olacaktır. Örneğin şirket çalışanları şirketin Metaverse ofisinde bir araya geldiklerinde avatarlardan birine yetkisiz bir erişim sağlanırsa ve/veya varlıkları hacklenirse burada şirketin kusursuz sorumluluğu doğacak mıdır ya da buna sebebiyet veren çalışansa şirketin çalışana rücu hakkı bulunacak mıdır? Benzer şekilde Metaverse sağlayıcısı şirketten kaynaklanan bir güvenlik açığının bulunması nedeniyle, şirketin çalışana tazminat ödemesi gerekecek midir? Metaverse’ün merkeziyetsiz olması halinde hukuki güvenlik konusunda ne gibi problemler ortaya çıkabilir? Şüphesiz ki Metaverse’ün iş hukukunda da yansımalarını görmek mümkün olacaktır. Facebook alt kuruluşu Oculus’un Horizon Workrooms isimli9 Metaverse ofisleri tanıtım videosunda kullanıcıların kendi evlerinden VR gözlüğü ile Metaverse ofisine geçiş yaptığı görülmektedir. Kullanıcı VR gözlüğü ile Metaverse’teyken kendi evinde yaralanması, kullandığı araçlarda elektronik bir problem sebebiyle bedensel bir zarara uğraması halinde iş kazasından söz edilebilecek midir?
11- Miras Hukuku Sorunları
Metaverse’ün mevcut hukuk düzenine yansımalarından bir diğeri de miras hukukunda olacaktır. Kullanıcının ölümü halinde avatarı ve Metaverse’teki varlıklarının durumu yeni hukuki düzenlemeleri gerektirmektedir. Geçtiğimiz dönemlerde Türk Hukuku’nda dijital miras konusunda verilen bir mahkeme kararı uyarınca dijital varlıkların da miras olarak bırakılabilmesi mümkün hale gelmiştir.10 Bu uygulamaya paralel olarak Metaverse varlıklarının da mirasa konu olabileceğini söyleyebiliriz.
Yukarıda bahsettiğimiz ve sonu gelmeyecek daha pek çok hukuki probleme kalıcı ve uygulanabilir çözümler sunabilmek için Metaverse konseptinin somutlaşarak uygulamaya geçmesi gerekmektedir. Yine de hukukun teknolojiyi takip etmesini beklemeyip ortaya çıkabilecek hukuki tehlike ve riskleri şimdiden öngörerek hukuk dünyasının proaktif çözümler sunmak için gerekli çalışmalara başlaması, dünyamızı adım attığı bu yeni çağda çok daha güvenli bir hale getirecektir.
Sonuç
Metaverse kavramının hayatımıza büyük bir hızla girmesi ile birlikte hukuk dünyasındaki tüm aktörlerin bu değişim ve gelişimi yakalayarak risk analizini herhangi bir problem ortaya çıkmadan önce yapması, uyuşmazlık boyutuna ulaşmadan engelleyebilmesi büyük bir önem arz etmektedir. Birbiri ardına gelişmeye devam eden Metaverse projeleri, şu an mevcut dahi olmayan düzenlemeler de dahil olmak üzere hukukun her alanında kendini gösterecektir. Metaverse evreninde yaşanacak hızlı gelişmelere karşı düzenleyici paydaşların, AB Genel Veri Koruma Tüzüğü’nde (GDPR) bahsedilen privacy by design (tasarımın başından itibaren gizlilik) kavramına paralel olarak, tasarımın/mimarinin daha ilk planlanma aşamasında hukuki ve etik prensiplerin değerlendirmesi bir zaruret olarak ortaya çıkmaktadır. Bu yeni coğrafyada beraber tavşan deliğinden daha aşağıya doğru yolculuk ettikçe, konu hakkında naçizane değerlendirmelerimiz devam edecektir.