Tedarik süreçlerini yeni nesil teknolojilerle dijitalleştiren şirketler faaliyetlerine sürdürülebilirlik kazandırıyor.
Salgında ticari faaliyetlerin ağırlıklı olarak dijital kanallar üzerinden sürdürülmesi şirketlerin tedarik süreçlerini zorlaştırdı. Tedarik zincirinin geleceğine yönelik Gartner tarafından gerçekleştirilen araştırmaya (The Future of Supply Chain) göre, tedarik zinciri liderlerinin yüzde 98’i önümüzdeki 5 yıl içinde evden çalışma oranının artacağını bu durumun şirketlerin tedarik süreçlerinin dijitalleşmesini zorunlu kılacağını düşünüyor. Yüzde 79’u web ve platform tabanlı yeni iş modellerinin pandemi sonrasında şirketlerin tedarik süreçlerine yön vereceğini, yüzde 69’u tedarik zincirini dijitalleştirmeyen şirketlerin önümüzdeki 5 yıl içinde müşteri kaybı yaşayacağını öngörüyor. Araştırmanın sonuçlarını değerlendiren Univera Ürün Müdürü Tarık Dizer, “Salgın, şirketler için tedarik zincirinin dijitalleşmesini kaçınılmaz hale getirdi. Şirketlerin sunduğu ürün ve hizmetler kadar, tedarik süreçleri de kimliklerinin bir parçası haline dönüştü. Bu durum tedarik süreçlerinde yeni nesil teknolojilerin ağırlığının artacağını gösteriyor” dedi.
Depo ve üretim yönetiminde hata riski yüksek
Tedarik süreçlerinin her aşamasının dijital olarak yönetilmesinin şirketlerin faaliyetlerini sürdürülebilir hale getirdiğine dikkat çeken Dizer, yüzlerce ürünü içeren sevkiyat operasyonlarının manuel olarak yönetilmesinin hata payını artırdığını ve şirketlerde ciddi maddi kayıplara neden olduğunu belirtti. Dizer, “Depo ve üretim operasyonları, hata riskinin en yüksek olduğu süreçlerden biri. Satış, servis ve lojistik iş süreçlerine yönelik geliştirdiğimiz ve kısa süre önce 8. versiyonunu yayınladığımız Panorama (P8) platformumuzda yer alan StokBar çözümüyle şirketlerin hammadde tedariğinden saha satış operasyonuna kadar tüm süreçlerinin dijital olarak yönetilmesini sağlıyoruz. Şirketlere web tabanlı ve esnek bir yapıya sahip depo ve üretim yönetimi çözümü sunarak oluşabilecek sorunları tümüyle ortadan kaldırıyoruz” diye ifade etti.
Depo ve üretim süreçleri için entegre bir çözüm
Ulusal ve uluslararası çok sayıda şirketin üretim ve depo yönetiminde iş sürekliliğini sağlamak hedefiyle yeni nesil teknolojileri tercih ettiğini vurgulayan Tarık Dizer, depo ve üretim yönetiminde entegre bir çözüm sundukları StokBar’ın kazanımlarına ilişkin sahadan aldıkları verileri kaynak gösterdi. Dizer, “Yaptığımız saha araştırmalarında StokBar ile depo süreçlerinde hatalı ürün sevkiyatında yüzde 98, hatalı ürün kabulünde yüzde 97, ürün bulma sürelerinde yüzde 68 düşüş elde ettik. Buna karşın bitmiş ürün izlenebilirliğinde yüzde 71, ürün ve hammadde saklama koşullarının takibinde yüzde 42, günlük sevkiyat kapasitesinde yüzde 22 artış yaşandığını tespit ettik. Üretim süreçlerinde ise hammadde bekleme sürelerini yüzde 60 azalttık. Tedarikçi bazında malzeme ve lot izlenebilirliğinde yüzde 76, hammadde izlenebilirliğinde yüzde 70, anlık üretim ve tüketim izlemede yüzde 68, aging, inkubasyon ve karantina sürelerinin takibinde ise yüzde 57’lik artış sağladık. Bu veriler StokBar’ın şirketlere sunduğu verimliliğe ilişkin önemli bir kaynak teşkil ediyor” ifadelerinde bulundu.
İhtiyaca göre özelleştirilebiliyor
StokBar ile şirketlerin, operasyonlarda farklı görevler üstlenen personele ve kullanılan bölümlere göre farklı fonksiyonları devreye alarak sistemi özelleştirebildiklerine değinen Dizer, “StokBar bu yönüyle şirketlerin depo ve üretim süreçlerini hızlı ve en verimli şekilde yönetmelerini olanaklı hale getiriyor. Şirketler IoT sensörleriyle özellikle depo süreçlerinde kullandıkları forkliftleri, üretimdeki verileri ya da istedikleri herhangi bir nesnenin ihtiyaç duyulan özelliğini takip ederek anlık olarak kontrol edebiliyor” diye sözlerine ekledi.