1960’ların hızlı yarışçısının ‘Mach 5’inden Batman’ın ‘Batmobil’ine kadar hayal ürünü pek çok otomobil ulaşımın geleceğine dair rüyalarımızı süsledi, hatta belki de ilham verdi. Peki günümüz teknolojisi acaba otomobillerin bugünü ve geleceği için neler vaat ediyor? IBM Türk Kognitif Çözümler Ülke Lideri Nick Anderson’ın konuya dair analizini sizlerle paylaşıyoruz.
1960’ların adını her zaman zorlu durumlardan kurtulmayı başaran kahramanından alan çizgi dizisi Hızlı Yarışçı, dizide kullanılan Mach 5 ile özdeşleşmişti. Bir teknoloji harikası olan Mach 5, aracın havalanmasını sağlayan otomatik krikolara, su altında yol almak için oksijen kaynağına ve bu aracı her çocuğun rüyası haline getiren diğer pek çok donanıma sahipti. O günlerin otomobil fanatikleri için, bir sürücünün sahip olabileceği en akıllı yardımcıydı.
Benzer şekilde, Bruce Wayne’in tercih ettiği uzun, alçak ve aerodinamik yapısıyla ‘Batmobil’, ilk olarak Batman çizgi dizisinde hayranlarıyla buluştu. Suçla mücadele ederken Batman’in yardımcısı Robin’di, ancak son anda günü kurtaran her zaman roket gücüyle Batmobil olurdu.
Batman’in dramatik bir giriş yapan havalı otomobili, kendisini korumak için birkaç tane makineli tüfeğe, bir tırmanma çengeline, sıra dışı bir zırha ve bazı yeni, kişiselleştirilmiş ve zamanının ilerisinde teknolojik yeniliklere sahipti. Aracın bu kadar hayranlık uyandırmasının bir sebebi de sürekli olarak gelişmesi, her versiyonun o dönemin gelişen teknolojilerini yansıtması oldu.
Gelecek Hayal Olmaktan Çıkıyor
Otomotiv sektörü hızla gelişiyor. Önde gelen otomobil üreticileri, günümüzün sürücülerine sunacakları araçlar için en son teknolojilerden yararlanıyor. Ancak, Gotham Şehri’nin dışındaki kahramanların farklı gereksinimleri var. IBM gibi yenilikçi şirketler, sedan otomobillerin kapılarına suçla mücadele silahları monte etmek yerine, gerçek sürüş davranışını esas alan öngörüye dayalı bakım gibi fazlasıyla ihtiyaç duyulan kişiselleştirilmiş çözümlerin yaratılması için kognitif bilişimin gücünden yararlanıyor. Bir aracın ne zaman ve hangi sıklıkta park halinde kaldığı gibi basit bir bilgi, kullanıcıların sigorta şirketlerine daha düşük primler ödemelerine olanak sağlayabiliyor. Bu da kurumsal çözümlerin ölçüm, raporlama ve ‘büyük veri’ aracılığıyla sunabileceği faydalardan sadece biri.
Sektörlerin birleşmesiyle ve geleneksel sınırlarını aşmasıyla birlikte artık bunlar hayal olmaktan çıktı. Piyasa koşulları, yasal düzenlemelerin yenilenmesi, sürdürülebilirliğe dair endişeler, teknolojideki ilerlemelerle ve üretimi daha iyi öngörme ve yönetme becerileri, otomotiv sektörünün geniş çaplı bir dönüşümden geçmesi için benzersiz bir fırsat oluşuyor. Tüketicilere sunulan değerin artırılmasına yönelik yenilikçi iş modelleri ve yeni işbirliği yöntemleri, çocukluğumuzda hayallerimizi süsleyen araçların gerçeğe dönüşmesine olanak sağlıyor.
Sürücüyle Sohbet Etmek Yapabileceklerinin Küçük Bir Kısmı
Peki biz bir teknoloji şirketi olarak bunun için neler yapıyoruz? Local Motors firması geçtiğimiz yıl IBM Watson’un gelişmiş kognitif bilişim yeteneklerini bütünleştirerek Washington DC yollarındaki ilk sürücüsüz araç olan Olli‘yi tanıttı. Olli, üzerindeki 30’dan fazla algılayıcıyla yüksek hacimli ulaşım verilerini analiz ediyor ve bunlardan bir şeyler öğreniyor. Hatta yolcular A noktasından B noktasına yolculuk ederken Olli ile sohbet eder gibi etkileşim kurabiliyor ve aracın nasıl çalıştığından, nereye gittiklerinden ve Olli’nin belirli sürüş tercihlerini nasıl yaptığından bahsedebiliyor.
Olli, gücünü Watson’dan alıyor ve yolcunun kişisel tercihlerini analiz ederek popüler restoranlar ya da tarihi yerler gibi yerel varış noktalarına ilişkin öneriler sunuyor. Sürüşten çok deneyimin kendisine odaklanan bu kişiselleştirilmiş özellikler, yolcu için daha keyifli ve etkileşimli bir deneyim yaratılması amacıyla tasarlandı.
Dönüşümü Oluşturan Değer Zinciri Üç Halkadan Oluşacak
Peki, otomotiv sektöründe gerekli olan dönüşümü gerçekleştirmek amacıyla teknoloji daha başka nasıl kullanılabilir? Biz burada değer zincirini üç katmanlı bir süreç olarak görüyoruz. En alttaki katman, ‘nesnelerin interneti’ değer zincirinden oluşuyor ve temel olarak nesneleri ‘akıllı’ şeylere dönüştürmek için algılayıcılardan yararlanıyor.
Algılayıcılar, yıllar boyunca çeşitli sektörlerde önemli süreç değişkenlerine ilişkin veri toplanması amacıyla yaygın olarak kullanıldı. Günümüzde maliyetlerinin önemli ölçüde azalmasıyla birlikte neredeyse her aygıt hızla akıllı hale geldi. Artık hemen her şeye algılayıcı takıp veri toplayabiliyoruz.
Orta katmanda, IBM Watson Nesnelerin İnterneti Platformu gibi bir her şeyi birbirine bağlayan çözüm platformları yer alıyor. Bu platformlar büyük veri, bulut ve kognitif bilişim teknolojisi aracılığıyla nesnelerin internetine bağlı aygıtları canlı hale getiriyor. Otomotiv sektörünün yeni çağın teknolojilerini kullanmaya başlamak için bunları bir aracın tasarlanması, üretilmesi ve dağıtılması için gerekli olan bir dizi faaliyeti kapsayan değer akışına bütünleştirmesi gerekiyor. Toyota ve BMW gibi şirketler şu an bunu gerçekleştirmenin peşinde. Elbette ki bu süreçte güvenlik, ölçeklenebilirlik, bulut ve diğer etkenler çok önemli bir rol oynayacak.
En üste ise kontrol katmanı yerleşiyor. Bunu bir kumanda kolu olarak düşünebilirsiniz. Müşteri açısından zamanının ilerisinde olan ve kişiselleştirilmiş hizmetlerin tümünü hayata geçiren bu işlevsel katman, bir eylemin gerçekleşmesini sağlayan tüm yazılım uygulamalarından oluşuyor.
Sözünü ettiğimiz dönüşüm de aslında tam olarak burada gerçekleşiyor. Örneğin, aracınız arızalandığında çeşitli algılayıcılar eş zamanlı olarak bir bakım sistemine mesaj gönderiyor. Sistem de bugün olduğu gibi bir çekici, ya da çok da uzak olmayan bir gelecekte arızayı otomatik olarak teşhis edecek ve onaracak otonom bir robot aracılığıyla sağlanacak yardımı otomatik olarak sevk ediyor. Bu dönüşüm tamamlandığında otomotiv sektörünün değer zinciri de daha akıllı bir yapıya kavuşmuş olacak.
Akıllı Gelecek, Çok Yakında Direksiyonun Diğer Ucunda
Süper araçların yalnızca havalı süper kahramanlar için olmadığını unutmayalım. Tüm süper kahraman araçlarının ortak amacı, kahramanın günü kurtarmasını sağlamak. Ama siz de çok yakında bir süper kahraman olabilirsiniz. Gelecekte bir süper insana dönüştüğünüzde kognitif bilişimle desteklenen nesnelerin internetinin size nasıl yardımcı olabileceğini hayal edin. Bu, bir kum fırtınası sırasında yol emniyetinden endişe eden süper baba için hava koşullarına uyum sağlayan bir otomobil de olabilir, yeni kurduğu şirketi bir Fortune 500 şirketine dönüştürmek için pek çok işi aynı anda yapmaya çalışan girişimci CEO için sürücüsüz bir limuzin de.
Sözünü ettiğimiz teknolojiler fazla uzakta değil. Biz IBM olarak sektördeki iş ortaklarımızla birlikte, bu dönüşümü gündelik yolculukların bir parçası haline getirmek için son ayrıntılar üzerinde çalışıyoruz.
Çok yakında bunun sonuçlarını sizler de göreceksiniz.