SabancıDx’in “İş Dünyasının 3D’si: Dijitalleşme, Dönüşüm, Değer” temasıyla düzenlediği Digital Minds programı Sabancı Holding CEO’su Mehmet Göçmen, Index Grup Yönetim Kurulu Başkanı ve 2017-2018 Dönemi TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, McKinsey Kıdemli Ortağı Amadeo Di Lodovico ile Teknoloji İletişimcisi ve Akademisyen Dr. Sertaç Doğanay’ın katılımıyla gerçekleşti. Göçmen açılış konuşmasında “Sabancı Holding olarak kültürel transformasyonun altyapısını hazırladık” dedi.
SabancıDx’in ev sahipliğini yaptığı Digital Minds etkinliğinde iş dünyasından önemli isimler bir araya geldi. SabancıDx Genel Müdürü Burak Aydın’ın sunumuyla, “İş Dünyasının 3D’si: Dijitalleşme, Dönüşüm, Değer” temasında düzenlenen buluşmada Sabancı Holding CEO’su Mehmet Göçmen, Index Grup Yönetim Kurulu Başkanı ve 2017-2018 Dönemi TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, McKinsey Kıdemli Ortağı Amadeo Di Lodovico ile Teknoloji İletişimcisi ve Akademisyen Dr. Sertaç Doğanay konuşmacı olarak yer aldı.
“Ticaret savaşı değil, teknoloji savaşındayız”
Açılış konuşmasını yapan Sabancı Holding CEO’su Mehmet Göçmen, “Geçmişte yaşanan sanayi devrimlerini atlamamız, bizleri yeterince gelişmiş bir ülke olmaktan alıkoydu. Fakat 4. Sanayi Devrimi’ni yakalayabiliriz, çünkü bu devrim gelişmekte olan ülkeler için rekabet avantajını sağlayacak bir devrim. Dijitalleşme ve teknoloji insandan beklentileri de değiştiriyor. Emek piyasalarının yeniden tanımlanması gereken bir sürece giriyoruz. Dünya, teknolojiyle birlikte tekrar iki kutuplu bir hale geliyor. En büyük iki ekonomiye baktığımızda, bu ülkelerin aynı zamanda teknoloji liderleri olduğunu görüyoruz. Ticaret savaşı var deniyor ama aslında teknoloji savaşında olduğumuzu söyleyebiliriz. Sabancı Topluluğu böyle bir dönemde Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu liderliği göstermek zorunda. Teknolojik transformasyon gerekli ama çok yetersiz, esas olması gereken ana unsur, kültürel dönüşüm unsurudur. Eski liderlik özelliklerimiz ve eski okumalarımızla dönüşümü sağlamaya çalışırsak bu maya tutmaz. Yeni yönetim teknikleri gerekiyor. Geçen seneden itibaren Sabancı olarak değerlerimizde bir değişiklik yaptık. Değerlerimize yüklediğimiz anlamları ve çalışanlarımızdan beklediğimiz yetkinlik setlerini tekrar tanımladık. Dolayısıyla kültürel transformasyonun altyapısını hazırladık. Digital Minds gibi programların bu kültürü sağlamlaştıracağına inanıyorum. Dijitalleşmeyi sürekli olarak gündemde tutmak ve öncelik haline getirmek durumundayız. “İş Dünyasının 3D’si: Dijitalleşme, Dönüşüm, Değer” teması da tam olarak bu kültürel transformasyonun önemine dikkat çekiyor. SabancıDx’in dönüşümüyle sadece yeni nesil teknolojilerin üretilmesi ve tüm Holding’e entegre edilmesini değil, dijitalleşme kültürünün tüm Türkiye’ye yaygınlaştırılmasını hedefliyoruz” dedi.
“Sadece değişime değil, iş işten geçmeden değişime ihtiyacımız var”
“Dijital dönüşümü bir öncelik olarak görmek zorundayız. Konuşmaktan çok aksiyona geçmemiz lazım. Artık iş zamanı!” diyen Index Grup Yönetim Kurulu Başkanı ve 2017-2018 Dönemi TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, değişimin önce zihinlerde başladığını ve kurum kültürüyle yaşadığını vurguladı:
“Sabancı Holding’deki değişimi takdirle takip ediyorum. SabancıDx yapılanmasının yeni nesil teknolojilerin içselleştirilmesi ve yaygınlaştırılması adına ülkemiz için çok değerli bir adım olduğuna inanıyorum. Değişimin önemi değişmiyor. Fakat sadece değişime değil, iş işten geçmeden değişime ihtiyacımız var. Daha iyi olmaya çalışmayan, iyi olarak da kalamaz. 7’sinde ne ise 70’inde o olmak, aradaki 63 seneyi yaşamamak demektir. Bugün şirketlerin yaşlarında muazzam bir düşüş var. Önümüzdeki üç yılda her 10 pazar liderinden 4’ünün değişeceği öngörülüyor. 25 yıl sonra mevcut şirketlerin sadece üçte birinin ayakta kalması bekleniyor. Dünyanın ilk 100 şirketine baktığımızda yüzde 65’inin son 10 yılda kurulduğunu görüyoruz. İçinde bulunduğumuz zamanda değişim dışında hiçbir şey ayakta kalmayacak. Bugün Türkiye’de 20-24 yaş aralığındaki her üç gençten biri ne okuyor ne de çalışıyor. Bu gidişatı değiştirecek ana unsur bilgiye ve insana yatırım yapmaktır. Bugün dijital dönüşümü konuşuyoruz ama değişim önce zihinde başlar ve ancak kurum kültürüyle yaşar. Değişim, tende değil gende olmalıdır. Bu bakımdan değişim için DNA’larımıza kadar inmemiz gerekiyor.”
“Şirketlerin yüzde 20’sinden azı analitikten yüksek ölçekte etki sağlıyor”
Teknolojinin tüm endüstriler için yıkıcı potansiyele sahip olduğunu vurgulayan McKinsey Kıdemli Ortağı Amadeo Di Lodovico, büyük verinin dijital dönüşümle birlikte her şeyi etkisi altına alacağını söyleyerek sözlerine şöyle devam etti: “Teknolojideki ve otomasyondaki ilerleme, şirketlerin iş yapış şekillerini ve işin doğasını değişime uğratıyor. Bugün işlerin yüzde 50’si otomatize edilebilirken yüzde 15’i çok yakında otomatize edilebilir hale gelecek ve yalnızca yüzde 35’i emek gücüyle devam edecek. Fakat bugün ne yazık ki şirketlerin yalnızca yüzde 20’sinden azı analitikten yüksek ölçekte etki sağlamış durumda. Analitik yolculuğun ilk adımı sürdürülebilirliği sağlayacak organizasyonel düzenlemeleri yapmak olmalı. Nasıl mevcut düşünce kalıplarının dışına çıkabilirsiniz, doğru yetenekleri şirketinize nasıl çekebilirsiniz sorularına odaklanmalı ve bu yeteneklerin kendilerini geliştirebilmeleri için fırsatlar yaratmalısınız. Analitik ve veri konusunda uygun becerilere sahip kişileri dijital dönüşümün kritik ortakları haline getiren şirketlerin başarıyı yakalama olasılıklarının yaklaşık 5 kat daha fazla olduğu görülüyor.”
“Bugün ilkokula başlayan çocukların yüzde 65’i adı konmamış işler yapacak”
Teknolojik gelişmelerin hızı ve gelecek öngörüleri hakkında konuşan Teknoloji İletişimcisi ve Akademisyen Dr. Sertaç Doğanay, “30 sene öncesine baktığımızda bir günde oluşan veri miktarı sadece 24 GB idi, Türkiye’de cep telefonuyla ilk konuşma yapıldığı tarihte, yani 1994 senesinde ise bir günde 400 GB veri üretiliyordu. Bugün sadece 24 saatte 2,8 milyar GB veriden bahsediyoruz. Sadece veriyi artırmadık, veriyi depolama konusunda da çok fazla ilerledik. 1997 senesinde 1 GB veri depolamanın maliyeti 10 bin dolarken, 2019’da bu maliyet 0,03 dolara indi. Yani, teknoloji eklenerek değil üstel büyümeyle katlanarak artıyor. Bu da önümüzdeki 10 senede hayatımıza girecek teknolojilerin yüzde 80’inin bugün hayatımızda olmadığını gösteriyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun öngörülerine göre 2025 yılında insanların yüzde 10’u internete bağlanan elbiseler giyecek, tüketici ürünlerinin yüzde 5’i 3D baskılarla üretilecek. Teknolojiyle birlikte meslekler de etkilenecek. Bu yıl ilkokula başlayan çocukların yüzde 65’i henüz adı konmamış işlerde çalışacaklar” dedi.