Üretim şirketleri 2023’te artan pazar rekabetinden karmaşık müşteri taleplerine ve sıkılaşan düzenlemelere kadar birçok zorluklarla karşı karşıya kaldı. Global kurumsal iş uygulamaları şirketi IFS analistlerine göre üretim şirketlerinin 2024’te rekabet üstünlüğünü korumalarının yolu yeni teknolojilerin benimsenmesinden geçiyor. Rekabette bir adım öne geçmek isteyen ve belirsizlik ortamını daha iyi yönetmek arzusunda olan şirketler için bu adım kritik bir önem taşıyor.
Geçtiğimiz yıl dünya ekonomisi başta gıda ve enerji krizi ile ortaya çıkan kalıcı enflasyon nedeniyle oldukça zorlu günler geçirdi. Bu süreç üreticiler için de gerek pazarlardaki artan rekabet gerek giderek daha karmaşık hala gelen müşteri talepleri, gerekse sayısı artan yasal düzenlemeler nedeniyle kolay bir yıl olmadı. Pazar öngörülerini derinlemesine inceleyen IFS analistleri, üretimde iş esnekliğini artırabilecek 4 öngörüye işaret ederek 2024 yılına ilişkin tahminlerde bulundu. Buna göre analistler 2024 ve sonrasında üretim şirketleri için verimliliklerini önceliklendirmenin ve operasyonlarını optimize etmenin rekabette farklılaşmanın anahtarı olacağını öngörüyor.
Yapay zekaya olan talebin yüzde 40 artması bekleniyor
IFS analistlerinin ilk tahminine göre önümüzdeki üç yıl içinde, yapay zeka ve görüntü analizi teknolojilerine olan talebinin yüzde 40 artması bekleniyor. Geçmiş verileri kullanarak gerçek zamanlı üretim verilerini swot analizi yaparak, kalıpları ve anormallikleri tespit eden yapay zeka, üretim şirketleri için vazgeçilmez bir araç haline gelecek. Aynı zamanda bu şirketlere sürekli temel neden analizi, süreçleri sadeleştirme ve çeşitli veri noktalarını karşılaştırarak potansiyel ürün kalitesi sorunlarını tahmin etme olanağı da sağlayacak.
Gelirde yüzde 4 artış sağlayabilir
IFS analistlerinin ikinci tahminine göre önümüzdeki 2 ila 5 yıl içinde dijital açıdan henüz olgunluğa ulaşamamış üretim şirketleri, kurumsal varlık yönetimi (EAM) ve kurumsal kaynak planlaması (ERP) sistemlerini geliştirmek için yapay zeka destekli teknolojiyi entegre ederek dinamik planlamayı benimseyecekler. Nitekim McKinsey’e göre yapay zeka araçlarının kullanılması gelirde yüzde 4 artışa, envanterde yüzde 20’ye kadar azalmaya ve tedarik zinciri maliyetlerinde yüzde 10’a kadar azalmaya yol açabilir.
IFS tarafından yapılan son araştırmaya göre üretim şirketleri tedarik zinciri zorluklarıyla karşı karşıya kalmaya devam ediyor. Bununla beraber üretim şirketleri, yapay zeka, ERP ve EAM’dan yararlanıp gerçek zamanlı makine verilerini kullanarak envanterlerini, kaynaklarını ve süreçlerini optimize edebilirler. Aynı zamanda yapay zeka destekli ERP sistemleri sayesinde teslim sürelerini azaltabilir ve verimli üretim için tedarik zinciri kesintilerinin etkisini de en aza indirebilirler.
Teknolojiyle çalışan deneyimi artırılacak
IFS analistlerinin üçüncü tahminine göre 2026 yılına kadar üretim şirketlerinin yüzde 60’ı, atölye bölümündeki çalışanlarının deneyimini, yıpranma ve üretkenlik kayıplarını azaltmak amacıyla yeni teknolojilere yatırım yapacak. İngiliz Ticaret Odası’na göre inşaat, üretim ve lojistik sektörleri de dahil birçok sektördeki şirketlerin en az yüzde 78’i yeni personel ve vasıflı işçi alımında önemli sorunlarla karşı karşıya kalıyor. Aynı zamanda artan personel değişim oranları da atölye üretkenliğini, süreçlerini ve iş akışlarını önemli ölçüde değiştirmeye devam ediyor. IFS tarafından yaptırılan IDC araştırmasına göre üretim şirketlerinin yüzde 45’inin teknoloji yardımıyla çalışan deneyimini iyileştirmeyi öncelik haline getirdiğini ortaya çıkardı. Bu oldukça önem taşıyor zira bağlantılı çalışan teknolojisinden ve dijital iş birliğinden yararlanmak, üretim endüstrisi için 100 milyar dolardan fazla değerin ortaya çıkarılması potansiyelini sunuyor.
Döngüsellik için doğru teknoloji
IFS analistlerinin son tahminine göre ise 2025 yılında üretim şirketlerinin yüzde 30’u atıkların azaltılmasına ve kaynakların daha verimli kullanılmasına yardımcı olmak için iş modellerine döngüsellik stratejilerini dahil edecek. Küresel üretim şirketlerinin yüzde 42’si hammade eksikliğinden ve artan hammadde maliyetlerinden endişeleniyor. Oysaki malzemelerin yeniden kullanılması, işlenmemiş malzemelere olan bağımlılığın azalması yoluyla dayanıklılık yaratırken aynı zamanda aynı üründen daha fazla karlılık da sağlıyor. Üretim şirketlerinin döngüsel iş modeline geçişe hazırlıklı olmalarını sağlamak için de doğru teknolojilere sahip olmaları gerekiyor.