Boğaziçi Üniversitesi’nde geliştirilen ‘Dayanıklı Aşı Taşıyıcı Protein Mikrokürecik Teknolojisi bu kez de Avrupa Patent Ofisi’nden patent aldı. Dünyada ilk kez Türk bilim insanları tarafından geliştirilen ve ASC proteini mikroküreciklerinden oda sıcaklığında 30 gün dayanabilen aşı taşıyıcı teknolojisi geçen yıl da Japonya ve ABD’den patent almıştı.
Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nesrin Özören’in ABD, Japonya ve Avrupa Patent Ofisi’nden patent almış olması sebebiyle ‘’triadic patent’’ olarak adlandırılan buluşu, Türkiye’nin ilk ve tek biyoteknoloji patenti olarak artık üç dünya bölgesinde koruma altına alınmış oldu. Uluslararası yatırımcıların dikkatini çekmesi beklenen ‘Dayanıklı Aşı Taşıyıcı Protein Mikrokürecik Teknolojisi’, tüm dünyada Kuş Gribi ve Domuz Gribi gibi hastalıkların yanı sıra, Zika benzeri dünyayı sarsan yeni virüslere karşı da etkin bir buluş olarak kabul görüyor.
Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Bilimleri Araştırma Merkezi ve Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nesrin Özören’e, “oda sıcaklığında 30 gün muhafaza edilen aşı taşıyıcı protein mikrokürecik teknolojisi” buluşu için ABD ve Japonya’dan sonra Avrupa Patent Ofisi de patent verdi. 2009 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi’nde sürdürülen proje kapsamında geliştirilen “ASC zerrecik/mikrokürecik aşı taşıyıcı” teknolojisi, soğuk zincir standartlarından bağımsız olarak dünyanın her yerine aşıların bozulmadan gönderilmesini olanaklı hale getiriyor.
Boğaziçi Üniversitesi’nde geliştirilen sistemin dünyada henüz mevcut olmadığının altını çizen Özören “Günümüzde aşı teknolojisinde kullanılan lipozom veya nano-parçacık odaklı farklı taşıyıcı sistemler var ancak bizim geliştirdiğimiz mikro kürecik sistemi yepyeni bir teknoloji. Bu sistem, ASC proteininin meydana getirdiği iplik yapılarının birbiri üzerinde katlanarak yumak gibi tanımlanabilecek sağlam bir yapı oluşturmasından kaynaklanıyor” diye konuştu.
Yerli ve milli aşı teknolojisindeki öncü buluş Türkiye’ye 5.‘’Triadic Patent’’i getirdi
Türkiye’nin kendi aşısını üretmenin öneminin kavradığını ve bu yönde yatırımlara başlandığını kaydeden Prof. Dr. Nesrin Özören; Türkiye’nin beşinci triadic patentine imza attıklarını, aşı teknolojisini geliştirecek adımlarda Türkiye’nin öncü olabileceğini belirtti. “Elimizdeki ASC zerrecik sistemi ile kompozit aşılar üretilebilir, Zika gibi yeni virüslere yönelik veya anti-tümör çalışmalarında tamamen yeni aşılar veya var olan aşıların geliştirilebilmesi için yeni teknolojiler denenebilir” dedi.
Yeni aşı taşıma protein mikrokürecik teknolojisinde bundan sonraki kritik adımların Faz I ve Faz II klinik çalışmaları olacağını belirten Özören, ‘Laboratuvar ortamında anti-tümör deneyini farede yaptığımız ilk denememizde olumlu sonuç aldık. Hayvan deneylerinde ASC zerreciklerinin verimli çalışan bir taşıma sistemi olduğunu kanıtladık, bundan sonra bu adımı ilerletecek yatırımlara ihtiyaç var. Bu sayede Türkiye’de yerli, yenilikçi ve özgün, başka şirketlerin/ülkelerin basma kalıp kopyası olmayan ve fikri hakkının tamamen bizde olduğu aşı üretimi mümkün olacak, bu da bizim adımıza çok sevindirici. Bilim dünyasında bir sistem yenilenmesi gerçekleştirilebilir” diye konuştu.
Yeni teknolojide aşı oda sıcaklığında muhafaza edilebiliyor
Günümüzde kullanılan yeni nesil aşılara mikroorganizmaların sadece en çok bağışıklık yanıtı veren parçaları dâhil ediliyor, bu yapıları içeren aşıların da 2-8 0C derecede ve sabit koşullarda saklanmaları gerekiyor.Dünyada ilk kez ASC zerrecikleri üzerinde başka moleküllerin (antijenlerin) taşınabileceğini ve bunların makrofaj hücreleri tarafından sindirilebileceğini bulup bu sayede aşı teknolojisi geliştirdiklerini ifade eden Prof. Dr. Özören, dışarıdan bir virüs ya da mikroorganizma hücre içine ya da vücut içine geldiğinde tetiklenen bu mekanizmanın enfeksiyon bölgesindeki mikroorganizmanın yok edilmesinde etkili olduğunu belirtti. Özören, “Buluşumuz olan ASC zerrecik taşıyıcısı; üzerine yüklenen antijenleri/uyaranları 30 gün boyunca oda sıcaklığında ya da donma/çözülme döngülerine dirençli bir şekilde koruyor. Bu teknoloji ile geliştirilecek tüm aşılar; bugün ihtiyaç duyulan sabit koşullar yerine normal ısı koşullarında dünyanın her yerine gönderilebilecek” dedi.
Buluş yabancı yatırımcıların radarında
Ankara Patent Bürosu Kurucu Ortak ve Onursal Başkanı M. Kaan Dericioğlu da Boğaziçi Üniversitesi’nde geliştirilen “Triadic Patent” klasmanına ve uluslararası yatırımcının radarına giren aşı teknolojisine ile ilgili şu değerlendirmede bulundu: “Aynı buluş için bir ülkede yapılan patent başvurusuna dayalı olarak, Avrupa patenti, Amerika Birleşik Devletleri patenti ve Japonya patenti alınması, patent sisteminde “Triadic Patent” olarak adlandırılır. Amerika, Avrupa ve Japonya’da kayıtlı aynı buluşa verilmiş patentler, ulusların teknolojik güçlerini değerlendirmek için sıklıkla kullanılan bir göstergedir. Eğer bir buluş sahibi, aynı buluş için ve birbirinden bağımsız olarak, Birleşik Devletler Patent ve Marka Ofisi, Avrupa Patent Ofisi ve Japonya Patent Ofisi’nden patent almayı başarmışsa, bu başarı yatırımcıların dikkatini çekebilmektedir. Triadic patent göstergeleri, Dünya Bankası ve OECD gibi kuruluşlar tarafından değerlendirilmektedir. En çok triadic patent alan ülkenin Japonya (yüzde 30) olduğu, onu sırasıyla Birleşik Devletler (yüzde 26.32), Almanya (yüzde 10.23), Kore Cumhuriyeti (yüzde 5.75) ve Birleşik Krallık’ın (yüzde 3.2) izlediği, 2013 yılına ilişkin istatistiklerde yer almıştır. Bu yayında Çin özelikle vurgulanmış ve Çin’in 2000 yılında yüzde 0.16 (87 triadic patent) olan payını 2013 yılında yüzde 3.51’e (1897 triadic patent) yükselttiği belirtilmişti. Söz konusu yayında Türkiye’nin payı yüzde 0.08 olarak gösterilmiştir. Türkiye’den triadic patent alanlar konusunda bilgiler kısıtlıdır.”