Türkiye’de elektrikli araç pazarı 2025 yılında rekor büyüme gösterirken, şarj altyapısının kapasitesi ve tüketim verileri de tüm zamanların en yüksek seviyelerine ulaştı. Ocak–Ekim 2025 döneminde elektrikli araç sayısı 198 binden 334 bine çıkarak yüzde 69 büyürken, şarj istasyonlarındaki elektrik tüketimi yüzde 147 artış gösterdi. Sarjagel.com Genel Müdürü Selçuk Nazik, “Türkiye, şarj soketi başına düşen araç sayısında Avrupa’dan daha iyi durumda; ancak yatırım hızını artırmamız şart.” şeklinde konuştu. Artan talep hem altyapı yatırımlarını hem de teknolojik dönüşüm gerekliliğini gündemin üst sırasına taşıdı.
Sarjagel.com’un yaptığı araştırmalara göre EPDK’nın son verilerine bakıldığında Türkiye’de toplam 36.280 şarj soketi bulunuyor. Bunun 20.677’si AC, 15.603’ü DC hızlı şarj noktalarından oluşuyor. Elektrikli araç sayısının 334 bin olduğu düşünüldüğünde, Türkiye’de her 9,2 araca bir soket düşüyor. Bu oran Avrupa ortalamasının (13,7 araç/soket) belirgin şekilde üzerinde seyrediyor.
Sarjagel.com Genel Müdürü Selçuk Nazik, Türkiye’nin bu tabloyla Avrupa’nın önünde konumlandığını vurgulayarak şöyle konuştu:
“Avrupa’da yaklaşık 14 araca bir soket düşerken, Türkiye’de bu rakam 9’larda. Yani altyapı açısından birçok ülkenin önündeyiz. Ancak ideal oran daha da aşağı inmeli. 5 araca 1 soket seviyesine ulaşmamız için en az 30 bin ek soket yatırımı gerekiyor.”
Şarj tüketiminin elektrik altyapısına etkisi şu an sınırlı
Öte yandan Ekim 2025’teki verilere göre şarj istasyonlarında 2.328.190 şarj işlemi gerçekleşti ve toplam 47.429 MWs elektrik tüketildi. Bu miktar, Türkiye’nin aynı ayki toplam elektrik tüketimi olan 27.428.000 MWs içinde yalnızca yüzde 0,17’lik bir paya sahip. Nazik, bu oranın elektrikli araçların ulusal elektrik arzı üzerindeki etkisinin çok düşük olduğunu gösterdiğini belirtirken “Şarj tüketiminin toplam elektrik içinde payı binde 2 bile değil. Yani Türkiye şu anki elektrik üretim yapısıyla elektrikli araç büyümesini çok rahat şekilde karşılayabilir.” açıklamasını yaptı. İstanbul ise 14.438 MWs ile şarj tüketiminin en yüksek olduğu il konumunda; kullanılan enerjinin yüzde 30’unun İstanbul’da kullanıldığı görülüyor.
“Asıl devrim batarya teknolojisinde olacak”
Sektör temsilcilerine göre hedef yalnızca soket sayısını artırmak değil; asıl kritik unsur batarya teknolojilerindeki sıçrama olacak. “1.000 km menzil sunan, yüzde 20’den yüzde 80’e 5 dakikada ulaşan katı hal bataryalar kapıda. Çin bu alanda çok ciddi aşama kaydetti. Şarj süreleri kısaldıkça soket ihtiyacı da daha dengeli hale gelecek.” ifadelerine yer veren Nazik, ayrıca Türkiye’de planlanacak yeni batarya fabrikalarının sektöre ivme kazandıracağını, altyapı yatırımlarının da bu gelişmelerin paralelinde hızlanması gerektiğine dikkat çekti.
İstasyonlardaki uygulama karmaşası kullanıcıyı yoruyor
Türkiye’de en çok şikâyet edilen konulardan biri, şarj uygulamalarının karmaşıklığı ve operatörler arasındaki uyumsuzluk oluyor. Pek çok kullanıcı uygulamanın açılmaması, versiyon uyumsuzluğu, gereksiz bilgi girişleri ve ödeme süreçleri nedeniyle sorun yaşıyor. Sarjagel.com Genel Müdürü konuyla ilgili olarak “Telefonumuzda yılda belki sadece 1-2 kez kullanacağımız birçok uygulama yığılıyor. Bu sürdürülebilir değil. Şarj başlatma süreci ‘Fatura bilgisi – Kart okut – Şarja başla’ kadar basit olmalı. Merkezi bir teknoloji platformu şart.” diyor. Nazik, kullanıcı deneyimini merkeze alan standartlaşmış bir yazılım altyapısının sektörün önünü açacağını vurguluyor.
Teşvik çağrısı: “Bu hızla büyüyen pazarda kamu desteği kritik”
Şarj soketi sayısını 5 araca 1 seviyesine çekmek için ciddi yatırım gerektiğini aktaran Nazik, devlet desteklerinin öneminin altını çizdi:
“Bu ölçekli yatırımların özel sektör tarafından tek başına üstlenilmesi kolay değil. Doğru teşvik politikalarıyla Türkiye, bölgesinde örnek altyapı oluşturabilir. Türkiye, araç başına düşen soket sayısında Avrupa’nın önünde yer alırken, şarj tüketiminin ulusal elektrik talebi üzerindeki düşük etkisi sektöre önemli bir büyüme alanı tanıyor. Ancak önümüzdeki dönemde batarya teknolojileri, şarj operatörlerinin dijital altyapı kalitesi ve yatırım teşvikleri, pazarın sürdürülebilir büyümesinin en kritik belirleyicileri olacak.”



