Oracle’ın çalışması, COVID-19 salgını sırasında tüketicilerin restoranlara yönelik görüşlerini ve dışarıda yemek yemek konusunda markaların beklentilerinin neler olması gerektiğini vurguluyor
Yeni düzenlenen Oracle Yiyecek ve İçecek araştırmasına göre evde yemek yapmaktan yorulan tüketiciler en sevdikleri lokantalarında yemek yemek için sabırsızlanıyor. Çalışmaya göre ABD’deki katılımcıların yüzde 59’u ve İngiltere’deki katılımcıların ise yüzde 47’si, imkan bulabildikleri ilk anda dışarıda yemek yemeyi planlıyor. Hatta, yeniden açılmanın güvenli olduğunun belirlenmesi durumunda ABD’li katılımcıların yüzde 26’sı ve İngiltere’deki katılımcıların yüzde 14’ü ilk hafta içinde lokantalara geri dönmeyi planladıklarını söylüyor. Ancak misafirler aynı zamanda çalışanlarla teması azaltmaya yönelik teknolojilerin kullanımı ve temizlik prosedürleri konusunda bir güvence de arıyor. ABD’de ankete katılanların yüzde kırkı ve İngiltere’de ankete katılanların yüzde 39’u ise menüyü kendi mobil cihazlarından görebilmeleri durumunda kendilerini daha güvende hissedeceklerini söylerken ABD’dekilerin yüzde 35’i ve İngiltere’dekilerin ise yüzde 31’i ise ödemeyi de aynı şekilde yapabilecek olmalarını tercih etmektedir.
Öte yandan dışarıda yemek yeme seçenekleri sınırlı olsa da insanlar, bağımsız restoranlara yardım etme konusunda daha fazla istekli görünmektedir. ABD’deki katılımcıların yüzde otuz dokuzu ve İngiltere’deki katılımcıların yüzde 36’sı, yakınlarındaki restoranlardan kriz öncesine göre daha sık sipariş vermektedir.
“Dünyanın dört bir yanında krizden çıkabilmeleri için toplulukların kendi çevrelerindeki yerel bağımsız işletmelere daha fazla destek verdiğini görüyoruz,” diyor Oracle Yiyecek ve İçecekten sorumlu kıdemli başkan yardımcısı ve genel müdür Simon de Montfort Walker. “Her ne kadar tüketiciler tekrar dışarıda yemek yiyebilme konusunda oldukça sabırsız olsalar da menüden tutun güvenliği arttırmak amacıyla kullanılan teknolojiye dek birçok konuda yeni beklentileri var. Bu beklentilerin karşılanabilmesi de müşterinin güvenini kazanmada ve sadık kalmalarını sağlamada önemli bir rol oynayacak.”
Oracle tarafından hazırlanan ve Untold Insights tarafından düzenlenen çalışma, karantina dönemleri öncesinde ve sırasında ABD ve İngiltere’deki 2.000 tüketicinin yemek yeme tercihleri ve davranışlarını inceliyor. Bu çalışmayla ilgili bilgiler için lütfen buraya tıklayın.
Karışık yemek siparişleri
Amerikalıların yüzde doksan beşi ve İngilizlerin yüzde 87’si, karantina uygulamaları başlamadan önce sık sık yemek siparişi vermekte olduklarını belirtiyor, ama şaşırtıcı bir şekilde karantina uygulamaları başladığında bu oran ABD’de yüzde 88’e düşerken İngiltere’de ise yüzde 65’e iniyor. Kısıtlamalar kalkarken katılımcıların yüzde 69’u en az ayda bir dışarıdan yemek siparişi vermeyi planladığını söylerken yüzde 36’sı ise en az haftada bir sipariş vermeyi planlıyor.
ABD ve İngiltere’deki katılımcılar yemek siparişlerini nasıl teslim almak istedikleri konusunda da farklılık gösteriyor. Amerikalılar siparişlerini kendileri almayı tercih ederken (ABD’de yüzde 38, İngiltere’de yüzde 22), İngilizler ise eve teslim seçeneğini tercih ediyor (İngiltere’de yüzde 57, ABD’de yüzde 33). Her iki taraf da menüdeki seçeneklerin azalmasından servisin yetersizliğine dek olumsuz bir sipariş deneyiminin fikirleri üzerinde olumsuz bir etkisinin olduğunu kabul ediyor. ABD’deki katılımcıların yüzde yirmi üçü, karantina günlerinde yaşadıkları kötü bir deneyim nedeniyle belirli bir tesisten artık sipariş vermediklerini belirtirken bu oran İngiltere’deki katılımcılarda ise yüzde 30.
Dokunma
Yukarıda da belirtildiği gibi temassız teknoloji, müşterilerin dışarıda yemek yerken kendilerini yeniden rahat hissedebilmelerini sağlayabilecek en önemli konu. Menüleri görebilmek ve ödeme yapabilmek için bir kişisel cihazı kullanabiliyor olmanın yanı sıra katılımcıların yüzde 30’u, işletme sahiplerince kolayca temizlenebilecek kiosklar veya tabletler kullanarak uzaktan ödeme yapabilmeyi de tercih ediyor.
Restoranlar – Teslimat Hizmetleri
Üçüncü şahıs teslimat uygulamalarının popülerliğine rağmen birçok tüketici doğrudan restoranın kendisiyle etkileşime geçmeyi tercih ediyor ve araştırmaya katılanların yüzde 86’sı bir üçüncü şahıs uygulama veya bir başka platform kullanmak yerine doğrudan bir restorandan sipariş veriyor. Bu kişilerin yüzde 35’i telefonla sipariş vermeyi tercih ederken diğerleri ise ya restoranın web sitesini (yüzde 35) ya da restoranın uygulamasını (yüzde 18) kullanıyor.
Nesil farklılıkları
Restoranlar, en güçlü geri dönüşü milenyum neslinden (25-39) görürken en büyük düşüş ise daha yaşlı (55+) olan müşterilerinden kaynaklanıyor. Araştırmaya katılan milenyum neslinin yüzde elli beşi, karantina günlerinden önce haftada bir dışarıda yemek yediklerini belirtirken yüzde 41’i, restoranlar yeniden açıldıktan sonra da haftada bir yemek yemeyi planladıklarını ifade ediyor. Buna karşılık, daha yaşlı olan katılımcıların yüzde yüzde 28’i eskiden haftada bir dışarıda yemek yerken restoranlar yeniden açıldıktan sonra bu sıklıkta dışarıda yemek yemeye devam etmeyi planlayanların oranı yüzde 12 ve bu da yüzde 57’lik bir düşüş anlamına geliyor.
Yerele destek
ABD’deki katılımcıların yaklaşık yüzde 40’ı ve İngiltere’deki katılımcıların ise yüzde 36’sı, karantina günlerinde bağımsız markalardan daha sık sipariş verdiklerini belirtirken tüketicilerin yerel restoranları daha fazla desteklediği görünüyor. Özellikle, ABD’li tüketicilerin yüzde 24’ünün ve İngiliz tüketicilerin de yüzde 17’sinin ulusal zincirlerden yaptıkları alışverişte artış olduğunu söyledikleri düşünüldüğünde bu destek daha belirgin.
Katılımcıların yüzde 33’ü, sık sipariş verdikleri markalara olan sadakatlerinin karantina günlerinde daha fazla arttığını belirtirken tüketicilerin marka sadakati de geçtiğimiz günlerde yaşanan olaylar sırasında önemli ölçüde etkilenmiş durumda Bu durum özellikle, yüzde 43’ünün sadakatlerinin arttığı yönünde görüş bildirdiği milenyum neslinde daha belirgin bir halde.
