Sağlık sektörü ya verimlilik, görünürlük ve güvenliğe odaklanacak ya da dijital dönüşümde ciddi şekilde frene basma riskini göze almak zorunda.
Sağlık kuruluşları salgının sebep olduğu artan hasta sayılarıyla başa çıkmaya çalışırken, sektörün teknoloji ve dijital servisleri benimsemesinde ise gözle görülür bir artış söz konusu. Ancak Dünya Sağlık Günü’nü kutladığımız bugün sektör, ortaya çıkan veri yığını yüzünden dijital dönüşümün meyvelerini toplayamama riskiyle karşı karşıya.
Bir HPE şirketi Aruba’nın yaptığı araştırmaya göre, geçtiğimiz yıl itibari ile sağlık sektörü, gelişmiş teknolojilerin benimsenmesi ve bu konuda ortaya konan iradeyle başı çekiyor. Sağlık hizmetlerinde çalışan BT liderlerinin yüzde 74’ü yapay zeka, yüzde 76’sı Nesnelerin İnterneti (IoT) ve yüzde 71’i ise makine öğrenimi teknolojilerini çalışmalarında ve uygulamalarında kullanmaya başlamış durumda.
Sağlık hizmetleri aynı zamanda bu teknolojilerin ürettiği verilerle mücadele eden sektörlerden biri konumunda: BT liderlerinin yüzde 33’ü sistemlerinin açığa çıkan verilerin üstesinden gelemeyeceğini ve yüzde 32’si ise topladıkları bu verileri işleyerek harekete geçecek hıza erişemediklerini söylüyor.
Aruba’nın ‘Sağlık Hizmetlerini Kenar Teknolojiler ile Buluşturmak’ adlı yeni e-kitabı, tüm bu verilerin idare edilmesi ve sektörün uzun vadeli dijital dönüşümüne destek olmak adına üç ana noktaya parmak basıyor ve başarıyı getirecek doğru ağ uygulamaları için bir yol haritası çiziyor.
Birinci Adım: Veriyi verimli bir şekilde işlemek
Bunu yapmak isteyen sağlık kuruluşlarının verilerini ağın kenar katmanına dek takip edip, kaynağında gerçek zamanlı yakalayarak, merkezi bir hub’a geri aktarması gerekiyor. Araştırmamıza katılan sağlık sektöründeki BT liderlerinin yüzde 86’sı verileri kenar katmanda işlemek için entegre sistemlere acilen ihtiyaç duyduğunu, yüzde 71’i kenar teknolojilerini zaten kullandığını ya da denediğini ve yüzde 74’ü ise buradan halihazırda kazanımlar elde ettiğini söylüyor. Bu kazanımlar arasında sağlık hizmeti kuruluşlarının geliştirilmiş araçlar ve uygulamalarla donatılması, hasta bakımında kullanılan verilerde sürekliliğin sağlanması ve IoT sensörleri marifetiyle hastaları gerçek zamanlı takip ederek, yatak başında erken uyarı sistemi kurmak var.
İkinci Adım: Verileri akıllıca analiz etmek
Tüm bu verileri toplamak başlı başına bir iş fakat buradan harekete geçmek ise bambaşka bir olay. Teşhis, hasta bakımı ve ilaç geliştirmekte verinin farklı noktalarından içgörüler elde etmek için yapay zekaya düşen sorumluluk tam da bu yüzden giderek artıyor. Yapay zeka aynı zamanda, bağlantı koptuğunda oluşabilecek maliyet ve kullanıcı deneyimine gelebilecek zararları engellemek için ağda sorun gidermek ve problemleri çözebilmek adına BT ekiplerine destek oluyor. Üstelik pandemiden bile önce, sağlık hizmetlerindeki BT liderlerinin yaklaşık dörtte üçü güçlü içgörüler sağlayabilmek için yapay zeka uygulamalarını denemeye başladıklarını ya da uygulamaya koyduklarını söylüyor.
Üçüncü Adım: Veriyi güvenli bir şekilde depolamak
IoT teknolojisinin hastanelerde ve evlerde kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte sağlık kuruluşları da artan cihaz ve uygulama bağlantı düzeylerini denetlemek zorunda. Araştırmaya katılan BT liderlerinin yüzde 61’i IoT cihazlarının kenar katmanında ağa bağlanmasının işlerini daha savunmasız hale getireceğini söylüyor. Aruba, sağlık kuruluşlarının doğru çözümler ortaya koymak adına oldukça hassas konumdaki sağlık hizmetlerine ait verilerin korunmasının gerekliliğine ve sektörün köklü dönüşümünün devam edebilmesi için tüketici güveninin önemine inanıyor.
Sıfır Güven’e (Zero Trust) dayalı güvenlik politikasının getirdiği yaklaşım buradaki soruna kısmen cevap verirken, aynı zamanda ağ görünürlüğü ve cihaz tanımlaması giderek daha fazla önem kazanıyor. Bu yöntemle parçalara ayrılmış ağın tek bir arayüz altında görünümü mümkün kılınıyor ve BT ekipleri veri erişim seviyelerini kullanıcı grubu ya da cihaza göre özel düzenleyebiliyor.
Aruba EMEA Başkan Yardımcısı Morten Illum konuyla ilgili şunları söylüyor:
“Salgın sürecinde sağlık kuruluşları dijital araçlar ve çözümlerin kullanımında mecburen gaza bastılar. Daha önceden sadece denenmiş ya da hiç girişimde bile bulunulmamış yaklaşımlar, alternatifler olmadığından uygulandı. Sağlık kuruluşları aşı sayesinde yeni seçeneklerin belirmesi ve ‘normale’ dönüşle birlikte kendilerini bir dönüm noktasında bulacaklar. Gelecekte üstünlük sağlayabilecekleri dijital hizmetleri ortaya koyabilmek için ellerinde büyük bir fırsat var. Fakat bunu başarabilmeleri, sistemlerine girip çıkan bilgi akışını idare edebilmenin bir yolunu bulmalarına bağlı, aksi durumda hızlıca bir gerileme riskiyle karşı karşıya kalacaklar. Dolayısıyla sektörün, 2021 ve sonrasındaki dijital dönüşümleri tanımlayacak yeni nesil teknolojiler ve deneyimleri destekleyen altyapı ve çözümleri sağlayacak ağ yetkinliklerine sahip olması kritik önem taşıyor.”