Dünya henüz yapay zeka çalışmalarının çok başında, ama bu teknolojiyi yalnızca insanların ihtiyaçlarıyla sınırlamak zorunda değiliz. Her alanda olduğu gibi hayvanların da yararına olacak, insanla diğer türler arasında iletişim köprülerini kurup geliştirmeye yönelik yapay zeka çalışmaları büyük gelişmelere açık. Mete Gürkan’ın yazısı.
Teknoloji dünyasında gün geçmiyor ki yapay zeka gündemde olmasın, yapay zeka dalındaki bir gelişmeden söz edilmesin. Yapay zeka uygulamaları her gün yaygınlaşıyor. Otomotivten finansa, tıptan bir çok farklı endüstriye gelecek yapay zekayla bugünden şekillendirilirken, bir grup araştırmacı da yapay zekanın daha farklı alanlarda nasıl kullanılacağına yoğunlaşıyor.
Bu alanlardan biri de hayvanlar ve insan dışı türler. İnsan dışı türleri nasıl daha iyi anlayabiliriz? Onları daha iyi anlayıp onların yararına gelişmeleri nasıl sağlarız? Yapay zekanın bu ve bunlara benzer soruların cevabını bulmamızda bize büyük yardımı dokunabilir. Son on yılda özellikle hayvanların iletişim dillerini analiz etmede ve çözmede yapay zekanın nasıl kullanabileceğine dair bazı gelişmeleri gördük. Nihai bir sonuca varabilmiş değiliz, hala alınacak çok yol var. Ama gelişim devam ediyor.
Yapay Zeka Hayvanlarla Konuşmamıza Yardımcı Olabilir mi?
Bazı bilim insanları ve araştırmacılar, yapay zekadan faydalanarak insan-hayvan arasındaki dil engelinin kalkabileceğini bir süredir savunuyor. Bu gerçekten olabilir mi? Olursa hayvanların o sonsuz ve zengin alemiyle insanlığın ilişkisi eskisi gibi olmayabilir.
Yapay zekanın özellikle dil konusunda çok gelişmiş olduğu malum. Sesli asistanların komutlarımızın kodunu çözmeleri bu noktada en basit örneklerden biri. Bilim insanları, e-posta ve sesli yardım asistanlarında kullanılan bu tekniklerin yakında evcil dostlarımızı ve etrafımızda yaşayan hayvanları anlamamıza yardımcı olmak için kullanılacağını ifade ediyor. Bir hayvanın çıkardığı sesin insan dillerinde gördüğümüze benzer boyutsal ilişkilerle haritalandırlabileceğini düşünüyor, bir süredir bunun üstüne çalışıyorlar.
Yapay zekanın hayvanlarla iletişim kurmamıza yardımcı olabileceği bir diğer alan da yüz ifadeleri. Cambridge Üniversitesi bilgisayar bilimcileri, sadece eğitimli veteriner hekimlerin tespit edebileceği bir şey olan koyunların çektiği ağrıyı tespit etmek için bir yapay zeka uygulaması geliştirmişti.
Evcil hayvanların sesleriyle ve beden dilleriyle ne anlatmak istediğini analiz edecek yapay zeka algoritmaları üstünde çalışmalar devam ediyor. Bu çalışmaların şimdilik çok nihai sonuçlara ulaştığını söylemek güç olsa da, hiç kuşkusuz önde alınabilecek uzun bir yol var. 10 ila 15 yıl içinde ilk evcil hayvan tercüme uygulamasının piyasaya sürülebileceği düşünülüyor. Bu kuşkusuz sıradışı bir gelişme olacak.
Peki bu sistemler, nasıl şu andaki karmaşıklığı nasıl çözebilir? Bunun için geçmişteki araştırmalar ışık tutacak, yol gösterecek. Örneğin Kuzey Arizona Üniversitesi’nden Dr. Con Slobodchikof, Amerikan çayır köpeklerinin iletişimi üzerine 30 yılı aşkındır çalışan bir akademisyen. Con, çayır köpeklerinin neredeyse bir dil sayılabilecek nitelikte olan sofistike sesler kullandığını saptamıştı. Bu köpekler yüksek tonlarda ses çıkararak bir etoburun yaklaştığını birbirlerine bildiriyorlar. Etoburun türüne ve boyutlarına göre sesler farklılık gösteriyor. Hayvanlar bu seslerin farklı kombinasyonlarıyla karmaşık bir iletişim kurabiliyorlar.
Yapay Zeka ile Hayvan Deneyleri Tarihe Karışabilir
Hayvan deneyleri, hayvanlara karşı sömürünün en acımasız yüzlerinden biri. Birçok hayvanın canına mal olan veya hayatını acılar içinde geçirmesine yol açan deneylerin önüne geçmek için de yapay zekadan yararlanabileceği ifade ediliyor. Yapay zeka, orta vadede laboratuvarlarda üzerlerinde sayısız deneyler yapılan pek çok hayvanın yerini alabilir.
İnsanlığın tıbbı alanda ilerlemesi ve hastalıklara çare bulunması için hayvanlar deneylerde kullanılıyor. Ancak bunun günümüzde çağdışı bir yöntem olduğu çok açık. 2018’de ABD’deki John Hopkins Üniversitesi’ndeki bir grup uzman, kimyasal bileşenlerin zehirli olup olmadığını anlamak için eğitilen bir algoritma geliştirmişti. Bu algoritmaya şimdiye kadar gerçekleştirilen 800 bin hayvan testinde kullanılan 10 bin kadar kimyasal maddeyle ilgili bilgiler yüklenmişti. Sistem esasında basit. Kurgulanan bir algoritma, ilk kez karşılaştığı bir maddenin zehirli olup olmadığını kendisine yüklenen benzer bir diğer maddeyle karşılaştırarak öngörüde bulunuyor.
Geliştirilen diğer bir yazılımın temelini ise var olan moleküler yapılar ve belirlenmiş toksikoloji tipleri arasında tespit edilen ilişkiler haritasının analiz edilmesi ve doğru kombinasyonların üretilmesi oluşturuyor. Bu harita sayesinde göz, cilt veya DNA’nın kimyasallarla olası tepkimeleri veya uyumları deney gerektirmeksizin analiz edilebiliyor. Önümüzdeki dönemde, yazılımın geliştirilmesi ve belirli laboratuvarlarda çalışır hale getirilmesi planlanıyor.
Dünya henüz yapay zeka çalışmalarının çok başında diyebiliriz. Her alanda olduğu gibi hayvanların yararına olacak, insanla diğer türler arasında iletişim köprülerini kurup geliştirmeye yönelik yapay zeka çalışmaları alanı hiç kuşkusuz büyük gelişmelere çok açık.
İletişim sektöründe gazetecilik ve halkla ilişkilerde 20 yılı aşkın deneyime sahip olan Mete Gürkan, teknolojinin hayata dokunan farklı yönleriyle ilgili düşünmeyi, araştırmayı ve yazmayı seviyor. Linkedin profiline bu adresten, Twitter ve Instagram profillerine @vegangergedan nickinden ulaşabilirsiniz.