Sık sık Türkiye’yi ziyaret eden Kobil Kurucusu İsmet Koyun ile geçtiğimiz hafta İstanbul’da bir araya geldik ve son dönemki yatırımlarını ve yeni projelerini konuştuk.
Ünlü iş insanı İsmet Koyun, Almanya’ya yüksek bilgisayar mühendisliği okumak üzere gittiği dönemde kaldığı öğrenci yurdunda 1986 yılında Kobil’i kurdu. Kobil’i kurarken veri güvenliği alanına odaklanmaya karar verdi. İş hayatına başladığı dönemde ilke edindiği “en iyiyi yapma ve konsantre olma” konusunda kararlılığını sürdürerek Kobil’i güvenlik sistemleri alanında dünyanın sayılı şirketleri arasına taşıdı.
Kobil olarak farklarını, bilginin ileride çok değerli olacağı ve elektronik ortamda bilgiyi korunmanın ihtiyaç haline geleceğini işin başında görmeleri olduğunun altını çizen İsmet Koyun, “Kuruluşumuzdan bugüne teknolojimizin merkezine veri güvenliğini aldık ve düzenlemelere ilham verecek çalışmalara imza attık. Bankaların, kamunun ve hatta hükümetlerin güvendiği bir marka haline geldik. Bir ülkenin nasıl kara kuvvetleri, hava kuvvetleri varsa veri güvenliği ekipleri de olmalı. Dünyanın artık bu yöne doğru gittiğini görüyoruz. Evinizin güvenliğini kapınızı kilitleyerek sağlayabiliriz ama yazılımı böyle koruyamazsınız. Kobil olarak uzun yıllardır bu alanda çalışıyor, emek veriyoruz. Bu çalışmalarımızın sonucunda veriyi oluşturduğumuz 14 basamaklı bir güvenlik sistemiyle koruyoruz. Böylece tüm dünyada kabul gören PSD2, eIDAS, 3DS2, GDPR gibi uluslararası güvenlik standartlarına tam uyum sağlıyoruz. Türkiye’de de KVKK, BDDK, TCMB gibi kurumların düzenlemelerine uyum sağlıyoruz” dedi.
Mühendislikte Türk-Alman ortaklığı
Kobil’in geliştirdiği teknolojilerde ve ürünlerde Türk mühendislerinin yanı sıra Alman mühendislerinin de imzası olduğunu kaydeden İsmet Koyun, “Ayrıca dünyada alanında bir numara olmuş çok sayıda önemli akademisyenden de danışmanlık alıyoruz. Öte yandan üniversitelerle yakın iş birliklerimiz söz konusu. Örneğin Almanya’da TU Darmstadt ve TU Würzburg ile iş birliğimiz var. Şu anda Türkiye’de ise 100’e yakın mühendis, küresel ofislerimizle birlikte toplam 400 çalışanımız bulunuyor. Çalışanlarımızın büyük kısmını araştırma geliştirme mühendisleri oluşturuyor. Genel merkezimiz Almanya’da. İsviçre ve Türkiye’deki ofislerimizin yanı sıra İngiltere ve ABD’de iki eyaletteyiz. Bir ofisimiz teknoloji ve inovasyonun kalbi olan pek çok teknoloji şirketinin ve girişimlerin küresel merkezi Silikon Vadisi’nde diğer ise Kaliforniya’da bulunuyor” şeklinde konuştu.
İstanbul’a Armağan: İstanbul Senin
“Dijital kimlik sayesinde tek bir giriş yaparak kullanılabilen, bütün işlemlerin güvenli ve kolay bir şekilde gerçekleştirebildiği, mesajlaşma, imzalama ve ödeme özellikleriyle bütünsel bir deneyim sunabilen Güvenli SuperApp’lerin kolayca hayata geçirilmesine imkân sunan Güvenli SuperApp Platformu teknolojisinin dünyada önde gelen sağlayıcılarından biriyiz” diye İsmet Koyun, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Bu teknolojiyi kullanarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile yepyeni ve tam anlamıyla Güvenli SuperApp diyebileceğimiz İstanbul Senin uygulamasını geliştirdik. İstanbul Senin dünyada bir metropol yönetimi tarafından tasarlanan ilk ve tek Güvenli SuperApp. “İstanbul Senin” adlı Güvenli SuperApp, 16 milyon İstanbullunun hayatını kolaylaştıran ve teknolojinin tüm nimetlerini kullanabildikleri, bütün hizmetlere tek bir noktadan ulaşacabildikleri bir dijital deneyim merkezi olarak tanımlanabilir. İBB’nin tüm paydaşlarıyla yer aldığı Türkiye’nin ilk Güvenli SuperApp’i olan uygulama, dünyanın başka büyük şehirlerine de örnek olacak. Adil, yaratıcı, katılımcı ve yeşil bir İstanbul vizyonuna katkıda bulunan İstanbul Senin uygulaması, İstanbulluların yaşamını kolaylaştırıyor.
2 milyonun üzerinde kullanıcıya ulaşan İstanbul Senin ile İstanbul halkı, 50’den fazla mini uygulamayı kullanarak farklı alanlardaki hizmetlere kolayca ulaşabiliyor.
Kobil ve İstanbul Senin neler sunuyor?
◦ Dijital dönüşümü şehrin ekonomisinin kılcal damarlarına indiriyoruz.
◦ Mikro işletmelerin dijital dönüşümüne katkıda bulunuyoruz.
◦ Şehirler için geliştirilen ‘Kobil MyCity Güvenli SuperApp’ teknolojisi sayesinde kendi imkanlarıyla dijital dönüşümü hayata geçirmesi çok zor hatta imkânsız olan küçük ve orta ölçekli işletmeler için dijitalleşme mümkün hale geliyor.
◦ Belediyeler, şehrin ekonomisinin en küçük yapıtaşlarını da kapsayacak şekilde dönüşümü destekleyebiliyorlar.
◦ Tüm bunlar neticesinde küçük ve orta ölçekli işletmelerin şehrin ekonomisindeki payları artıyor.
◦ Diğer yandan ise şehrin yeni iş modellerine olan uyumu ve ekonomik büyümeyi hızlandıran sürdürülebilir bir ekosistem kurabilmesi mümkün hale geliyor.
◦ Bu ekosistem sayesinde şehirler vatandaşları, işletmeleri ve kurumlarıyla yerinde üretim yerinde tüketim felsefesiyle ekonomik olarak daha güçlü bir hale geliyor.
◦ Bunun yanı sıra İBB WİFİ noktalarına her gün yüz bine yakın kişi İstanbul Senin üzerinden tek tıkla bağlanabiliyor.
◦ Her gün 20 binden fazla İstanbullu Otobüsüm Nerede mini uygulaması ile otobüsünün durağa kaç dakika sonra geleceğini görebiliyor, zamanını daha iyi ayarlıyor.
◦ Bunun yanısıra yakın zamanda hayata geçirilen Nasıl Giderim mini uygulaması İstanbullular’a dijital ulaşım asistanı hizmeti sağlıyor. Bu sayede her İstanbullu hangi ulaşım araçlarını kullanarak ne kadar sürede bulundukları noktadan gitmek istedikleri noktaya gidebileceğini görebiliyor.
◦ İster fatura geçmişi ister tüketiminin görülebildiği İGDAŞ ve İSKİ mini uygulamalarından faturalar hızlıca ve ücretsiz olarak ödenebiliyor.
◦ Katılımcı demokrasi örnekleri olarak Söz Senin ve Bütçe Senin mini uygulamaları ile İstanbullular, şehre dair konularda görüş bildiriyor, öneri getirebiliyor.
◦ Her gün binlerce haneye giren Hamidiye Su ve Halk Ekmek ister kredi kartı ister İstanbul Kartla ödeme opsiyonu ile İstanbul Senin içerisinde online satış gerçekleştiriyor.
◦ Yaşadığımız deprem felaketi sürecinde çok hızlı bir şekilde hayata geçirilen 4 mini uygulama ile İstanbullular gönüllü desteklerini ve bağışlarını yaparlarken aynı zamanda Hatay’daki İBB çalışmalarına dair bilgi alabiliyor, İstanbul’da sahip oldukları veya yaşadıkları binaların deprem riskine dair inceleme başvurularını yapabiliyorlar.
◦ Farklı kategorilerde yüzlerce güncel ve ilgi çekici içeriği de barındıran İstanbul Senin kullanıcılarının bilgilenmesi ve keyifli zaman geçirmesine imkan sunuyor.
◦ İstanbul Senine özel kampanyaları takip eden İstanbullular, farklı markaların indirim ve ücretsiz kullanım gibi avantajlarından faydalanabiliyor.
◦ İstanbul Senin ile Giriş özelliği sayesinde İGDAŞ, UGETAM, İSKİ, Spor İstanbul, Genç Üniversiteli ve Sen Oku Diye web sayfalarına güvenli bir şekilde giriş yapılabiliyor.
Büyümeye devam
Başarılı bir 2022 yılını takiben 2023 yılında Afrika, Avrupa ve Türkiye’de toplam 4 SuperApp projesini hayata geçireceklerini belirten İsmet Koyun, sözlerine şu şekilde son verdi:
“Kobil olarak çok yakın zamanda Türkiye’deki diğer şehirlerin yanı sıra dünya metropollerine de örnek olacak projeler yapacağız. Toparlamak gerekirse dünyada iş yapış biçimleri “ben” değil “biz” odaklı bir sistem ekseninde dönüşüyor, kapalı sistemlerden açık sistemlere doğru evriliyor. Geleceğin ekonomisi, “platform ve ekosistem teknolojisi” üzerinde yükselecek. Kobil olarak bizler de şirketlere tam olarak bunu sağlıyor, yeni uygulama geliştirme teknolojisi sunuyoruz. Bir başka deyişle platformlar arası rekabette paydaşlarımıza sınırsız teknolojik avantajlar yaratıyoruz. Böylelikle kendi SuperApp’ini geliştiren şirketler Kobil teknolojisiyle hem kendi platformlarını kuracak hem de diğer platformlara geçiş yapacak. Öte yandan “Hype Cycle’da Kobil ile birlikte Alipay, Grab, Ionic, LINE, Microsoft, PayPAy, Paytm, Slack ve WeChat gibi dünya devi teknoloji şirketleri yer alıyor. Finans, perakende, sağlık, lojistik gibi sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin ve yerel yönetimlerin Super App ihtiyacında akla gelen ilk şirket olmak istiyoruz. Kobil olarak faaliyet gösterdiğimiz ABD, İngiltere, İsviçre, Almanya ve Türkiye’de büyümeyi hedefliyor ve yeni pazarlara girmeyi planlıyoruz.”