Yapay zekanı iş dünyasındaki etkisi giderek artarken, bu teknolojinin işveren-işçi ilişkilerine etkisi, iş hukuku açısından bazı zorlukları da beraberinde getiriyor. Özellikle Endüstri 4.0 sürecinde, işverenlerin daha fazla gözetim ihtiyacı duyması, yapay zeka destekli teknolojilerin işyerlerine entegrasyonunu hızlandırıyor. Ancak, bu durum işçi gizliliği, güvenliği ve etiği gibi konuları da gündeme getiriyor.
Yapay zekanın genişleyen kullanım alanları, gizlilik, güvenlik ve etik konularında yeni zorlukları da beraberinde getiriyor. Özellikle, işverenlerin işyerlerindeki denetim talepleri, yapay zekanın hızla gelişen etkisiyle birlikte işçi gözetimi konusunda yeni zorluklar yaratıyor. İş hukuku, işverenin denetim hakkını işçinin kişisel haklarıyla uyumlu bir şekilde dengelemeye çalışıyor; ancak yapay zekanın rolü hala belirsizliğini koruyor. Farklı ülkelerin hukuk sistemlerindeki çeşitlilik, yapay zekanın işçi gözetiminde kullanımı için net bir çerçevenin oluşturulması gerektiğini gösteriyor. Mevcut düzenlemeler, işçi bilgilendirmesi ve kişisel hayatın korunması şartlarına uygun kullanıldığında yapay zekanın kullanımına izin veriyor ancak işveren ve işçi hakları arasında adil bir denge kurulması için daha net hukuki düzenlemelere ihtiyaç duyuluyor.
Yapay Zekanın Geleceğini Şekillendirmede Hukuki Süreçler Etkili Olacak
Yapay zeka destekli işçi gözetiminde, iş hukuku ve kişisel haklar arasında bir denge olması gerektiğinin altını çizen KYO Legal Ortağı Avukat Gamze Müge Kan, “Yapay zeka destekli gözetim sistemlerinin kullanımıyla ilgili iş hukuku, işçi hakları ve kişisel gizlilik hakları arasında denge kurma ihtiyacını ortaya koyuyor. İşverenler, yapay zeka araçlarını kullanarak işçileri denetleyebilir mi? Yapay zeka, iş ilişkilerinin sonlandırılması dahil olmak üzere yaptırımlar alabilir mi? Bu yapay zeka destekli kararlar, hukuki olarak geçerli olabilir mi? Şu anki mevzuatlar, bu tür sorulara net cevaplar vermekten uzak. Farklı hukuk sistemlerinde belirli eğilimler olsa da, işverenlerin gözetim hakkı ile işçi kişisel hakları arasında denge sağlanması gerektiği vurgulanıyor. Örneğin, Amerikan Hukuku’nda işçi gizliliği ön planda tutulurken, İngiliz Hukuku’nda işverenin menfaatleri öne çıkar ve karşılıklı rıza aranır. Fransız Hukuku ise işyerlerindeki gözetimin şeffaflık, kolektif katılım ve ölçülülük ilkelerine uygun olması gerektiğini belirtiyor. Türk Hukuku’nda ise işverenin işçinin iletişimini denetleme yetkisi, belirli koşullar altında Yargıtay kararları ile belirlenmiş durumda. Ancak, yapay zeka kullanımı bu konuda yeni ve belirsiz bir alan açıyor” dedi.
Yapay Zekada Adil Bir Denge Kurulmalı
Yapay zekada işçi gözetimindeki hukuki belirsizlikleri vurgularken, şartlara uygun kullanım ve net hukuki düzenlemelerin gerekliliğini belirten Avukat Kan, “Mevcut durumda, yapay zekanın işçi gözetimi açısından hukuki boşluklar bulunuyor. Ancak, işçi bilgilendirilmesi ve kişisel hayatın sınırlanmaması gibi şartlar sağlandığında yapay zeka kullanımı düşünülebilir. Bu konuda net ve kapsamlı hukuki düzenlemelerin yapılması, işveren ve işçi hakları arasında adil bir denge kurulması açısından önemlidir. Yapay zeka etkisiyle iş dünyasındaki değişim devam ettikçe, bu alandaki hukuki çerçevenin güncellenmesi kaçınılmaz olacaktır” açıklamalarında bulundu.