Red Hat, Global Tech Outlook anketinin bu yılki sonuçlarını açıkladı. Şirketin her yıl gerçekleştirdiği bu araştırma, bulutun güncel durumunu, şirketlerin bulut stratejilerini, harcamalarındaki önceliklerini ve dijital dönüşümün başarılı olmasını sağlayan faktörleri mercek altına alıyor.
Red Hat, bu araştırmasıyla mevcut iş ortamını da daha iyi anlıyor, müşterilerine daha iyi hizmet verebiliyor ve ihtiyaçlarını daha iyi karşılayabiliyor. Rapordaki önemli bulgular ve ortaya çıkan sonuçların zaman içinde nasıl değiştiği de aşağıda yer alıyor.
Hibrit ve çoklu bulut stratejileri artmaya devam ediyor
Hibrit bulut, üç puan artışla yüzde 30’a ulaşarak anketi cevaplayanların tercih ettiği öncü bulut stratejisi olmaya devam ediyor. Geçen sene yüzde 11 olan çoklu bulut ise bu yıl yüzde 13’e yükseldi. Öte yandan genel (yüzde 9) ve özel (yüzde 14) buluta öncelik veren stratejiler de azaldı. Günümüzün iş ortamında öncü şirketler bulut yerlisi teknolojilerin hızını, verimliliğini ve ölçeğini şirket içindeki altyapının sağladığı kontrol ve güvenlik özellikleriyle dengelemek istiyor.
Cevaplayanların yüzde 18’i kendi bulut stratejisini oluşturmaya devam ediyor ve küçük bir kısmın ise (yüzde 5) bulut stratejisi bulunmuyor. Geçen yıl da bu oranların aynı olduğu göz önünde bulundurulduğunda, oluşturulan stratejilerin gelecek yılda hız kazanması bekleniyor.
BT fonlarındaki öncelikler geçen yıl ile benzerlik gösteriyor ve güvenlik ilk sıralarda yer almaya devam ediyor
Şirketlerin fonlamalarına bakıldığında güvenlik, bulut yönetimi ve bulut altyapısı 2022’de de BT departmanının öncelikleri arasında yer almaya devam ediyor. Güvenlik de anketi cevaplayanların en çok önem verdiği konular arasında yer alıyor. Katılımcılara bulut altyapısı, BT operasyon otomasyonu, büyük veri ve analitik alanlarındaki en büyük öncelikleri sorulduğunda bulut güvenliği (yüzde 43), güvenlik otomasyonu (yüzde 36) ve veri güvenliği (yüzde 45) cevapları ortaya çıkıyor. Katılımcıların yüzde 38’i BT operasyonlarını otomatikleştirmenin, 2022’de geleneksel BT sistemini optimize etmek için ayıracağı fonda öncelik verdiği ikinci konu olduğunu aktarıyor. Geçen yılki yüzde 32 oranının ardından en yüksek artışı kaydeden alan olarak da öne çıkıyor.
Şirketler COVID-19 ile birlikte dijital dönüşüm çalışmalarını daha da hızlandırıyor
Geçen yıl, farklı sektörlerde yer alan müşterilerin pandeminin etkilerini azaltmak için dönüşüm planlarını hızlandırdığı görülüyordu. Anketi cevaplayanlar, bu yaklaşımın devam ettiğini aktarıyor. Yenilenmek ve dönüşmek için teknolojileri ve süreçleri kullanan şirketlerin oranı yüzde 29’dan yüzde 31’e, dijital dönüşüm çalışmalarını hızlandıran şirketlerin oranı da yüzde 21’den yüzde 22’ye yükseliyor. Bu artışın sebebi sorulduğunda da yüzde 52’si küresel pandemiyi ve yüzde 50’si de gelir artışlarını gerekçe olarak gösteriyor. Öte yandan dijital dönüşüm inisiyatiflerinin duraksadığını (yüzde 3) ve yeni projelerin ilk aşamalarında olduğunu (yüzde 8) belirtenlerin sayısı da azalıyor. Bu oranlar, yaşanan değişimin altını çiziyor.
Kalifiye eleman açığı, başarılı bir dijital dönüşümün önündeki en büyük engel haline geldi
Dijital dönüşüm, her şeyi etkilediği için bu alanda yaşanan gelişmeleri takip etmek çok önemli. Dijital dönüşüm içerisinde teknolojiyi, süreçleri ve insanları barındırıyor. Bu yüzden dönüşümün başarılı olması da şirketin bu üç alandaki sorunları ortadan kaldırma becerisiyle paralellik gösteriyor. Bu yılki verilere göre çalışanların gerekli becerilere veya yeteneğe sahip olmaması, yüzde 26 ile şirketlerin dijital dönüşümlerinde başarılı olmasını engelleyen en büyük zorluk haline geldi. Entegrasyon sorunlarına ek olarak güvenlik ve uyumluluk da yüzde 23’e geriledi.