Günümüzün Yeni Düşünme Tarzı: Deneyim Odaklı Düşünme

Deneyimler Çağında müşteri beklentileri de yeniden şekilleniyor. Üç boyutlu teknolojiler sunan Dassault Systèmes’in Tasarımdan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Anne Asensio’ya göre, şirketlerin veya markaların ürünlerini sunarken bir deneyim yaşatmayı hedeflemesi sadece iyi bir fikir değil; piyasada gerçek etki yaratmak isteniyorsa artık bir zorunluluk. Bu gerçek, tasarımın kapsamını değiştirirken, artık deneyim odaklı düşünme biçimleri geliştirmek gerekiyor.

Dassault Systèmes Tasarımdan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Anne Asensio

Tasarım artık evrimleşerek ürün modellemenin ötesine geçmiş durumda. Geçmişte, ürünler tasarım hedeflerinin bir yansımasıydı. Bu hedefler de fiziksel kısıtlamalar, mevcut teknolojiler, malzemeler, ergonomik özellikler ve net olarak belirlenmiş fonksiyon ve amaçların bir sonucuydu. Ancak “Deneyim Çağında” ürünler materyallerden bağımsız. Ürünler adeta, birer kara kutuya dönüştü, zenginleştirilmiş hayat deneyiminin bir parçası haline geldi.

Tasarımın değeri ve kapsamı şu anda kritik bir yol ayırımında. Tasarımda perspektif, ürün tasarımından deneyim tasarlamaya kayıyor, kullanıcıları sürece yepyeni bir şekilde entegre etmeye odaklanıyor. Estetiğin ötesine geçerek sosyal alanlara kayıyor, geniş bir yelpazeye yayılan pek çok uzmanlık dalına uzanıyor. Tasarımdaki bu “çok disiplinlilik” iş modellerini etkilerken, yeni çıktılar ve sosyal etkileşimler üretiyor, yeni ve sürdürülebilir deneyimler tasarımlamak amacıyla farklı bilim dallarını kullanmayı gerektiriyor.

Dassault Systèmes öteden beri “Tasarımsal Düşünme”yi “insanı proje veya değer önermesinin merkezine koymak, insanların isteyip de tam olarak ifade edemedikleri ihtiyaçları anlamak” olarak tanımlıyor. Tasarımsal Düşünme, tasarımın evrimindeki somut ilk adım olmuştu. Bu adımla tasarımcının öznel kavramı etrafında şekillenen bir tasarımdan, empati odaklı katılım modeline geçilmiş, sosyal katılım ve çoklu bakış açıları sürece dahil edilmişti.

İşletmeler Tasarımsal Düşünme’yi pazarda oluşan fırsatları değerlendirmek ve tüketiciye değer sunan bir çözüm sunmak için kullanıyorlar. Bu da net bir kimliği olan etkin ve faydaları kolayca anlaşılan bir ürün tasarımı için atılan bir adım anlamına geliyor. Ancak dünya ve tasarım hızla gelişerek, daha geniş ve bütünsel kavramlara odaklanmış bulunuyor. İşletmeler, karmaşık sistemlerle çalışırken, bir yandan da bütün teknoloji ve hizmet ekosistemini göz önüne alıyorlar ve kullanıcılarla birlikte sürekli ve özgün bir deneyim tanımlıyorlar.

Geniş odaklı bu “Tasarımsal Düşünme”, fonksiyonelliğin ötesine geçerek müşteri deneyimlerinin duygusal gücünden yararlanan yeni nesil tasarımcılar anlamına geliyor. Bu tasarımcılar gelecekte oluşacak senaryolar üzerinde düşünüyor, gerçek-zamanlı 3D prototipler ortaya çıkarıyorlar, sürükleyici teknolojiler ve sanal evrenlerden yararlanarak, entegre enformasyon içeren 3D dijital modeller oluşturuyorlar. Tasarımcılar bilimsel çalışmalar ve sensörler aracılığıyla toplanan datalar da dahil olmak üzere yeni bilgi kaynaklarına ulaşmak için gereken yetileri geliştiriyorlar. Sosyal ve bilimsel kaynaklı bu veriler tasarımcıların yaratıcılığını besleyen yeni malzemeler sunuyor.

Dijital içerik; düşüncelerin, yorumların ve kararların yeni buluşma noktasını oluşturuyor. Fikir üretmek, sanallaştırmak, üretime geçmek ve sürdürülebilirlik sağlamak amacıyla kullanılan araçlar ve platformlar sayesinde, tasarımcılar ve işletmeler, geliştirme sürecinin herhangi bir aşamasında deneyimsel tasarımları inceleme ve doğrulama imkânı yakalıyor. Tasarımcılar ürün ve etkileşim arasında doğru bağlantıyı yaratarak, duygusal bağ ve kullanım arasındaki ilişkiyi gözler önüne seriyor. Veriler ve duyuların kombinasyonu, dengeli öneriler anlamına geliyor.

Buradan sonra nasıl bir yol izleyeceğimiz, tasarımı kullanarak kullanıcıları etkilemek, teknolojinin kullanımı hızlandırmak ve hem etik hem de sürdürülebilir deneyimler sunmak için işletmelerin kurumsal ekosistemini nasıl değiştireceğimize bağlı. Kullanıcılar tasarıma destek verecekler ve yaşam deneyimlerimizi derinden etkileyecekler. Bu da nasıl yaşadığımızı, seyahat ettiğimizi ve teknoloji ile kurduğumuz ilişkiyi kalıcı olarak değiştirecek.

Bugün, mimarlık, endüstriyel tasarım ve ulaştırma uzmanlığı gibi pek çok alanda çalışan tasarımcılar, düşünsel deneyimler için kullandıkları süreçleri, metodolojileri ve uygulamaları dönüştürerek, yenilikçi öneriler hayal edebilir ve tasarlayabilirler.

Yenilikçilik üzerine kurulu bu yeni ortamda deneyimsel düşünme, kurumlara markalarının vaatlerini ve yaratmaları gereken duyguları ortaya çıkarma konusunda yardımcı olabilir. Bu şekilde her müşterinin yaşadığı deneyim kendine özgü ve özel bir başarı ama aynı zamanda marka sadakati ve tüketici memnuniyeti yaratan bir ağırlık merkezi şekline geliyor.