Üniversite adayları, heyecanla bekledikleri tercih dönemi için araştırmalarına başladı. Adaylar tercihlerini 27 Temmuz-5 Ağustos tarihleri arasında yapacaklar. Adaylara geleceğin meslekleriyle ilgili bilgi veren İstinye Üniversitesi (İSÜ) Yönetim Bilişim Sistemleri Bölüm Başkanı Doç. Dr. Şebnem Özdemir, tercih yapılacak bölümlerde dikkat edilmesi gerekenler konusunda adaylara önerilerde bulundu.
Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) sonuçları 18 Temmuz’da açıklandı. Adaylar tercihlerini 27 Temmuz-5 Ağustos tarihleri arasında yapacaklar. İstinye Üniversitesi (İSÜ) Yönetim Bilişim Sistemleri Bölüm Başkanı Doç. Dr. Şebnem Özdemir, geleceğin meslekleriyle ilgili bilgi verirken, tercih yapılacak bölümlerde dikkat edilmesi gerekenler konusunda adaylara önerilerde bulundu.
Geleceğin meslekleri yerine görevleri demek daha doğru
Doç. Dr. Şebnem Özdemir geleceğin meslekleriyle ilgili bilgi verirken şunları söyledi:
“Aslında geleceğin meslekleri demek yerine işleri hatta görevleri demek daha doğru olacak. Çünkü bir mesleğin kapsamındaki öğrenilmesi gereken bilgi ve kullanılması gereken cihaz/alet sayısı arttıkça, yani tek bir insan tarafından öğrenilmesi ve icra edilmesi zor hale geldikçe o mesleğin parçalandığını göreceğiz. Bir meslekten daha minik parçalar halinde oluşan yeni meslekler görebildiğimiz gibi, bazen de teknolojinin bir mesleğin çehresini komple değiştirebileceğini, hatta ortadan kaldırabileceğine de şahit olmaktayız. Örneğin, şoförlük bir meslektir ama tır şoförlüğü, makam şoförlüğü, iş makinesi kullanımı birbirinden ayrı dinamiklere sahiptir. Hepsi şoförlük çatısında toplanmasına karşın, bir kişinin aynı anda taksi şoförü, tır şoförü, makam şoförü, motokurye, kepçe operatörü olduğu bir örneğe hiç rastladınız mı? Her birinin gerektirdiği beceri farklılaştığından farklı işler ve farklı kazançlarla karşı karşıyayız. Üstelik otonom (sürücüsüz) araçlar nedeniyle tüm bu saydığımız işlerin ortadan kaldırılma durumu da mevcut. Geleceğin meslekleri, işleri dediğimizde gelecekteki ihtiyaçlara, sorunlara, beklentilere odaklanmış şeyler düşünmeliyiz. Bunu düşünme sürecinin teknolojiden, yapay zekâdan, veriden bağımsız olmadığını hatırlatmak isterim.”
Hangi meslekler avantajlı duruma geçecek
İleride avantajlı duruma geçecek meslekler hakkında da bilgi veren Özdemir, “Veriyi, bilişimi (teknolojiyi), yapay zekâyı içine alan, kendi hizmetleri ile bunları kesiştiren her meslek avantajlı hale geçecek. Mesela avukatlık mesleğini düşünelim, hala klasik bir ceza avukatı, borçlar hukuku alanında uzman bir avukat olmayı hayal ediyorsanız orada biraz durmanızı tavsiye ederim. Dava dosyaları biz geliştiriciler için veridir. Dava dosyası biriktikçe, veri birikmiş olur. Veri birikirse o işi yapay zekâya yaptırabilir hale geliriz. Yani insana duyduğumuz ihtiyaç azalır. O halde medeni hukukta uzman bir avukata, biriken dava dosyaları (veri) nedeniyle 3-4 yıl içinde o kadar da ihtiyacımız olmayabileceğini söyleyebiliriz. Ama bir avukat adayı, yapay zekanın oluşturduğu hak kayıpları, zararlar konusuna odaklanırsa çok yeni olan bu alandan dolayı da kendisine yoğun bir talep olacaktır. Gördüğünüz gibi klasik avukatlık anlayışına sığınırsak iş bulma sorunu ile karşılaşacağımız bir dünyaya doğru hızla ilerliyoruz. Ancak aynı mesleği klasik anlayıştan çıkarıp veri, bilişim ve yapay zekâ ile harmanlarsak bu seferde muazzam bir potansiyel ile karşı karşıya kalacağız” dedi.
Hepimiz yapay zekâdan ve yeni teknolojilerden etkileneceğiz
Öğrencilerin eğitim alacakları bölümleri ve fakülteleri tercih ederken dikkat etmeleri gereken noktalarla ilgili de konuşan Özdemir, şunları söyledi:
“Sosyalleşme, kampüs olanakları tarafında üniversiteye bir bütün gibi bakarken, söz konusu gelecekteki işimiz, istihdam olduğunda bölüme dikkatlice bakmalıyız. Artık marka üniversite anlayışının geçersiz olduğu bir çağdayız. Bölümler kattıkları vizyonlarla adayları ne kadar geleceğe hazırlıyor sorusu en temel sorumuz olmalı. ‘4-5 yıl sonra mezun olduğumuzda bize ne katmış olacaksınız ki o becerimiz/vizyon hala geçerli olacak’ sorusunu sıkça yöneltmeliyiz. Çünkü dünya bir yılda değil, birkaç ayda bile inanılmaz bir devinim kazandı. O halde ilk yapmamız gereken bölüm derslerini, ders içeriklerini sorgulamak, klasik anlayışın yanı sıra kendini ne kadar yenilediğine bakmak… Bu analizi yaparken veri, yapay zekâ, teknoloji üçlüsü bölümün dinamiklerinde ne kadar yer bulmuş, muhakkak araştıralım. Evet hepimiz yapay zekâ geliştirmeyeceğiz, kod yazmayacağız, ancak hepimiz yapay zekadan ve yeni teknolojilerden etkileneceğiz. Bunun etkisinin mesleğimizdeki yansımasını görmek, anlamak zorundayız. Örneğin uluslararası ilişkiler okurken, siber güvenliğin etkisini, yapay zekanın uzlaşma süreçlerini şekillendirmesini keşfetmek zorundayız ya da psikoloji okurken mahremiyetin sadece fiziksel dünyada değil, internette hatta metaevrendeki (metaverse) karşılıklarına, mahremiyetin ihlalinin karşılıklarını ve oluşturduğu travmaları da incelemiş olmalıyız.”