Son DBIR raporuna göre fidye yazılımı saldırılarında yüzde 15 oranında düşüş yaşanıyor. Ancak bu azalma, kurumların karşı karşıya kaldığı tehdidin azaldığı anlamına gelmiyor. Aksine, fidye yazılımları verileri şifreleyerek uzun süreli hizmet kesintilerine, finansal kayıplara ve itibar zedelenmesine yol açarak iş dünyasındaki en yıkıcı siber saldırı türlerinden biri olmaya devam ediyor.
Fidye yazılımı saldırıları, günümüzde kurumların karşılaştığı en yıkıcı siber tehditlerin başında geliyor. Verizon’un son DBIR raporuna göre saldırılarda yüzde 15 oranında düşüş yaşansa da bu tablo, tehdidin ortadan kalktığını göstermiyor. Saniyeler içinde gerçekleşen saldırılar, kritik verileri şifreleyerek operasyonları durma noktasına getirebiliyor ve iş sürekliliğini doğrudan tehdit ediyor. Finansal kayıplar, müşteri güveninde sarsılma ve uzun vadeli itibar zedelenmesi, bu saldırıların en önemli sonuçları arasında yer alıyor. Özellikle bulut tabanlı sistemlere ve dağınık yapılara sahip kurumlar için geleneksel savunma yöntemleri yetersiz kalırken, saldırıların etkisi sıklığından daha kritik bir önem taşıyor. Bu nedenle, kurumların tehditleri tespit etmek yerine saldırıların çalışmasını başlamadan engellemeye odaklanması büyük önem kazanıyor. Saldırıların sıklığından çok etkisinin kritik olduğuna dikkat çeken WatchGuard Türkiye, Yunanistan ve MEA Bölge Müdürü Yusuf Evmez, kurumların fidye yazılımlarına karşı savunmalarını güçlendirmek için odaklanması gereken üç kritik noktayı paylaşıyor.
1. Buluttan Sürekli İzleme ile Dinamik Koruma: Fidye yazılımlarına karşı ilk savunma hattı, uygulamaların ve işlemlerin sürekli olarak izlenmesidir. Uç noktalarda varsayılan bir “reddetme” politikası uygulanarak, güvenliği doğrulanmamış tüm işlemler otomatik olarak engellenir. Bu yaklaşım, yalnızca kötü niyetli görünmeyen işlemlere izin vermekle kalmaz, o anda güvenli olduğu kanıtlanmış uygulamaların çalışmasına da olanak tanıyor. Böylece bir uygulamanın güncelleme sonrası davranışını değiştirebileceği tedarik zinciri saldırıları gibi riskler en başından önlenmiş olur. Bulut tabanlı sürekli izleme, tehditleri harekete geçmeden durdurmanın en güçlü anahtarıdır.
2. Yapay Zeka ile Otomatik Sınıflandırma: Manuel sınıflandırmanın yetersiz kaldığı günümüzde, yapay zeka destekli otomatik sınıflandırma fidye yazılımlarına karşı en güçlü silahlardan biri haline geliyor. WatchGuard’ın Sıfır Güven Uygulama Hizmeti, her işlemi farklı açılardan analiz ederek şüpheli dosyaları çalıştırılmadan engelliyor ve güvenlik ekiplerinin kritik olaylara odaklanmasını mümkün kılıyor.
3. Hızlı İyileşme ile Minimum Etki: Sıfır güven yaklaşımı, fidye yazılımlarının etkisini ortaya çıkmadan durdurur. Yeni veya henüz tanımlanmamış tehditler bile, otomatik izleme ve engelleme sayesinde çalışamaz. WatchGuard’ın yüzde 100 yapay zekâ ile yönetilen hizmeti, kurumların BT ve güvenlik ekiplerini aşırı yüklemeden proaktif bir koruma sağlar. Bu yaklaşım, operasyonel yükü azaltırken hızlı tespit ve müdahale ile sürekli koruma imkânı sunuyor böylece olası saldırılar minimum etkide atlatılıyor.