Defne 20. yılında, Afrika, Asya, Amerika ve Avrupa kıtalarında, 20 ülkede, 25 telekom operatörüne ve 500 milyon aboneye hizmet veriyor.
Defne Telekomünikasyon, telekom sektöründe oldukça başarılı ve düzenli bir büyüme ile geçen 20 yılını doldurdu. Kurulduğu 1996 yılından itibaren iletişim ağları için telekom çözümleri, yazılım ürünleri ve hizmetler sağlayan Defne, sunduğu yenilikçi çözümler ile abone deneyimini arttırırken, mobil operatörlerin ve servis sağlayıcılarının her potansiyel çağrıyı başarıyla sonlandırarak gelire dönüştürmelerini sağlamaya devam ediyor.
Orta Asya’dan Orta Doğu’ya, Asya-Pasifik Bölgesi’nden Afrika’ya, Avrupa’dan Güney Amerika’ya 20’den fazla ülkede 500 milyon üzerinde aboneye servis veren 25’ten fazla mobil operatör, Defne’nin çözümleri ve hizmetleri ile abone sadakatini ve yıllık gelirlerini arttırıyor.
Dubai, BAE ve Yeni Delhi, Hindistan’da da ofisleri bulunan Defne kurulduğu günden bu yana, birçok kez Deloitte Teknoloji Fast 500 EMEA ve Deloitte Teknoloji Fast 50 Türkiye programlarında sıralamaya girdi; sağladığı katma değerli çözümler sayesinde 100 milyar mobil işlemi başarıyla gerçekleştirdi, partnerleri ile birlikte tamamladığı projeler, Avrupa Birliği tarafından 20 Milyon Euro’nun üzerinde fonlandı.
Defne Telekomünikasyon Yönetim Kurulu Başkanı Oğuz Haliloğlu, 20 yıldır yazılım sektörünün Türkiye’de çok geliştiğine, yazılım üretiminde başarı öyküsü haline gelmiş Hindistan’a bile yazılım ihraç ettiklerine değinerek şöyle dedi: “Bugün dünyanın yarısı halen Internet kullanmıyor. Akıllı telefon penetrasyonu ise sadece yüzde 30. Buna karşın, çok değil 2020 yılında 50 milyar nesnenin Internete bağlı olacağı ve birbirleri ile iletişim halinde olacağı öngörülüyor. 19 trilyon dolarlık bir ekonomiden bahsediyoruz. Bu sektör, diğer sektörler gibi değil, oldukça hızlı gelişiyor. Türkiye Avrupa’nın en genç nüfuslu ülkesi. Yüzde 16’dan fazla gencimiz var ve bunların hepsi pırıl pırıl. Birçok üniversitemizde yazılım mühendisliği ya da bilgisayar programcılığı bölümleri var. Ülke olarak global pazarda daha fazla sektör payına sahip olmamamız için aslında hiçbir sebep yok”.
Haliloğlu, “Hizmet verdiğimiz sektör bu yüzyılın en gerekli, en gözde ve bir o kadar da rekabetin yoğun yaşandığı bir sektör. Dünyada katma değer zincirlerinin yapısı yeni teknolojilerle baş döndürücü bir biçimde değişti. Türkiye’de yazılım konusunda Ar-Ge yeterince ilerlemiş değil, geliştime var ancak araştırma yok. Yazılım firmalarına teşvikler devreye sokulsa, araştırma konusunda da yeterli yatırımlar yapılsa ve ilerleme sağlansa Türkiye için büyük bir gelir kapısı açılmış olur.
Artık yeni dünyanın dinamiklerine yazılımcılar yön veriyor. Defne tüm bu dönüşüme en hızlı ayak uyduran Türk telekomünikasyon şirketlerinin başında geliyor. Klasik diye adlandırabileceğimiz iş yapış stili büyük iş dünyasından uzun zaman önce silindi. Artık daha global ve kapsamlı düşünebilen, daha verimli çalışabilen ve alt yapı sistemini güvenli ve sağlam kurmuş firma ve markaların zamanı. Bilindik bir örnek olacak ama bir çivi çakmayı herkesten isteyebilirsiniz ama düşünmesini, üretmesini, geliştirmesini ve hatta verimliliği artırmasını isteyemezsiniz. Biz ekibimiz ve iş paydaşlarımız ile bu görevi üstleniyoruz.
Sürekli olarak Ar-Ge yapmak, mevcut ürünlerimizi pazar ihtiyaçlarına göre güncellemek ve yeni ürünler geliştirmek durumundayız. Büyümemizi sürdürmemiz ve pazarda lider konumda kalabilmemiz için Ar-Ge yapmamız şart. Bu yüzden biz sürekli araştıran, geliştiren ve yeni teknolojilere yönelen bir şirketiz. Bu çerçevede ürün gamımızı geliştirmek ve dünyada sahip olduğumuz pazar payımızı genişletmek için yeni alanlara giriş çalışmaları yapıyoruz. Ar-Ge’ye de çok önem veriyoruz ve toplam bütçemizin yüzde 40’ını Ar-Ge için ayırıyoruz. Aslında bu oran bile az ama hiç Ar-Ge bütçesi ayırmayan yazılım firması o kadar çok ki.
Türkiye’de 1.600 adetten fazla yazılım üreten yerli firma bulunuyor ancak bu şirketlerin büyük çoğunluğunun sermaye yapıları güçlü değil.
Bu firmaların yaklaşık yüzde 35’i, teknoloji geliştirme merkezlerinde bulunuyor ve yüzde 80’den fazlası KOBİ yapısında; diğer bir ifadeyle; yüzde 51’i 10 kişiden az istihdam sağlıyor. Ancak yüzde 3’ü 250 kişiden fazla işgücü istihdam ediyor.
Yazılım sektörünün gelişebilmesi için özel sektör, STK’lar, üniversiteler ve kamu arasındaki işbirliği son derece önemli ve bu paydaşlara önemli görevler düşüyor. Bu bağlamda devlete de görevler düşüyor.
Sektöre uygun özel yasa ve düzenlemeler getirilmesi; hızla gelişen teknolojiye göre hukuki düzenlemelerin, örneğin kişisel verilerin korunması yasa tasarısının kanunlaşması; bilişim hizmetlerinde standardizasyon ve sertifikasyon uygulanması gibi konular da sektörümüzün gelişiminin hızla önünü açmasını sağlayacaktır” dedi.