IBM’in bulut alanında güçlenme ihtiyacı, 34 milyar dolarlık Red Hat satın almasının yolunu açtı. Bu birliktelik ne anlama geliyor, bundan sonra ne olacak?
Geçtiğimiz hafta sonu IBM’in 34 milyar dolar karşılığında yazılım şirketi Red Hat’ı satın alacağı haberi gündeme bomba gibi düştü. İşin ilginç tarafı, Red Hat elindeki ana ürün olan Red Hat Enterprise Linux’u ücretsiz olarak sunuyor.
Nasıl oluyor da ürün ve hizmetlerini ücretsiz bir Linux sürümü etrafına toplayan bu şirket, 34 milyar dolara alıcı bulabiliyor?
Red Hat açık kaynak anlayışı üzerine kurulu bir yapı (şirketin Türkiye Genel Müdürü Haluk Tekin’in Red Hat ve açık kaynak üzerine görüşlerinin yer aldığı detaylı makaleyi geçtiğimiz günlerde sitemizde paylaşmıştık). Ana ürünlerinin kaynak kodları herkese açık, bu da herkes tarafından serbestçe indirilip kullanılabileceği anlamına geliyor. Hatta Oracle bile Oracle Linux ürününde Red Hat kaynak kodlarını kullanıyor.
Ancak ürün her ne kadar bedava olsa da, ürün desteği öyle değil. Red Hat’ın kurulumdan özel amaçlar için gerçekleştirilen düzenlemelere kadar verdiği destek şirkete her yıl 3 milyar dolar civarında gelir olarak yansıyor.
Peki IBM bu yatırımı neden yaptı?
Bir zamanlar idealist bir akım olarak görülen açık kaynaklı ücretsiz yazılımlar, zaman içinde dünyanın dört bir yanındaki dev şirketlerin işleyişinde son derece önemli bileşenlere dönüştü. Çünkü şirketlerin aralarındaki sinerjiyi sağlamak adına çoğu zaman birbiriyle uyum içinde çalışmak zorunda olduğu yeni ekonomik düzende, kodları açabilme ve paylaşabilme özgürlüğü işlerin çok daha kolay yürümesini ve problemlerin üstesinden birlikte daha kolay gelinebilmesini sağlıyor.
Bir zamanlar açık kaynağın en büyük düşmanı olan, pazarlama materyallerinde “neden açık kaynak kullanmamalısınız” diye bahaneler sıralayan Microsoft bile geçtiğimiz haftalarda 7,5 milyar dolara kod paylaşımı platformu GitHub’u satın alarak bu alandaki varlığını sağlamlaştırma yoluna gitmişti.
IBM’e gelince. IBM, uzun süredir Linux ve diğer açık kaynak kodlu projelere yaptığı katkılarla bilinen bir şirket. Ancak bulut teknolojilerinin giderek yaygınlaştığı ve ağırlığını hissettirdiği bir ekosistemde kendini bir bulut şirketi olarak konumlandırmakla ilgili sorun yaşıyordu. Yapılan anketlerde Amazon, Microsoft ve Google’ın ardından ancak dördüncü sırada kendine yer bulabilen şirket, Red Hat hamlesiyle bu durumun düzeleceğini umuyor.
Red Hat kendisi bir bulut şirketi mi? Değil. Ama bulut hizmetlerine altyapı sağlayan önemli bir şirket. İşletim sisteminin haricinde özellikle günümüzün popüler teknolojilerinden Linux konteynırlarına odaklanan OpenShift ürünü, şirketlerin kendi veri merkezlerini bulut anlayışıyla hizmet vermek üzere yapılandırmalarında ve farklı bulut platformları üzerinde yer alan verilerini yönetmelerinde büyük kolaylık sağlıyor.
Bu nedenle Red Hat’ın ilacı IBM’e iyi gelebilir. Yıllardır donanım şirketi olmaktan sıyrılıp hizmet şirketine dönüşmek için uğraşan IBM, Red Hat’ın açık kaynak ve iyi fikirlerle dolu dünyasını özümseyebilirse parlak bir birlikteliğin doğuşuna şahitlik edebiliriz.