HSBC Grubu’nun “Teknolojiye Güven” raporuna göre bilgi ve güven eksikliği, bireylerin günlük hayatı kolaylaştıracak yenilikçi hizmetleri benimsemesi önünde engel oluşturuyor. Araştırmaya göre; tüketicilerin sadece yüzde 46’sı geleneksel şifre yerine parmak izi teknolojisine güvenirken, yüzde 70’i erişim ve güvenlik için geleneksel şifreler kullanıyor
HSBC Grubu’nun 11 ülkeden 12 binin üzerinde kişinin görüşünü alarak gerçekleştirdiği araştırma; teknoloji ile ilgili bilgi ve güven eksikliğinin hayatı kolaylaştıracak yenilikçi hizmetlerin geniş kitlelerce benimsenmesini zorlaştırdığını gösteriyor. “Teknolojiye Güven” raporuna göre; parmak izi tanıma, ses tanıma ve robo-danışmanlık gibi teknolojiler, mobil ödemelerden yatırım danışmanlığına kadar pek çok alanda büyük bir kullanım potansiyeli taşıyor. Ancak araştırma sonuçları, tüketicilerin yeterince bilgi sahibi olmamaları nedeniyle bu yeni teknolojilere güvenmediğini ortaya koyuyor.
Tüketiciler yeni teknolojilere ilişkin yeterince bilgi sahibi değil
“Teknolojiye Güven” raporuna göre; her beş katılımcıdan dördü (yüzde 80) teknolojinin hayatı kolaylaştırdığına inanıyor ancak katılımcıların sadece yüzde 46’sı parmak izi tanıma teknolojisine geleneksel şifrelerin yerini alacak kadar güveniyor. Buna ek olarak, katılımcıların yüzde 70’i kimlik doğrulamasında geleneksel şifreler kullanırken, sadece yüzde 21’i parmak izi tanıma teknolojisi, yüzde 6’sı ise ses tanıma teknolojisi kullanıyor.
Robotlara kalbimizi banka hesabımızdan 2 kat daha fazla emanet ediyoruz
Teknolojiye olan güven sadece cinsiyet, yaş ve coğrafi olarak değişkenlik göstermekle kalmıyor; bazı şaşırtıcı sonuçlar da ortaya çıkıyor. Araştırma sonuçlarına göre; katılımcılar, insansı robotların kendilerine açık kalp ameliyatı gerçekleştirmeleri konusunda (yüzde 14); mevduat hesabı açmalarına (yüzde 7) kıyasla iki kat daha fazla güvenme eğilimi gösteriyor.
Kadınlar teknolojiyi daha fazla kullanıyor
Erkek katılımcılar (yüzde 45’e karşı yüzde 38) yeni teknolojilere adaptasyonda kadınlardan hızlı olduklarına inanıyor, ancak araştırma sonuçları, erkeklerin yeni teknolojileri kullanma eğilimlerinin kadın katılımcılardan daha düşük olduğunu gösteriyor.
Araştırma; erkeklerin kişisel bilgisayar, dizüstü bilgisayar, faks, çağrı cihazı ve sabit telefon hatlarını daha çok kullandığını gösterirken, kadınların giyilebilir teknoloji, uygulama ve tabletleri erkeklere göre daha fazla benimsediğini ortaya koyuyor.
En az bilinen teknolojiler
Tüketiciler teknolojide kaydedilen ilerlemeler ile ilgili iyimser hissetseler de, büyük bir çoğunluğu bazı yeni teknolojileri daha önce hiç duymamış veya ne işe yaradığını bilmiyor.
Hakkında en az bilgi sahibi olunan teknolojiler:
- Blockchain, dijital bir hesap defter (yüzde 80)
- Robo-danışmanlar, otomatik yatırım danışmanlığı (yüzde 69)
- WeChat ya da Facebook gibi sosyal medya ile entegre edilmiş finans uygulamaları (yüzde 60)
Akıllı telefonlarda yaygın bir şekilde mevcut olmasına rağmen, ses aktivasyonu teknolojisini yaklaşık her dört tüketiciden biri (yüzde 24) daha önce hiç duymadığını veya ne olduğunu bilmediğini belirtiyor.
Araştırma sonuçları; yeni teknolojiler ile ilgili bilgi eksikliğinin geleneksel birikim yönetim metotlarına bağlılık yarattığına işaret ediyor. En yaygın olarak kullanılan geleneksel kanallar şöyle:
- Online bankacılık (yüzde 67)
- ATM’ler (yüzde 55)
- Şubeler (yüzde 41)
Tüketici endişelerinin giderilmesi büyük önem taşıyor
Araştırmaya göre; yeni teknolojilerle ilgili bilgi verilmesi, öngörülebilirlik sağlanması ve kullanıcıların güvenlik konusundaki endişelerinin giderilmesi, yeni teknolojilere yönelik güvenin oluşması ve adaptasyonun hızlandırılmasında büyük önem taşıyor. Araştırma; ses tanıma teknolojisinin nasıl çalıştığına dair çok basit bir açıklama sağlanması ile ‘biyometriye olan güven’in’ yüzde 45’ten yüzde 51’e yükseldiğini gösteriyor.
Teknolojiye Güven Raporu hakkında daha fazla bilgi buradan alınabilir.