Telekomünikasyon ağları bugüne kadar uygulama geliştirme dünyasından büyük ölçüde ayrı duran, sistemler arasında bir bağlantı katmanı olarak faaliyet göstermiştir. Ancak, programlanabilir ağların ve telekomünikasyon API’lerinin ortaya çıkışı bu duvarları ortadan kaldırıyor.
Yazan: Nokia Avrupa Kıdemli Başkan Yardımcısı Dr. Rolf Werner
Bu, telekom sektörü dışında faaliyet gösteren işletmelerin gelişmiş ağların yeteneklerinden doğrudan yararlanmaları ve yenilikçi uygulamalar ve hizmetler geliştirmeleri için eşsiz bir fırsat sunuyor. API’ler, açık bir dijital ekosistem oluşturmak üzere ağ erişimini demokratikleştirerek geliştiricilerin ve işletmelerin temelde yer alan bağlantı altyapısının potansiyelinden tamamen yararlanmalarını sağlıyor.
Açık Bir Dijital Ekosistem Oluşturmak
Bağlantı artık sadece bir noktadan diğerine veri aktarma aracından ibaret değildir. Programlanabilir ağların yaygınlaşmasıyla birlikte, geliştiricilerin ve işletmelerin üzerine inşa edebilecekleri ve uygulamalarının ve ürünlerinin merkezine koyabilecekleri vazgeçilmez bir temel haline dönüşüyor. Açık, standart hale getirilmiş API’ler aracılığıyla ağ işlevselliğinin kullanılabilir hale gelmesini sağlayan CSP’ler, gelişmiş özelliklerin doğrudan geliştirici iş akışlarına entegre edilmesini sağlıyor. Buradaki mesele, geliştiricilerin bulut kullanımından alışık olduğu basitlik seviyesinin sağlanması ile ilgilidir.
Pratikte bunun anlamı, telekom dünyasının dışındaki geliştiricilerin bile artık daha önce karmaşıklık katmanlarının ardında gizlenen işlevlerden yararlanabilecek olmasıdır. Talep üzerine hizmet kalitesi (QoS), konum hizmetleri veya kimlik doğrulama önlemleri ve dolandırıcılıkla mücadele önlemleri gibi temel özellikler artık doğrudan geliştiricilerin elinin altındadır. Bu geliştiricilerin dışarıdan bakış açısına sahip olmaları, onlara yenilik yapma ve parçalarının toplamından daha büyük olma potansiyeline sahip olan tamamen yeni bir şey ortaya çıkarma özgürlüğü sağlar.
Bu model, ağın sadece bir altyapıdan ibaret olmadığı, yeni hizmetlerin temeli haline geldiği dijital bir ekosistem oluşturur. Programlanabilir ağlar, altyapı ve API etki katmanları arasında düzgün bir ayrım yaparak modülerlik ve hız için olanak sağlar. Artık geliştiricilerin telekomünikasyon protokollerinin işleyişini anlamalarına gerek yoktur, sadece bir API’nin uygulandıktan sonra ne yapacağını anlamaları yeterlidir.
Yenilikçiliği Harekete Geçirmek için API’lerden Yararlanma
Bütün bunlar işletmeler için mükemmel haberlerdir. Birçok sektör hala dijital dönüşümü gerçekleştirmeye çalışırken, iş uygulamaları da hızla buluta geçmeye devam ediyor. Kurumsal geliştiriciler artık kurumları bünyesinde yenilikçiliği teşvik edebilecek özelleştirilebilir, yüksek değerli hizmetler oluşturmak için kullanabilecekleri güçlü bir özellikler paketine erişebiliyor.
Gelişmiş 5G ve ağ dilimleme ile bir araya geldiğinde, API’ler ağların daha önce görmediğimiz şekillerde kullanılabilir hale gelmesini sağlıyor. Uygulamaların ağın durumunu gerçek zamanlı olarak anlamasını ve yanıt vermesini ve ağın performansının dinamik olarak ayarlamasını sağlıyor. Bu, ağın rolünün pasif bir altyapıdan bir uygulamanın aktif bir bileşenine dönüşmesini sağlıyor.
Kurumlar bu esneklikten doğrudan yararlanabiliyorlar. Bir lojistik firması, gerçek zamanlı cihaz konumuna erişerek izleme doğruluğunu arttırabiliyor veya rota planlarını optimize edebiliyor. Bir oyun şirketi, ağ dilimleme API’lerinden yararlanarak daha sorunsuz deneyimler sunabiliyor. Bir sağlık hizmetleri sağlayıcısı, kimlik doğrulama veya talebe bağlı QoS API’lerinden yararlanarak teletıp konsültasyonları için güvenli ve yüksek güvenilirlik seviyesine sahip iletişim sağlayabiliyor.
En önemlisi, bu yeni programlanabilir model ölçeklenebilir olarak tasarlanmıştır. Bulut tabanlı mimari sayesinde, CSP’ler API’leri ağlarının tümü üzerinde merkezi bir platform üzerinden kullanıma sunabilirler. Geliştiriciler bu API’leri bir kez entegre ettikten sonra birden fazla coğrafyaya dağıtabilirler. Küresel ölçekte faaliyet gösteren kurumsal müşteriler için bu, erişim, performans ve basitlik özelliklerinden oluşan güçlü bir kombinasyon sağlıyor.
Sektörel İşbirliğinin Rolü
Programlanabilir ağların potansiyellerini gerçekleştirebilmeleri için telekomünikasyon sektörü genelinde standardizasyonun sağlanması gerekiyor. GSMA’nın Open Gateway programı ve Linux Vakfı’nın CAMARA projesi gibi girişimler bunun gerçeğe dönüştürülmesine yardımcı oluyor. Her iki girişim de ortak bir çerçeve ve operatörlerin entegre edebileceği bir API portföyü sunmak amacıyla birbirini tamamlayarak ekosistemdeki parçalanmayı azaltıyor ve bu sistemin geliştiriciler tarafından daha hızlı bir şekilde benimsemesini sağlıyor.
CAMARA açık kaynak projesi temel olarak telekomünikasyon API’lerinin tanımlanması, geliştirilmesi ve test edilmesiyle ilgilidir. Proje, CSP’leri, teknoloji tedarikçilerini ve hiper ölçekleyicileri bir araya getirerek, geliştiricilerin birden fazla ağda tutarlı bir şekilde dağıtabilecekleri yeni API’leri işbirliği içinde oluşturmalarını sağlıyor. Uygulama taşınabilirliğinin türü, geliştiricilere bir uygulama oluşturduklarında bu uygulamanın her yerde çalışabileceği ve küresel olarak ölçeklenebileceği konusunda güvence sağlıyor.
Open Gateway, bir adım daha ileri giderek denenmiş ve test edilmiş API’lere erişmek isteyen geliştiriciler için bir çerçeve sunuyor. Geliştirici topluluğuna, yani dünyadaki her mobil operatörün yayınlanmış herhangi bir API’yi ilgili ağ kapasitesine bağlayabilmesi için gereken kaynaklara erişilebilirliği artırmak için etkin bir şekilde bir ara bağlantı katmanı görevi görüyor.
Ancak telekomünikasyon sektörü yeni nesil dijital hizmetleri tek başına geliştiremez. Sektörler arası ortaklıklar büyük önem taşıyor; yani bulut sağlayıcıları, sistem entegratörleri ve endüstri liderleriyle yapılacak işbirliği, dikey sektörlerin programlanabilir ağları benimsemesine yardımcı olacaktır. Birlikte çalışarak, bağlantı özelliklerinin sonradan akla gelen bir fikir olmaktan çıkıp dijital iş akışlarına dahil edildiği ve herkes için değer sağlayan çözümler yaratabiliriz.
Çok Yönlü Bağlantı Özellikleriyle Dikey Endüstrileri Dönüştürmek
Telekomünikasyon API’leri şimdiden çeşitli dikey sektörlerde başarıyla kullanılmaya veya denenmeye başlanmıştır. Bu durum, daha fazla sayıda sektörde dönüşüm sağlama potansiyellerine yönelik olumlu bakışın artmasına yardımcı olmuştur. Nakliye ve lojistik sektörleri, gelişmiş kullanım örnekleriyle şimdiden büyük ilerleme kaydetmiştir. Antwerp Limanında, Liberty Global kaptanlarının yoğun bölgelerde gemilere uzaktan manevra yaptırmasını sağlamak için düşük gecikmeli API’lerin kullanıldığı uzaktan kumandalı gemi operasyonlarının tanıtımını başarıyla gerçekleştirmiştir. Denemeden elde edilen sonuçlar arasında yakıt tüketiminde azalma, güvenlikte iyileşme ve verimlilikte artış yer almaktadır.
Hırvatistan’da, Hrvatski Telekom tele-sürüş uzmanı Elmo ile karayolu araçlarının uzaktan kumanda edilmesini sağlamak için bir proje başlamıştır. Talep üzerine QoS özellikleri sağlayan telekomünikasyon API’lerini kullanan araçlar, güvenlik veya erişilebilirliğin önemli olduğu durumlarda yazılım, kameralar ve sensörler kullanılarak kontrol edilebilmektedir.
Medya ve eğlence sektörü de API’lerin benimsenmesinde öncü olmuştur. Finlandiyalı CSP Elisa tarafından gerçekleştirilen bir konsept denemesi, bir konser veya spor etkinliği gibi sıkışık ağ ortamlarında bile video akış hizmetlerinin nasıl optimize edilebileceğini göstermiştir. Neredeyse gerçek zamanlı bir 5G bant genişliği tahmin API’sinin entegre edilmesiyle, bir video akışının daha akıcı bir şekilde oynatılması için veri hızının dinamik olarak ayarlanması mümkün olmuştur.
Sağlık hizmetleri de dönüşüme hazır sektörlerden bir başkasıdır. Bir dijital dönüşüm danışmanlığı şirketi olan Bounteous, hasta sonuçlarının iyileştirilmesini ve hizmet sunumunun geliştirilmesini sağlayan 5G API’lerinin sağlık hizmetlerinde kullanım alanlarını araştırıyor. QoS ve konum için geliştirilen API’ler, acil durum müdahale sürelerini hızlandırmak için ambulans konumunun gerçek zamanlı olarak izlenmesi gibi uygulamalar için kullanılabilecektir.
Yakın zamanda Orange tarafından düzenlenen bir API hacking maratonunun kazananları arasında, ailelerin ve doktorların demans hastalarını izlemelerine yardımcı olacak bir uygulama geliştiren LabLabee geliştirme ekibi de yer almıştır. Uygulama, bir hastanın önceden tanımlanmış bir alandan ayrılması durumunda bakıcıları uyararak hasta güvenliğini artırmaya ve aileleri rahatlatmaya yardımcı olabilecektir.
Açıklık İlkesi Aracılığıyla Bağlantı Özelliklerini Dönüştürmek
Programlanabilir ağlar ve açık API’ler, ağların evriminde yeni bir aşamayı başlatıyor. Bağlantı özellikleri artık sadece bir sistemin pasif bir parçası değil, bir uygulamanın DNA’sının kritik bir bileşeni haline geliyor. Bu değişim, daha yenilikçi ve dönüşüm yaratacak çözümler için çaba gösteren kuruluşlar ve geliştiriciler için sayısız olanaklar yaratıyor.
Açıklık ilkesi bu ilerlemenin merkezinde yer alacaktır. Daha geniş bir yelpazedeki ağ yeteneklerinin daha erişilebilir hale gelmesiyle yeni nesil uygulamalar ve hizmetler ortaya çıkacaktır. İleri görüşlü dikey sektörler bu dönüşümün meyvelerini toplamaya ve diğer sektörlerin de bunu takip etmesinin önünü açmaya hazır durumdadırlar.