Avrupa pazarına Almanya’nın finans ve telekomünikasyon merkezi Frankfurt’ta geçen yıl kurduğu ICT Cloud markasıyla giren Bulutistan, bu pazarda yüzde 100 Türk sermayeli yatırımcı olarak uçtan uca bulut hizmeti verecek.
Turcorn 100 Programı’na kabul edilen Türkiye’nin ilk ve tek bulut hizmet sağlayıcısı Bulutistan, uluslararası teknoloji şirketi olma hedefiyle yurt içi ve yurt dışındaki büyüme yolculuğunu sürdürüyor. İstanbul’da düzenlenen basın toplantısına katılan Bulutistan kurucusu ve CEO’su Begim Başlıgil, Bulutistan Türkiye Genel Müdürü Gökhan Gençtürk ve CTO Hakan İnanır, global ve Türkiye bulut pazarıyla ilgili büyüme beklentilerini yanı sıra, sektörlerin bulut saklama trendleri ve Bulutistan’ın yurt içi ve yurt dışı pazardaki büyüme hedeflerini paylaştı.
Toplantıda konuşan Bulutistan Kurucusu ve CEO’su Begim Başlıgil, dünyada dijital dönüşümün hız kazanmasının bulut bilişim çözümlerine ihtiyacı artırdığını belirterek, 2023 yılı itibarıyla yaklaşık 600 milyar dolar olan küresel bulut pazarı büyüklüğünün 2027 yılında yaklaşık 900 milyar dolara ulaşmasının beklendiğini söyledi. Başlıgil, Türkiye’de ise henüz olgunlaşma aşamasında olan bulut pazarının 500 milyon dolar civarında olduğunu, birkaç yıl içerisinde 1 milyar dolar seviyesine ulaşacağını tahmin ettiklerini vurguladı. Bulutistan’ın büyüme ivmesine dikkat çeken Başlıgil, şunları kaydetti:
“Geçmiş yıllarda Türkiye’nin en hızlı büyüyen teknoloji şirketi olmanın gururunu yaşadık ve Avrupa’da da bu başarıyı sürdürdük. Yatırımcılarımızla birlikte ivmemizi artırdık ve büyümeye devam ettik. Türkiye’nin en büyük 500 şirketinin yüzde 76’sına, 20 holdingin yüzde 80’ine hizmet veriyoruz. Pazar payı geliri olarak dördüncü, müşteri sayısı olarak birinci olduğumuza inanıyoruz. Türkiye’de hiper ölçekli firmalarla rekabet edebiliyorsak, yurtdışında da edebiliriz. Samimiyet endeksi aracılığıyla Azerbaycan’dan başlayarak müşteri tabanımızı genişletiyoruz. Özellikle devlet hizmetleri için girişimlerde bulunuyor ve yeni pazarlara yatırım yapıyoruz. Frankfurt’ta şirket kurduk ve hızlı bir şekilde büyümeye devam ediyoruz. Almanya, İsviçre, Hollanda ve sonrasında Londra ve Dubai’de de faaliyet göstermek için hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. Avrupa pazarında yüzde 100 Türkiye sermayeli yatırımcı olarak uluslararası gelirlerimizi yüzde 200 artırdık. Bununla birlikte değerlerimiz de önemli ölçüde arttı ve şirket değerlememiz unicorn seviyesine yaklaşıyor. Ancak, tek bir hedefe odaklanmak yerine uluslararası bir teknoloji şirketi olmayı hedefleyerek, gençlerin tercih ettiği bir iş ortamı yaratmak istiyoruz. Bu hedefimiz oldukça umut verici ve vizyonumuzu gerçekleştirmek için kararlıyız.”
Yapay Zeka Sektörün Önde Gelen Trendi
Teknoloji alanında Türkiye’nin büyük bir potansiyeli olduğuna dikkat çeken Başlıgil, “Türkiye’nin ilacı teknoloji yatırımı yapmak. Burası sektörde hızlı sonuçlar alabileceğimiz ve büyük etki yaratabileceğimiz bir yer. Yapay zeka, şu anda sektörün önde gelen trendi. Kurumlar, iş süreçlerinde yapay zekayı nasıl kullanacaklarını henüz tam olarak bilmiyorlar ve bu alanda yapay zeka danışmanlığına olan ihtiyaç artıyor. Danışmanlık sonrasında, çözümleri üreten yazılım şirketleri devreye giriyor. Yapay zekada üç temel alan var: eğitim, optimizasyon ve çıkarım. Bu alanda farklı iş süreçlerinin otomasyonu her geçen gün daha fazla konuşulmaya başlanıyor. Yapay zekanın gelişimine dünya genelinde karşı durmak mümkün değil; bu yüzden tüm dünyada yapay zeka tartışılıyor ve gelişimi devam edecek” açıklamasında bulundu.
Teknoloji alanındaki teşviklerle de görüş paylaşan Başlıgil, “Konu sadece finansla sınırlı değil. Birçok ülkede, ülkeler kendi şirketlerini tercih ediyorlar, özellikle teknoloji alanında. Satın almacılar ve IT uzmanları açısından bakıldığında, bir perspektif değişikliğine ihtiyacımız var. İyi işler yapıyoruz, ancak bunları sahiplenme konusunda geri kalıyoruz. Teknolojik açıdan geride değiliz, sadece kurumsal olarak daha ileri gitmemiz gerekiyor. Bu nedenle teşviklerden öte, kendi markalarımızı sahiplenmeyi öğrenmeliyiz. Devletin de bir teknoloji politikasına ihtiyacı var. Bu politika, sadece teknolojiye odaklanan, net hedefleri olan bir yapıya sahip olmalı. Finansal destek önemli, ancak asıl kritik olan bu değişimi sağlamak” diye konuştu.
Yönetim Kurullarında Bir Sandalye Yapay Zekaya Ayrılacak
Bulutistan Türkiye Genel Müdürü Gökhan Gençtürk, şu anda hem dünyada hem Türkiye’de her sektörde yapay zeka furyası yaşandığına dikkat çekerek, şunları söyledi:
“Her sektörde insanlar yapay zekayla ne yapabilirim diye sormaya başladı. Çünkü büyük bir furya geliyor. Bize de gittiğimiz her müşteri bu konuyu soruyor. Özellikle GPU (Graphics Processing Unit) ile donatılmış sunucuları soruyorlar. Çünkü yapay zekayla çalışabilmesi için mevcuttaki donanım alt yapısı, teknolojisi yetmiyor. Daha gelişmiş bir teknoloji gerekiyor. GPU tabanlı donanımlar şu anda tercih ediliyor ve bekleniyor. Biz orada da öncü davrandık.”
Gençtürk, yapay zekanın şirketlere katkısının genel anlamda süreçte, kaynakta, işlem hızında ve karar mekanizmasında olacağını belirterek, “Bir süre sonra şirketlerin yönetim kurullarında bir sandalye yapay zekaya ayrılacak. Çünkü hiç kimse yapay zekanın eriştiği dataya erişemiyor. Onun kadar hızlı düşünemez. Onun gibi farklı algoritmalardan çözüm öneremez” dedi.
2023’te Kabinet Sayısı Yüzde 71, Tükettiği Enerji Yüzde 75 Arttı
Bulutistan Teknolojiden Sorumlu İcra Kurulu Üyesi (CTO) Hakan İnanır, Bulutistan’ın işlem rakamlarıyla ilgili şu bilgileri paylaştı:
“2023 yılında kabinet sayımızı yüzde 71, tükettiğimiz enerjiyi yüzde 75 artırdık. Bu alt yapımızdaki büyümenin ve çeşitliliğin çok önemli bir göstergesi. Yine SAP Hana Cloud pazarındaki altyapımızı yüzde 40 büyüttük ki, SAP Hana alt yapımızın ayakta kalma süresi %100. Bununla birlikte süreklilik de çok önemli, sistemlerimizi yedekliyoruz ve günde 1 milyona yaklaşan back-up aldık. Bunlar çok büyük işlem hacimleri anlamına geliyor. Tüm bunları yaparken günde 2 milyonun üzirinde değeri ölçüyor ve kendimizi de analizlerimizle geliştiriyoruz.”