Dünyanın birçok ülkesine teknoloji, ödeme, kimlik güvenliği ve Güvenli SuperApp çözümleriyle hizmet veren Almanya merkezli Kobil, Pendik Teknokent’in ardından ikinci Ar-Ge Merkezi’ni Kozyatağı’nda faaliyete geçirdi. Son 3 yılda Ar-Ge harcamalarını 5, Ar-Ge cirosunu ise 7 kat artıran Kobil, Ar-Ge merkezlerinde küresel pazarlara yönelik yenilikçi çözümler geliştiriyor. 3 bilimsel yayın ve 13 patente sahip olmanın yanı sıra Türkiye’den ve yurt dışından önemli üniversitelerle ortak çalışmalar yürütüyor.
1986 yılında kurulan Almanya merkezli bilgi güvenliği şirketi Kobil, ikinci Ar-Ge Merkezi’nin onayını aldı. Pendik Teknokent’in ardından Kozyatağı Ar-Ge Merkezi’ni faaliyete geçiren Kobil, 65 kişilik Ar-Ge ekibiyle yazılım alanında yenilikçi teknolojiler geliştiriyor. Almanya’da TU Darmstadt, TU Würzburg, Türkiye’de ise İstanbul Üniversitesi, İstanbul Ticaret Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi, TÜBİTAK ile ortak çalışmalar yürütmenin yanı sıra 3 bilimsel yayını ve 13 patenti bulunuyor. Kobil’in hali hazırda 1 yeni patent başvurusu ve devam eden 6 bilimsel projesi bulunuyor.
“Türkiye bizim için bir Ar-Ge merkezi”
İkinci Ar-Ge merkezi onayına ilişkin değerlendirmede bulunan Kobil Kurucusu ve CEO’su İsmet Koyun, “Yerinde Ar-Ge merkezi yaklaşımını benimsediğimiz için çalışanlarımızın büyük kısmını araştırma geliştirme mühendisleri oluşturuyor. Ayrıca dünyada alanında bir numara olmuş çok sayıda önemli akademisyenden de danışmanlık alıyoruz. Davranışsal biyometri, kriptografi, makine öğrenme gibi konularda araştırmalar yapıyoruz. Öte yandan üniversitelere teknik ve insan kaynağı konusunda da destek veriyoruz. Ar-Ge merkezlerimizde geliştirdiğimiz çözüm ve ürünleri yurt dışı pazarlarına sunuyoruz. Biz Türkiye’yi bir pazar değil, üretim üssü olarak adlandırıyoruz, çünkü 2 Ar-Ge merkezimiz Türkiye’de.”
“Milli teknoloji hamlelerine katkı sunuyoruz”
Teknoloji geliştirmenin ülkenin kalkınma meselesi olduğunu ve bu konuda şirketlere büyük sorumluluk düştüğünü belirten Koyun, sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’nin geleceğinde Ar-Ge merkezlerinin büyük etkisi olacak. Cumhuriyetimizin 100. yılında bu merkezler sayesinde kurumlar gençlere büyük imkanlar sunarken, yüksek değerli teknoloji ve katma değer üretilmesine, Türkiye’nin teknoloji alanında uluslararası rekabet edebilirliğinin güçlenmesine katkı sunuyor. Biz de 2. Ar-Ge merkezimiz ve girişimlere verdiğimiz destekle milli teknoloji hamlelerine katkı vermeyi hedefliyoruz. Alanında öncü teknolojimizi Türkiye’nin dünyanın önde gelen teknoloji üreticilerinden biri olması hedefiyle geliştirmeye devam ediyoruz.”
“36 yıllık Araştırma, Geliştirme ve Patentleme Kültürü”
Küresel alanda rekabet edebilirliğin en büyük şartı sürekli gelişimi ve çevik yönetim anlayışını sürdürmek olduğunu belirten İsmet Koyun, “36 yıllık araştırma geliştirme ve patentlenme kültürümüz, mevcut ürünlerimizin küresel standartları belirlemedeki başarısının temelini oluşturuyor ve bizi dünyanın her bölgesinde rekabet edebilir kılıyor. Burada gençlerin katkısı çok büyük, örneğin dünyanın en güvenli SuperApp’ini oluşturma hedefini gerçekleştiren ekipte başta Türkiye’den olmak üzere dünyanın birçok bölgesinden genç mühendis arkadaşımız çalışıyor. Dolayısıyla, gençlerin yaratıcılığı ve enerjisi, inovasyon süreçlerimizin vazgeçilmez bir parçası. Gençlerimizle birlikte gelecek 100 yılı şekillendirirken, inovatif yaklaşımlarımızı güçlendiriyor ve sektörde sürdürülebilir öncü konumumuzu koruyoruz.”