Tasarım alanındaki son gelişmelerin ve bugünün iş dünyasında rekabet üstünlüğü sağlayan yeni teknolojilerin tartışıldığı, mimar, mühendis ve pek çok sektör profesyonelinin katıldığı Autodesk University Extension (AUx) İstanbul’a dair ilk yazımızda Autodesk Türkiye Ülke Lideri Murat Tüzüm’le yaptığımız görüşmeden aldığımız notları sizlerle paylaşıyoruz.
Tasarlayan ve üreten insanlar için yazılımlar üreten Autodesk, Autodesk University Extention İstanbul 2016 (AUx İstanbul) ile 1000’e yakın tasarımcı, mimar ve farklı sektörden pek çok profesyoneli ikinci kez İstanbul’da ağırladı. AUX İstanbul 2016’ya katılan profesyoneller, Autodesk’in üst düzey yöneticilerinden şirketle ilgili en güncel duyuruları dinlemenin yanı sıra, tasarım ve teknoloji dünyasına ilişkin trendler ve pek çok ilginç proje hakkında da bilgi edindi. Tüm gün süren etkinlikte neler yoktu ki? Autodesk işbirliği ile hayata geçen Üçüncü Havaalanı ve Kabataş – Mahmutbey Metro Hattı projeleri, Autodesk’in üst düzey yöneticilerinin konuşmaları, üretim, inşaat ve diğer sektörlere odaklanan paralel oturumlar…
Normalde Türkiye’de bu kadar büyük kalabalığı Microsoft, Oracle, hatta Logo gibi şirketlerin toplamasına alışkınız. Ama tasarım yazılımlarına odaklı bir şirketin bu kadar büyük bir kalabalığı bir araya getirebilme gücü olduğunu görmek açıkçası bizim için şaşırtıcıydı. Üstelik de ücretli bir etkinlik, yani katılmak için bir de üstüne para vermeniz gerekiyor.
Autodesk Türkiye Ülke Lideri Murat Tüzüm‘e sorduk, nasıl bu kadar kişiyi bir araya toplamayı başardınız diye. “Biz inşaat, üretim ve eğlence sektörünün bugününe ve geleceğine yön veren bir şirketiz” diye cevapladı Tüzüm. “Çalışanlarımızla, çözüm ortaklarımızla ve kullanıcılarımızla büyük bir ekosistemi temsil ediyoruz. Bu etkinliği düzenlerken 1200 kişiye davetiye gönderdik, beklentimiz 600 civarındaydı. Bu beklentinin ötesine geçmekten biz de çok memnunuz.”
Sadece Tasarım Değil, Sürdürülebilirliği de Önemli
Tüzüm, Autodesk çözümleri etrafındaki bu ilgiyi biraz da Türk insanının teknolojiye olan yatkınlığıyla ilişkilendiriyor. “Türk insanı sadece cep telefonu veya benzer teknolojilerle değil, teknolojinin her alanıyla ilgileniyor. İlk kullanan olmaktan, risk almaktan çekinmiyor” diyor Tüzüm. Bu arada son dönemde teknolojinin hızlı değişimine dikkat çekmek için ilginç bir örnek paylaşıyor: “Bu alanda işler o kadar hızlı değişiyor ki, bundan 6 ay sonra bugünküne benzer bir sunum yapmak istesem, bugün yaptığım sunumda yer alan bilgileri baz almak yerine bambaşka bir sunum hazırlamam gerekecek.”
Autodesk’in hedeflediği en iddialı sektörlerden biri inşaat. Türkiye de malum dört tarafı şantiye gibi bir ülke oldu (artık maalesef mi dersiniz ne dersiniz)… Bunun Autodesk’in işlerine etkisi olup olmadığını sorduk.
“Türkiye’de inşaat şirketleri dünya çapında üne sahip. Sadece ülkedeki değil, bölgedeki projelere baktığınızda da Türk şirketlerinin bu alandaki ağırlığını görebilirsiniz” diye cevapladı Tüzüm. “Örneğin ENR’ın listesinde pek çok Türk şirketi yer alıyor. İnşaat ve proje alanında uluslararası bir ünümüz var. Dubai, Rusya, Türki Cumhuriyetler, pek çok yerde varız. Elbette ki bu bizim işimize de yansıyor.”
Diğer yandan Tüzüm bu noktada farklı bir alana, sürdürülebilir tasarıma dikkat çekmeden geçmiyor. “Örneğin güneş ışığının yapıya yılın hangi mevsiminde hangi açıyla vuracağını gerçek koşullara uygun şekilde hesaplayıp tasarıma yansıttığınızda, aydınlatmadan ısıtmaya kadar kaynaklarınızı çok daha verimli kullanacak tasarımlara imza atabilirsiniz” diyor Tüzüm. “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapımı devam eden Ercan Havalimanı, sürdürülebilirliği ön planda tutan yeni yapılara çok güzel bir örnek.”
Proje Bazlı İş Yapan Şirketler Bulutla Çabuk Kaynaşıyor
Murat Tüzüm’e Autodesk’in uyguladığı bulut tabanlı lisanslama modelini ve Türkiye’de şirketlerin bu modeli nasıl karşıladığını da sorduk. Malum, Autodesk ürünlerinde 3 ay önce geleneksel paket lisanslama modelini kaldırdı. Artık bunun yerine sadece bulut modeliyle ürün satıyor. Türkiye’deki işletmeler bu model hakkında ne düşünüyor?
Tüzüm, özellikle proje bazlı çalışan mimari, inşaat ve eğlence gibi sektörlerin bu modeli son derece olumlu karşıladığını söyledi. “Önceden proje başlangıcında proje konsorsiyumu yazılım lisansını satın alır, proje bitip konsorsiyum dağıldığında lisans kaybolurdu. Sinema ve eğlence sektöründe de aynı durum geçerliydi” diyor Tüzüm. “Oysa bulut tabanlı lisans modeliyle sadece proje süresince kullandığınız kadar ödeme yaptığınız bir lisans modeli, ilk yatırım maliyeti ve toplam yatırım verimliliği açısından şirketlere büyük fayda sağlıyor.”
Bu model, Ar-Ge projeleri için destek veren TÜBİTAK gibi kurumlar tarafından da memnuniyetle karşılanmış. Tüzüm bu durumu şöyle açıklıyor: “Ar-Ge teşviğiyle yazılım lisansı satın alındığında, şirket bu lisansı Ar-Ge bitiminde üretim için de kullanmaya devam ediyordu. Oysa teşvik veren kurum, üretim için kullanılacak lisans için finans desteği vermek zorunda değil. O nedenle sadece Ar-Ge süreci boyunca finans desteği sağlayabildikleri bir modeli hedefleri için daha uygun buluyorlar.”
Bu lisans modeline tereddütle yaklaşan tek sektör üretim sektörü olmuş. Diğer yandan Tüzüm orada da bir zihniyet değişiminin yavaşça oturmaya başladığını söylüyor: “Eskiden şirketler araç satın alırlardı, şimdi kiralamayı tercih ediyorlar. Yazılım da bu noktaya doğru ilerliyor.”
Aynı etkinlikte Autodesk Global Satış ve Hizmetler Başkan Yardımcısı Callan Carpenter ve Autodesk Üretim Sektörü Stratejisti Diego Tamburini ile yaptığımız görüşmenin ilgi çekici detaylarını bu adreste bulabilirsiniz.