2023 yılı boyunca ABD ekonomisi, para politikasındaki hızlı sıkılaşmaya rağmen büyük ölçüde dirençli kalmayı başardı. Tüketici talebindeki istikrarla ve güçlü işgücü piyasasıyla desteklenen imalat sektörü bu dönemde makul bir performans ortaya koydu. Bununla birlikte, imalat sektörüne dair 2024 yılı öngörüleri dahilinde çeşitli zorluklara karşı temkinli olmak gerektiği de ortada.
Mali sıkılaştırma, enflasyon ve jeopolitik istikrarsızlık, 2024 yılında üretimdeki büyümeyi baltalayabilir ve olumlu ekonomik eğilimlerin gevşemesi gerileme riski yaratabilir. Bu bilgiler ışığında, Infor’un 2024 yılı için 5 öngörüsü şu şekilde:
1. İşleri yeniden dengelemeye dair zorlu mücadele devam edecek
Üretim sektörü yöneticileri, son dört yılı pandemi ve sonrasıyla mücadele ederek geçirdi. Yöneticiler işlerini yeniden dengelemeye çalışırken doğal olarak yeni dönemde bir nebze normalleşme olmasını umuyorlar.
Tedarik zinciri performansı, işgücü piyasaları ve üretkenliğe ilişkin öncü göstergelerin çoğu, pandemi öncesi koşullarla kademeli olarak uyum sağlandığını gösteriyor. Bununla birlikte 2024 yılının belirleyicileri enflasyon, harcama kesintileri ve jeopolitik istikrarsızlıklar olacak. Yazılım ve diğer dijital teknolojilere yapılacak yatırım, şirketlerin 2024’te VUCA’ya karşı (Volatility Uncertainty, Complexity, Ambiguity – Belirsiz Dalgalanma, Karmaşa ve Muğlaklık) korunmasına yardımcı olacaktır.
Üreticiler, akıllı üretim kabiliyetlerini genişleterek uzun vadeli kârlılıklarını korumak için yatırımlarını hızlandıracaklar. Bu konuda önce çıkan iki baskın tema, iş hedeflerine ulaşmak için akıllı fabrika girişimlerini sürdürmenin yanında tedarik zinciri görünürlüğünü, üretkenliği ve tedarikçilerle, iş ortaklarıyla ve tüketicilerle bağı güçlendirmek için dijital teknolojiyi kullanmak olacaktır.
2. Yapay zeka, tedarik zinciri ve envanter optimizasyonunun anahtarı olacak
Küresel tedarik zinciri yönetimi yaklaşımları, şirketin envanter yönetimi felsefesine göre genel olarak iki türe ayrılır: “Tam zamanında” veya “Duruma göre”. Şirketler genellikle piyasa koşullarına ve operasyonel gerçeklere bağlı olarak bu yaklaşımlar arasında gidip gelirler. Önceki yirmi yıl boyunca içinde bulunduğumuz pastoral koşullarda, şirketler envanter maliyetlerini optimize etmeye yöneldi ve bu nedenle “tam zamanında” yaklaşımı tercih edildi. Ancak pandemi kaynaklı tedarik sorunlarına yanıt olarak, şirketler son zamanlarda “duruma göre” envanter yönetiminin korumacı doğasına sığındı ve beklenmedik durumlarla baş etmek için stoklarını artırdı.
Ancak bu yaklaşım, depolama alanı sıkıntısına ve depo kiralarının hızla yükselmesine neden oldu. Üreticiler VUCA (Belirsiz Dalgalanma, Karmaşa ve Muğlaklık) ortamının uzun vadeli doğasının farkına vardıkça, gerçek zamanlı koşullara dinamik olarak uyum sağlayan veri odaklı ve çevik yaklaşımlara giderek daha fazla yönelecekler.
Yapay zeka ile geliştirilmiş tedarik zinciri yönetimi çözümlerine yönelik harcamaların, üreticiler stok maliyetini ve riskini dengelemeye çalıştıkça önümüzdeki yıl arttığını göreceğiz. Talebi ve riskleri öngören, tedarikçi güvenilirliği ve çevikliğiyle kıtalararası taşımacılık risklerini de dikkate alan tedarik zinciri yönetimi çözümleri, pazar liderlerini ve kazananları belirlemede kilit rol oynayacak.
3. Otomasyon depoların yükünü azaltacak
İmalat sektörü geçtiğimiz birkaç yıl içinde duruma göre yaklaşımının sonucu olarak aşırı bir yüklenme sürecine girdi. Teslimat zirveleri aynı anda gelmeye, limanları ve depoları tıkamaya başladı. Bunu kısa süre sonra Ukrayna savaşı takip etti. Sektör, şu an tedarik zincirinin kamçılarıyla temkinli bir şekilde başa çıkmaya çalışıyor. Bu çerçevede 2023’ün baskın teması, stokların artırılmasıyla aksaklıkların riskten arındırılması arasında bir denge bulmak oldu. Bu kamçılardan en çok depo kullanımı ve kiralar etkilendi. Depolar son zamanlarda biraz rahatlamış olsa da, kiralar hâlâ tarihi yüksek seviyelerini koruyor.
2024 yılında, artan gayrimenkul fiyatları ve yüksek faiz oranları ışığında depo kapasitesinin rasyonelleştirilmesine tanık olacağız. Odaklanılan nokta, otomasyon yoluyla kapasitenin optimize edilmesi olacaktır. Depo yönetim sistemleri (WMS), malların akışını düzenleme, hataları azaltma, işgücü verimliliğini artırma ve depolamayı optimize etme yetenekleri sayesinde dönüşümde kritik bir rol oynayacak. Müşteriler tedarik zincirlerinde çeviklik, şeffaflık ve daha fazla üretkenlik görmek istediklerinden, WMS’nin diğer tedarik zinciri çözümleriyle entegrasyonu 2024 yılında hız kazanacak.
4. Yapay zeka Endüstri 4.0’ı yutacak
Yapay zeka artık her türden Endüstri 4.0 dönüşümünün merkezinde yer alıyor. Bu kavram üretimin sınırlarını yeniden tanımlayan en önemli araç olarak kabul ediliyor. Bununla birlikte 2023, üretken yapay zekanın (Gen-AI) yılı oldu. 2024, üretken yapay zeka ile ilgili kullanım senaryoları ve üretken yapay zekanın daha fazla üretkenliği ortaya çıkarmak için geleneksel öngörüye dayalı yapay zeka ile nasıl işbirliği yapacağı konusunun olgunlaştığı yıl olacak.
Bunlar arasında en çok olgunlaşması ve geniş çapta benimsenmesi muhtemel olan kullanım senaryoları şunlar:
• Öngörüye dayalı bakım. Yapay zeka odaklı öngörüye dayalı bakımın kullanımı, maliyetli arızaları önlemekten üretimi optimize etmek için bakım programlarını düzenlemeye kadar geniş bir alana yayıldı. Burada en çok olgunlaşan taraf muhtemelen satıcılar olacak ve müşterinin karmaşık altyapısını ve ihtiyaçlarını karşılamak için daha fazla çözüm sunacaklar. Endüstriyel ekipman şirketlerinin servis modeline geçmesiyle bu durum ek bir itici güç sağlayacak.
• Dinamik tedarik zinciri yönetimi. Envanter yönetimi ve talep tahminlerinde etkisini hissettiren yapay zeka, talep yönetiminden son adımda teslimata kadar tedarik zinciri yönetiminde devrim yaratacak.
• Bilişsel analitik yoluyla ürün kalitesinin sağlanması. Kalite kontrolünü geliştirmek için yapay zeka destekli bilişsel analitiğin benimsenmesi, üretken yapay zekanın dahil edilmesiyle büyümesi ve olgunlaşması muhtemel görünüyor.
• Üretken yapay zeka güdümlü yaratıcılık ile yenilikçi tasarım. Ürün tasarımı, tüketici tercihlerine ve pazar trendlerine dayalı yenilikçi konseptler üreten algoritmalarla üretken yapay zeka odaklı bir dönüşüme tanık olacak. Bu, tasarım döngülerini hızlandıracak ve dinamik pazar koşullarında ürünlerin pazara ilgi düzeyini artıracak.
5. Ekosistemler ön plana çıkacak
Ekosistem merkezli düşünce son birkaç yılda sağlam bir ivme kazandı ve 2024’te bu ivme daha da artacak. Halihazırdaki dijital ekosistem türlerinin bazıları dahil olan ortakların sayısına göre, bazıları ise sunabildiklerine göre tanımlanır. Tüm ekosistemler simbiyotik, müşteri merkezli, ölçeklenebilir odaklı olmak üzere dört ortak özelliği paylaşır.
• Teknolojik iş ortağı ekosistemi. Kimse sadece kendinden ibaret değildir. Bu durum özellikle, genellikle birden fazla uzmana ihtiyaç duyan dijital dönüşüm projeleri için geçerlidir. Tek bir anahtar teslim iş ortağına güvenmek, yerini giderek projelerin boyutunu ve karmaşıklığını idare edecek bir iş ortağı ekosistemi yaklaşımına bırakacaktır.
• Platform ekosistemi. Dünyanın önde gelen üreticileri ürün merkezli düşünceden modern platform odaklı dijital düşünceye geçiş yapıyor. Bu yeni dönemde, bilişim platformları çeviklik ve dijital dönüşüm için gerekli tesisatı birleştirici gücü sağlıyor. Üreticiler, monolitik ürünler yerine platformların sunduğu esnekliğine daha fazla güvenecekler.
Sonuç olarak, üretim sektörü 2024 yılında Endüstri 4.0 ve yapay zeka sentezine dayanarak VUCA (Belirsiz Dalgalanma, Karmaşa ve Muğlaklık) ortamıyla mücadele etmeye ve gelişmeye devam edecek. Bu evrim sadece üretkenliği artırmakla ilgili değil… İnovasyonu ve sürdürülebilirliği teşvik etmekle, insana özgü yaratıcılığı teknolojik hünerle birleştiren bir gelecek yaratmakla ilgili. Bu gelişmeleri benimsemek, üretim sektörünün yakın vadedeki zorluklara direnmesini ve önümüzdeki on yıllarda daha da güçlü bir şekilde karşımıza çıkmasını sağlayacaktır.